AKP’nin en büyük yanılgısı, Kürt seçmen kitlesindeki sessizliği, Kürt illerinde kendisine oy olarak dönebileceğini hesaplamasıdır
AKP’nin en büyük yanılgısı, Kürt seçmen kitlesindeki sessizliği, Kürt illerinde kendisine oy olarak dönebileceğini hesaplamasıdır. “HDP dışında her kesimle görüşürüm” mesajı veren bir adayla İstanbul’u alma iddiasında bulunan CHP de yanılgı içindedir
31 Mart 2019 Yerel Seçimlerine az bir zaman kaldı. Partilerin ittifak arayışları devam ediyor. Yerel seçimlerden çok genel seçim havasının çok daha egemen olacağı açıktır. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu politik sorunlar dikkate alındığında bu durumun doğal ve kaçınılmaz olduğu görülüyor. Çünkü ortaya çıkacak manzara iktidar ve muhalefetin geleceği bakımından ciddi siyasal sonuçlar doğuracaktır. Bu seçimlerde İstanbul, Ankara ve İzmir’de ortaya çıkacak sonuç, Türkiye için gerçek bir 1 Nisan şakası olacaktır. Eğer mevcut iktidar Ankara ve İstanbul’u elinde tutmayı başarırsa, politik etki alanını sağlamlaştırmada önemli bir avantaj sağlayacaktır. İzlediği politik stratejiyi çok daha etkili ve cesurca toplumun bütün katmanları üzerinde etkili kılacaktır. Ancak tersine İstanbul ve Ankara’daki yerel iktidarı kaybederse, Türkiye çok daha farklı politik bir tabloyla karşı karşıya gelecektir. Büyük bir olasılıkla Kasım 2019’de veya Mart 2020’de erken genel seçim gündeme gelecektir. İktidar bir bakıma çözülme sürecine girer ve bugünkü politik dengelerden çok farklı bir politik ortam oluşmaya başlar. Ankara’da muhalefet, İstanbul’da ise iktidar belediye seçimlerini kazanırsa, her iki taraf da bir kısım politikalarını gözden geçirmek zorunda kalacaklardır.
Sistemin stratejik kurumsal partileri arasında ittifaklar kuruluyor. AKP-MHP iktidar gücü Cumhur İttifakı üzerinden birliği devam ettirmeye özen gösteriyor. AKP-MHK ittifak kurmadan mevcut iktidarlarını devam ettirmenin oldukça zor olacağını ve ciddi bir kırılma yaşayacaklarını görüyorlar. İktidar ikilisinin hedefinde HDP merkezli Kürt politik güçleri var. Böylelikle İslamcı-milliyetçi tabanı bütün krizlere rağmen bir arada tutacağını düşünüyorlar. Bunun ne kadar etkili olacağı önümüzdeki süreçte görülecektir. CHP merkezli sistemin kendi muhalefeti ise İYİ Parti ve nispeten Saadet Partisi ile ittifak kurarak politik alanını genişletmeyi hedefliyor. CHP-İYİ Parti ikilisi de özellikle HDP merkezli Kürt muhalefetinden uzak durmaya çalışıyor. Bu güçler merkezde HDP ile bir ittifaktan söz etmezken yerellerde kapalı kapılar ardında görüşmektedirler. Bu görüşmelerde, AKP-MHP ittifakına karşı HDP’nin koşulsuz ve resmiyeti olmadan kendilerini desteklemeleri gerektiğini vurguluyorlar.
Böylelikle AKP-MHP ittifakı çok açıktan, CHP-İYİ Parti ittifakı ise dolaylı olarak HDP’den uzak durmaya çalışarak milliyetçi-İslamcı seçmenin oylarını almayı planlıyor. İzlenen bu taktiğin, her iki taraf için de riskler taşıyacağı çok açıktır. AKP-MHP ittifakı özellikle Kürt illerinde HDP’nin elinde bulunan ve kayyum atanan bazı belediyeleri alarak prestij tazelemek istiyor. Devletin hakimiyet alanını pekiştirmek istiyor. HDP’ye açık savaş ilan etmiş olan iktidar ittifakının işinin çok kolay olmayacağı hatta AKP’ye oy veren Kürt seçmeninin tersine bir reaksiyon göstererek HDP’yi daha aktif destekleyebileceğini söylemek mümkün. Sanırım AKP’nin en büyük yanılgısı, Kürt seçmen kitlesindeki sessizliği, Kürt illerinde kendisine oy olarak dönebileceğini hesaplamasıdır.
CHP, 31 Mart Yerel Seçimler stratejisini Ankara’yı ve İstanbul’u kazanma üzerine kurmuş görünüyor. Ankara’da Mansur Yavaş faktörü var. Kazanma olasılığı yüksektir. Ancak İstanbul’da bunu söylemek pek mümkün değil. İstanbul’un seçmen dengesi doğru okunmadan istenilen sonuç elde edilemez. Kılıçdaroğlu, ilçe belediyelerinde başarılı olmuş başkanlarını, büyükşehirlerde aday yapmak gibi bir strateji izledi. Bunun kendi içerisinde bir mantığı olabilir ancak tek başına bir anlam ifade etmez. Özellikle İstanbul için istenilen sonucu elde etmez.
İstanbul’da Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aday gösterilmesinde birkaç faktör bulunuyor:
Birincisi, İmamoğlu’nun genç dinamik bir başkan olarak Beylikdüzü’nde gösterdiği başarı.
İkincisi, Karadeniz kökenli olmasıdır. İstanbul’da Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu ve İç Anadolu’da gelip İstanbul’a yerleşenlerin tahmini sayısı 11 milyondur. İstanbul’da yaşayan Karadenizli kökenliler ise yaklaşık 5,6 milyondur. Karadeniz kökenli bir adayın aday gösterilmesinin arka planında sosyolojik bir realite olarak Karadenizlilerin oylarını alma arzusu bulunuyor.
Üçüncüsü ise Kılıçdaroğlu’nun çevresindeki ekibin yaptığı plandır. Erdoğan Toprak ve Oğuz Kaan Salıcı gibi dar bir grubun başını çektiği ekip, Kılıçdaroğlu üzerinde ciddi bir etki oluşturuyor. Bu ekibin küresel bağları ayrı bir yazı konusu olmakla birlikte, Karadenizliler üzerinde yürütülecek bir siyasetle başarılı olacakları konusunda CHP Genel Başkanını inandırmış görünüyorlar. Bu etki alanını ilçelerde de etkin kılmaya çalıştıkları anlaşılıyor.
İmamoğlu’nun Beylükdüzü’nde başarı olması İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmaya yetmez. Karadenizli olması, Karadeniz kökenli seçmen kitlesinin oyunu alacağı anlamına gelmez. AKP’nin çok güçlü olduğu yerler, özellikle Karadeniz kökenli kitlenin yoğunluklu olduğu yerlerdir ve buralarda cemaatlerin etki alanı tahminlerden çok daha fazladır. Ayrıca, İstanbul gibi bir metropolde dar grup ekip çalışmasıyla başarılı olma şansları bulunmuyor. Her ilçenin sosyo-politik faktörleri hesaba katmadan dar grup adaylarının gösterilmesi kaybetmenin ilk adımıdır.
İstanbul’un her ilçesi başlı başına bir Anadolu kentidir. Mevcut siyasal partilerin her ilçede belirli bir etkinliği bulunuyor. İstanbul, merkezden ilçelere kadar geniş ve nitelikli bir ittifak veya işbirliği sağlanmadan muhalefetin kazanması mümkün değildir. Burada özellikle kendisini muhalefetin merkezi gören CHP’nin tutumu son derece önemlidir.
İstanbul’un dolayısıyla Türkiye’nin geleceğini HDP’nin oyları belirler. HDP, devletin bütün baskılarına rağmen 6 milyon civarında oy aldı. Kendisini “Türk milletinin esas temsilcisi” gören MHP’nin oy oranı HDP’nin gerisinde bulunuyor. İstanbul’daki seçim sonuçları da bu gerçeği doğruluyor.
7 Haziran 2015-24 Haziran 2018 genel seçimlerinde partilerin İstanbul’daki oy dağılımı (%)
Partiler |
İstanbul Genel |
|
7 Haziran 2015 | 24 Haziran 2018 | |
AKP | 40,91 | 41,7 |
CHP | 29,42 | 26,6 |
HDP | 12,43 | 12,7 |
MHP | 11,07 | 8,1 |
Saadet Partisi(SP) | 2,14 | 1,4 |
İYİ Parti | — | 8,0 |
7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP yüzde 40,9, CHP yüzde 29,4, HDP yüzde 12,4, MHP yüzde 11 ve SP yüzde 2,1 civarında oy almış. 24 Haziran’da ise AKP yüzde 41,7, CHP yüzde 26,6, HDP yüzde 12,7, MHP yüzde 8,1, İYİ Parti yüzde 8,0 ve Saadet Partisi yüzde 1,4 oy alabilmiş.
7 Haziran 2015 sonuçları dikkate alındığında CHP ile HDP’nin oy oranının toplamı yüzde 41,85 olup AKP’nin oyundan fazladır. 24 Haziran 2018’deki seçimlerde ise CHP+HDP oyu yüzde 39,3’e gerilemesine rağmen AKP’ye yakın ve geçme olasılığı oldukça yüksek. İYİ Parti’nin oylarının CHP’ye yönelme olasılığı dikkate alındığında AKP’nin çok ilerisinde bir oya ulaşılması pekâlâ mümkün.
Muhalefetin kazanması HDP’ye bağlıdır. HDP’nin oylarını alamayan İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanması mümkün görünmüyor. CHP-İYİ Parti oy toplamı yüzde 34,6’dır. Böylesi bir durumda AKP, MHP’nin oylarına alamasa dahi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığın tekrardan kazanacaktır. İYİ Parti, HDP ile ittifaka karşı çıkıyor. Tabanının politik eğilimi bakımından bu mümkün. CHP ise HDP ile yan yana görünmek istemiyor. Hatta bunun da bir noktaya kadar anlaşılır bir yönü var. Peki, HDP oylarını nasıl isteyecekler. Mantık şu: “AKP’den kurtulmak istiyorsanız, adayımıza oy verin.” Saraya giden İmamoğlu da, “HDP dışında herkesle görüşürüm” mesajı veriyor. Eğer İmamoğlu, bunu dikkat dağıtma ve gelmiş olduğu geleneğin milliyetçi oylarına bir göz kırpma taktiği olarak değil de esasa ilişkin görüşünün gereği olarak yapıyorsa tersten şunu demek istiyor: “Ben İstanbul’u kazanmak istemiyorum.”
Akla gelen soru şu: HDP’nin İstanbul’da 1,3 milyon seçmeni var. Bu oran İstanbul’un dengesini belirler. HDP, AKP kaybetsin diye hiçbir görüşme olmadan karşılıklı anlaşmalar olmadan neden CHP’yi desteklesin. CHP’nin devletçi mantığını her Kürt bilir. Kürt politik güçleri için AKP ile CHP arasında niteliksel bir fark yok. Hatta HDP’ye yönelik bugünkü saldırıların arka planında CHP’nin milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına vermiş olduğu destek bulunuyor.
HDP hangi gerekçeyle CHP adayına oy verecektir. İYİ Parti ve Saadet Partisi ile il ve ilçeler düzeyinde karşılıklı pazarlıklar yapılırken, HDP ile neden yapılmaz, görüşülmez. Bu iki partinin oy oranı HDP’nin çok gerisinde bulunuyor. Hatta bazı ilçelerde HDP’nin oyu alınmadan kazanma şansı olmayacağı açıktır. Özellikle ilçelerde, HDP seçmeni içine sindiremediği adaylara oy vermez. HDP, koşulsuz CHP adayını desteklemez. Hatta HDP Genel Merkezi böyle bir karar alsa dahi Kürt seçmeni oy vermez. CHP’nin Genel Merkezi’nin, İstanbul İl Başkanlığı’nın ve CHP adayı İmamoğlu’nun bu gerçeği bilmesi ve anlaması gerekir.
İSTANBUL Birinci Bölge | AKP | CHP | HDP | MHP | İYİ Parti | Saadet |
Ataşehir | 99.335 | 90.410 | 30.962 | 19.259 | 21.687 | 3.810 |
Çekmeköy | 66.222 | 37.788 | 15.648 | 14.503 | 11.738 | 2.329 |
Kartal | 114.125 | 97.452 | 33.378 | 23.338 | 26.417 | 4.577 |
Sancaktepe | 101.623 | 55.072 | 45.033 | 20.191 | 11.271 | 2.855 |
Tuzla | 64.135 | 38.716 | 16.743 | 15.462 | 13.714 | 2.424 |
Üsküdür | 145.648 | 102.477 | 30.282 | 24.339 | 34.277 | 7.518 |
Yukarıdaki tabloda 24 Haziran seçimlerinde kritik ilçelerde partilerin aldığı oy oranları bulunuyor. Bugün CHP’nin elinde olan Ataşehir’de AKP’nin 99 bin oyu bulunuyor. CHP’nin oyu ise 90 bindir. HDP’nin oyu 31 bin olarak gerçekleşmiş. Bir önceki seçimlere göre CHP’nin oylarının bir kısmı İYİ Parti’ye gitmiş. Muhalefetin adayı, HDP’nin desteğini almadığı taktirde, bu ilçenin Belediye Başkanlığını AKP’ye kaybedebilir. Kartal’da AKP’nin oyu 114 bin, CHP’nin oyu 97 bin. MHP –İYİ Parti dengesi dikkate alındığında HDP seçmeni belirleyicidir. HDP’nin oyunu almayan bir muhalefet adayı burayı da AKP’ye kaptırabilir. Üsküdar’da HDP’nin oyunu alan bir adayın kazanma şansı bulunuyor. Aynı şekilde Sancaktepe ilçesinde muhalefet adayının kazanması için HDP’nin seçmen kitlesine zorunlu olarak ihtiyaç duyacaktır. Bu durum Çekmeköy ve Tuzla içinde geçerlidir.
İSTANBUL 2. Bölge | AKP | CHP | HDP | MHP | İYİ PARTİ | Saadet Partisi |
Beyoğlu | 63.426 | 31.526 | 23.847 | 10.718 | 8.849 | 2.454 |
Eyüpsultan | 102.136 | 67.227 | 23.205 | 19.333 | 19.417 | 4.008 |
Fatih | 110.788 | 54.703 | 26.810 | 14.943 | 19.329 | 5.062 |
Sarıyer | 76.999 | 75.892 | 22.406 | 16.304 | 18.551 | 2.723 |
Zeytinburnu | 70.984 | 32.664 | 24.676 | 14.300 | 14.282 | 2.309 |
Sarıyer Belediyesi CHP’dedir. Ancak CHP’nin Sarıyer’i kaybetme olasılığı var. Tersten HDP’nin destekleyeceği bir adayın Beyoğlu, Eyüpsultan, Fatih ve Zeytinburnu’nda kazanma olasılığı bulunuyor. Burada önemli olan HDP seçmenine hitap eden, onların oyunu alabilecek bir adayın gösterilmesidir. Başka kazanma şansı bulunmuyor.
Üçüncü Bölge | AKP | CHP | HDP | MHP | İyi Parti | Saadet Partisi |
Avcılar | 90.945 | 86.321 | 33.776 | 19.715 | 21.685 | 2.700 |
Beylikdüzü | 69.359 | 64.567 | 19.578 | 13.856 | 20.729 | 2.572 |
Büyükçekmece | 56.466 | 49.045 | 13.330 | 11.544 | 15.161 | 1.420 |
Çatalca | 17.817 | 16.685 | 1.838 | 2.924 | 7.293 | 459 |
Eseryurt | 179.357 | 104.809 | 102.578 | 38.846 | 27.533 | 4.100 |
Küçükçekmece | 176.882 | 129.231 | 62.294 | 40.540 | 45.047 | 5.930 |
Silivri | 36.869 | 37.395 | 7.961 | 7.958 | 11.308 | 966 |
TOPLAM | 1.305.442 | 806.790 | 451.872 | 264.382 | 261.914 | 42.863 |
CHP için karmaşık olan ilçeler üçüncü bölgede bulunuyor. İmamoğlu’nun belediye başkanı olduğu Beylikdüzü’nde AKP’nin oyu 69 bin, CHP’nin ise 64 bin. İYİ Parti-MHP denkleminde sonucu belirleyecek olan HDP oylarıdır. Avcılar’da, Büyükçekmece’de, Çatalca’da ve Silivri’de HDP oylarının önemli bir etkisi olacaktır.
HDP oyları, Esenyurt ve Küçükçekmece’de bütünüyle sonucu belirleyecektir. Bu iki ilçe, Türkiye genelinde onlarca ilden büyüktür. Bu iki ildeki değişim Türkiye genelinde önemli bir etki yaratır. Türkiye’nin en büyük ilçelerinden olan Esenyurt’ta AKP’nin kaybetme olasılığı oldukça yüksek görünüyor. AKP’nin Esenyurt’taki oyu179 bin yani yüzde 38,8 olarak verilmiş. CHP’nin 104 bin yani yüzde 22,5 ve HDP’nin de 102 bin yani yüzde 22 olarak verilmiş. İkisinin toplamı yüzde 44,5’tir. Aynı şekilde Türkiye’nin en büyük birkaç ilçesinden biri olan Küçükçekmece’de AKP’nin oyu 176 bin yani yüzde 37,9 civarındadır. CHP’nin129 bin yüzde 27,6 ve HDP’nin ise 62 bin yani yüzde 13,4’tür. İkisinin toplamı yüzde 41 oluyor.
HDP, batıda önemli bir ilçeyi yönetmeye talip olmalıdır. Örneğin Esenyurt bunun için son derece gerçekçidir. HDP’nin Esenyurt’ta aday gösterip kazanması, Batı’da ikinci bir Diyarbakır’ın oluşmasıdır. Bunun politik etkisi ise tahminlerden çok daha sarsıcı olacaktır. Kürt illerinde kazamaya çalışan devletin, Esenyurt’ta kaybetmesi, yani HDP adayının kazanması esasen İstanbul’da kaybetmesi demektir.
Küçükçekemece’de Kürt kökenli seçmenin oyunu alabilecek bir aday olmadığı sürece özellikle “HDP dışında her kesimle görüşürüm” mesajı veren bir Karadenizli adayın mantığına uygun biri gelirse kazanamaz. HDP’nin oyunu alabilecek, Kürt seçmen kitlesiyle uyumlu, barışık birinin olması şarttır. Aksi taktirde Kürt seçmeni oy vermez. Kazanılacak olan Küçükçekmece kaybedilir.
CHP’nin çok net olarak bilmesi gereken bir nokta var: HDP seçmeni koşulsuz hiçbir destek vermez. “AKP’den kurtulmak için CHP adayına oy verin” hikâyesi tutmaz. Kürt seçmeni karşılıklı oluşan dengeleri gözetecektir. CHP de kendisini İstanbul’u yönetmeye aday olacaksa hem İmamoğlu, gereksiz basit, hesapsız çıkışlar yapmamalı, Kürt seçmenini incitmemeli hem de CHP İstanbul İl Yönetimi HDP İl Yönetimiyle doğrudan masaya oturmalıdır. Büyüklük havasına giren, bana oy vermelisiniz diyen mantık CHP’ye kaybettirir.
CHP boş hayallerin peşine düşmeden, İstanbul’un sosyo-politik gerçeğini dikkate alarak davranmalı, mevcut partilerin oy potansiyellerini hesaba katmalı ve ona uygun bir seçim stratejisi oluşturmalıdır. İmamoğlu’nun Karadenizli olması, genç olması ve projeler sunması seçimin kazanılması için yeterli değildir.
Daha önce belirtmiştim, yerel ittifakların mutlaka ilan edilmesi ve resmileştirilmesi gerekmez. Böyle bir zorunluluk konulmadan partiler arasında sonuç alıcı görüşmeler yapılmalıdır. Zira zaman daralıyor.
mustafapekoz65@gmail.com
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.