Suruç Katliamı Davası’nda sanıklar yine korundu. “Abdullah Ömer Arslan’ı kim neden saldı?” sorusu yanıtsız kaldı. GBT-telsiz kayıtlarının dosyaya eklenmesi talebi reddedildi
Suruç Katliamı Davası’nın 7. duruşmasında sanıklar ve tanıkları yine korundu. Sanık Yakup Arslan “Kaybedecek bir şeyim yok” diyerek sessizliğini korudu. Avukatların “Abdullah Ömer Arslan’ı kim neden saldı?” sorusu yanıtsız kaldı. GBT ve telsiz kayıtlarının dosyaya eklenmesi talebi “Dava konusu değil” denilerek reddedildi. Dava, 12 Şubat 2019’a ertelendi
Suruç’ta 20 Temmuz 2015’te Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun çağrısıyla bir araya gelenlere yönelik katliama ilişkin davanın yedinci duruşması Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; Urfa T Tipi Hapishanesi içindeki salonda görülen duruşmanın sabahki oturumunda tanıklar dinlendi.
Katliamda yaşamını yitiren Emrullah Akhamur’un babası Mehmet Şerif Akhamur, katliamda sorumluluğu olan kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmasını, imam Abdullah Arslan’ın ifadesinin alınmasını ve Yakup Şahin’in mahkemeye getirilmesini istedi.
Saldırıda yaralanan Erkan Keskin, her iki tanığın sanık olması, mahkemeye getirilmesi ve tutuklanması taleplerini dillendirdi.
Yine katliamda yaşamını yitiren Hatice Ezgi Sadet’in babası Halil Sadet “Son mahkemede gördüğüm yalanlarla dolu ifadelerdir. O kadın 33 kişinin katledilmesini duymadığını söylüyor, ancak iki askerin IŞİD tarafından kesilmesi videosunu izleyip Türkiye’ye koşup vatansever mi oldu. O katillerin sanık olarak buraya getirilmesini istiyoruz” diye konuştu.
Mağdurlardan Yasin Can da 40 aydır vicdanlarda onarılmaz yaralar açıldığını söyleyip adil bir yargılama olması gerektiğini söyledi.
Ailelerin avukatlarından Kader Tonç, katliamın “insanlığa karşı suç” olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Tonç, tutuklu sanık Yakup Şahin’e “Önceki ifadesinde şeyh Abdurahman Alagöz’ün motorla Suruç a getirildiğine dair beyanda bulunmuştu. Bu beyanı için ne diyecek?” diye sorarken, Şahin kaybedecek bir şeyi olmadığını, şu ana kadar söyleyecekleri dışında bir şey söylemeyeceğini dile getirdi.
Av. Sezin Uçar ise katliam gününe ilişkin GBT ve telsiz konuşmalarının dosyaya celbini istedi. Dosyada üç sanık olmasına karşın ikisinin akıbetinin belirsiz olmasına tepki gösteren Uçar, “Abdullah Ömer Arslan hakkında tutuklama kararı verilmezse, akıbeti diğer sanıklar gibi olacaktır. Kendisi ve ailesinin IŞİD ile bağlantısı varmı, yine kullandığı 2 telefonun HTS kayıtlarının dosyaya celbine, yine ilk olay günü ifadesini alan polisler kim, sakalını kim kesti, masumluğuna kim karar verdi, bunların araştırılmasını talep ediyorum” diye konuştu.
Urfa Barosu Başkanı Av. Abdullah Öncel de Arslan hakkındaki soruşturmanın şeffaf yürümediğini, kolluğun gerçeklerin açığa çıkması için yardımcı olmadığını söyledi. Öncel, “Arslan’ı kim salıverdi? Neden salıverildi? Soruşturmanın en başından tanık değil, sanık olmalıydı. Ben şahsı dinlerken, bizimle alay ettiğini düşündüm. Suruçlular bile Suruç’u gezmek istemiyor. Şahıs Suruç’a ikindi namazından sonra gezmeye mi gitmiş?” sorularını sordu.
Sanık avukatları eksik hususların giderilmesi için süre isterken, sanık Yakup Şahin de söyleyecek bir sözü olmadığını yineledi.
Mahkeme heyeti, kısa bir aranın ardından ara kararını açıkladı:
Duruşma sonrasında Suruç Aileleri’nin yapmak istediği basın açıklamasına ise jandarma tarafından izin verilmedi. Ailelerin açıklamada ısrarcı olması üzerine kısa süreli gerginlik yaşandı.
Gerginlik sırasında araya giren HDP Urfa milletvekilleri Ömer Öcalan ve Ayşe Sürücü jandarma komutanı ile tartıştı. HDP’li vekiller, sesini yükselten jandarma komutanına “Vekile sesini yükseltmezsin” deyince, jandarma komutanı “Benim vekilim değilsiniz” karşılığı verdi.
Kısa süren gerginliğin ardından aileler duruşma salonunun önünden ayrıldı.
Sendika.Org