Mustafa Sönmez “Türkiye yüksek ve yıkıcı faiz etkisi altına girdi ama bu da caydırıcı olmadı. Rejime güven yok” derken, Ümit Akçay da sert bir daralmanın garantilendiğini belirtti
Merkez Bankası’nın sert faiz artımı kararını yorumlayan Mustafa Sönmez “Türkiye yüksek ve yıkıcı faiz etkisi altına girdi ama bu da caydırıcı olmadı. Rejime güven yok” derken, Ümit Akçay da sert bir daralmanın garantilendiğini ancak döviz-faiz kıskacından çıkılamaması halinde en kötü senaryonun hayata geçeceğini söyledi
Merkez Bankası’nın faiz oranlarını 6,25’lik bir artışla %24’e yükseltmesi döviz kurlarında şiddetli ama sınırlı bir düşüşü sağlarken, ekonomi yazarları ise bu adımın yaratacağı diğer tehlikelere dikkat çekti.
MERKEZ BANKASI’NDAN FAİZİ 6,25’LİK ARTIŞLA %24’E ÇIKARDI: “İÇ TALEPTE YAVAŞLAMA HIZLANIYOR”
Mustafa Sönmez, beklentilerin üzerindeki bu artışla Türkiye’nin yüksek ve yıkıcı faiz etkisi altına girdiğini, bunun çok iflas ve çok işsizlik sonucu doğuracağını, buna karşın döviz kurlarında da caydırıcı bir etki doğmadığını söyledi ve “Rejime güven yok” dedi:
6.25 puan artış beklentilerin üstüdür ama çok da işe yaramayabilir Doları 5.50 lere çekemez
mesela Ama yolu açmıştır Şimdi ikinci bir artışı zorlayabilir.
TR yüksek ve yıkıcı faizin etkisi altına da girdi
Bu faiz ile sert kışa girildi Uyum sağlamak zorÇok iflas,çok işsizlik— Mustafa Sönmez (@mustfsnmz) September 13, 2018
6.25 puan artışa rağmen doları 6.15-6.20 aralığında görüyorum
Bu, hayra alamet değil. Demek ki çok caydırıcı olmadı
Yüksek döviz yüksek faiz cenderesine girmiş bir ekonomi hayretmez
Özet ; bu rejime güven yok Bunu hala anlayamayanlar var— Mustafa Sönmez (@mustfsnmz) September 13, 2018
Sert sayılacak faiz artışına doların reaksiyon vermeyerek 6.20 de durması,
çok ciddi güven sorunu olduğunu,
meselenin bu rejime güvensizlikte düğümlendiğini gösteriyorTek adam rejimi ağzıyla kuş tutsa devrilen arabayı doğrultamayacaktr— Mustafa Sönmez (@mustfsnmz) September 13, 2018
Ümit Akçay da 6,25’lik bir artışa çok sert bir resesyonun (ekonomik kriz) garantilendiğini, sert bir ekonomik daralma ile enflasyonun ve cari açığın düşmesinin umulduğunu ancak TL’nin hızla değerlenmemesi halinde en kötü senaryonun işlemeye başlayacağını ifade etti ve birikim modeli krizini işaret etti:
6.25 faiz artırımı, çok sert bir resesyonu garantilemiştir. TCMB, bunu açıklamasında ‘iç talepteki yavaşlama hızlanmaktadır’ diyerek teyit ediyor. TCMB bu karar ile döviz krizinin etkilerini faiz şoku ile azaltmayı amaçlanmış.
— Umit Akcay (@umitak) 13 Eylül 2018
Sert ekonomik daralma ile enflasyonun ve cari açığın düşmesi umuluyor. Özellikle TL ile borçlanmak zorunda olan KOBİ’lerin toplu iflasları, muhtemelen çeşitli kurtarma planları ile törpülenmeye çalışılacak.
— Umit Akcay (@umitak) 13 Eylül 2018
Buradaki risk şu: Bu şok faiz artışına rağmen -farklı nedenlerle- TL’nin hızla değerlenmemesi. Eğer bu gerçekleşirse, o zaman en kötü senaryo işlemeye başlar.
— Umit Akcay (@umitak) 13 Eylül 2018
Türkiye ekonomisi, bizzat mevcut iktidarın 16 yıllık icraatı sonucunda bir döviz-faiz kıskacına sıkıştırılmış durumdadır. Bu sıkışıklık, 2013’ten beri birikim modeli krizi halini almıştır. Şok faiz artışı, birikim modeli krizini çözmez. Tıkanan yere geri dönmek anlamına gelir.
— Umit Akcay (@umitak) 13 Eylül 2018
Sendika.Org