Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi, kadını aşağılayan cinsiyetçi sözcük tanımlarının TDK’den çıkarılması kararının yürütmesini durdurdu
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi, kadını aşağılayan cinsiyetçi sözcük tanımlarının TDK’den çıkarılması kararının yürütmesini durdurdu. Söz konusu ifadeleri mahkemeye taşıyan Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, “Sorun sözcüklerde değil, düşünce yapısında” diyen mahkeme kararına atfen, “Sorun TDK sözlüğünde kadını parantez içine alan düşünce yapısında” dedi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi, “oynak”, “kötü yola düşmek”, “yollu” gibi kelimelerin argo anlamlarının Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünden kaldırılmasına ilişkin idare mahkemesi kararının yürütmesini durdurdu.
Kararda, “Ayrımcılık ve ötekileştirme dilde bulunan kelimelerden değil, bireylerin düşünce yapısına dayalı eylemlerinden kaynaklanır” ifadesine yer verildi.
TDK’nin cinsiyetçi sözcük tanımlarını mahkemeye taşıyan Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, konuyla ilgili Sendika.Org’a yaptığı değerlendirmede şöyle konuştu:
Evet, sorun sözcükler değil düşünce yapısında. Ancak biz o düşünce yapısını, argo tanımlarda ‘kadın’ sözcüğünü parantez içinde gösteren TDK sözlüğünde de görüyoruz. Sorun kadını parantez içine alan düşünce yapısında. Bu düşünce yapısına bir itirazımız var. İtirazımızda ısrarcıyız da.
Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin kendilerini haklı bulduğunu ancak TDK’nin istinaf yoluna gitmesiyle cinsiyetçi tanımların kaldırılması kararının yürütmesinin durdurulduğunu belirten Aktaş, kararın kendilerine henüz tebliğ edilmediğini, bundan sonra ne yapacaklarına tebligatın alınmasının ardından karar vereceklerini söyledi.
Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, Halkevleri Genel Sekreteri olduğu dönemde TDK’deki kadını aşağılayan cinsiyetçi tanımlamaların kaldırılması için dava açmış, Ankara 6. İdare Mahkemesi de “müsait”, “boyalı”, “yollu”, “taze”, “kötüleşmek”, “oynak”, “kötü yola düşmek”, “teslim etmek”, “esnaf” ve “serbest” kelimelerinin argo anlamlarının TDK sözlüğünden ve internet sayfasından kaldırılmasına karar vermişti.
Aktaş bu kararı, Afrin savaşına karşı barışı savunduğu için gözaltında tutulduğu 26 Şubat’ta öğrenmişti.
Söz konusu sözcük tanımları ile ilgili daha önce kadınların eylemleri de olmuş, Halkevci Kadınlar, internet sitesindeki sözlükte “müsait” kelimesinin anlamına “flört etmeye uygun kadın” yazan Türk Dil Kurumu’nu protesto etmişti.
25 Mart 2015’te TDK binası önünde bir araya gelen Halkevci Kadınlar, kol kola girerek burada bir açıklama yapmış ve sözcüklerin argo tanımlarında “kadın” sözcüğünün parantez içinde gösterilmesine atfen, “TDK’yi parantez içine alıyoruz” demişlerdi.
Ancak TDK, kadınların tepkisini çeken cinsiyetçi sözcük anlamlarını korumakta ısrarcı davrandı. Cinsiyetçi tanımları kaldırmak istemeyen TDK, Ankara 18. İdare Mahkemesi’nin benzer bir başvuru karşısında 29 Aralık 2017’de verdiği olumsuz bir kararı emsal göstererek istinaf yoluna gitti.
Dosya, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesinin gündemine geldi. İstinaf mahkemesi, Ankara 6. İdare Mahkemesinin kararının yürütmesini durdurdu.
Ayrımcılığın ve ötekileştirmenin dilde bulunan kelimelerden değil, bireylerin düşünce yapısına dayalı eylemlerinden kaynaklandığı savunulan kararda, aksi durumun Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçu kapsamındaki tüm kelimelerin Türkçe’den çıkarılması sonucunu doğuracağı, bu durumun ise fiilen ve hukuken mümkün olmadığı bildirildi.
Kararda, şu tespitlere yer verildi:
Her dilde olduğu gibi Türkçe’de de olağan hayatın içerisinde yer alan olumsuz durumları ifade etmek için dava konusu kelimelere benzer bazı kelimelerin bulunduğu, bu kelimelerin varlığının ayrımcılık ve ötekileştirme nedeni olarak kabulünün mümkün olmadığı, aksine davalı kurum tarafından internet sitesinde ve basılı sözlükte bu kelimelere yer verilmek suretiyle kişilerin daha dikkatli davranmasının sağlanacağı, bu sözcüklerin kullanıldıkları yere ve amaca göre suç unsuru sayılabileceğini alenileştirmiş olacağı, dolayısıyla kadına karşı yapılabilecek ayrımcılığın önlenmesine hizmet edeceği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
İlgili haberler:
Sendika.Org