Yüzünü ne zamana kadar saklayacaksın yurdun insanından. Savaşın ve insanın insana zulmünün savurduğu hayatlardan birisin, sanki bölgede yaşanan tüm acıların ve ölümlerin sorumlusuymuşsun gibi yüzünü kapatıyorsun
Yüzünü ne zamana kadar saklayacaksın yurdun insanından. Savaşın ve insanın insana zulmünün savurduğu hayatlardan birisin, sanki bölgede yaşanan tüm acıların ve ölümlerin sorumlusuymuşsun gibi yüzünü kapatıyorsun
En insani duygulardan birisi de utanç duygusudur. Utanç duygusunu yaşama eylemine utanma adı verilir. Bu duyguyu çok sevmeyiz çünkü bizi gergin, köşeye sıkışmış, biraz da ne yapacağını bilemez bir duruma sokar.
Ulaşım için her zamanki gibi minibüsleri kullanıyorum bölgede. Devletin yok saydığı, görmezden geldiği, belki beni de yok saydığı ve görmezden geldiği için mi olacak Kürtler ve Kürtçe ile dolu bu yolculuklardan mutluluk duyuyorum. Yok sayılanların yolculuğu demek geliyor içimden. Yolcular minibüste, Türk olduğunu hissedince -ki bu zor değil- anadillerini daha bir şehvetle konuşuyor, Kürt’ün ve dilinin var olduğunu kanıtlamak istercesine. Fakat onlarla konuşurken bile Türkçe konuşmak benim için zormuş gibi hissediyorum. Benim dilimle bu halka yapılan hakaretin, aşağılamanın müsebbibi benmişim gibi. Yaraların hala iyileşmediği bu bölgede Türkçenin hatırlatılması onlara tuz basmak gibiydi
Yolculuğun vazgeçilmezlerinden kontrol noktasına vardığımızda yok edici, yok sayıcı güç, diliyle, gözüyle, topuyla tüfeğiyle ve korkusuysa ortaya çıkıyor yüksek duvarların arkasından. Güvenliği ve güvenlik önlemlerini kendisi için aldığı her halinden belli oluyor. Güvenlik önlemini halkı aşağılama ve ötekileştirme olarak algılayan yok edici güç artık devrede. Kapı açılıp kimlikler toplanırken onun bakışı altında hepimiz bir hayal kırıklığıydık sadece.
Kontrol noktasındaki yok sayma, kin ve nefret sunma ritüeli sona ermek üzere iken güvenlik görevlileri arasında yüzünü sadece gözleri dışarda kalacak şekilde kapatmış güvenlik görevlisini görmek biraz garibime gitti. Diğer güvenlik görevlilerin yüzleri ortadayken onun sadece gözlerinin görülüyor olmasıdır ilgiyi çeken diye düşündüm. Ve niye sorusu aklına yerleşiyor insanın? Güvenlik kontrolü tamamlanıp kimlikler iade edildikten sonra, minibüstekileri onun dünyasından ayıran “vicdan geçirmez” duvarların arkasına geçti sessizce ve korkuyla.
– Güvenlik görevlilerinden birinin yüzü kapalı, sadece gözleri görülüyor, o kim? diye sorduğumda yolcular hep birlikte yanıt veriyor:
– O korucu yaptığı işten utandığı ve korktuğu için yüzünü kapatıyor…
Bölgedeki yoksulluğun insanı utanç duyacağı işleri yapmaya sevk ettiğini görmek gerçekten acıydı. Bir utancı ve korkuyu her gün yaşamak ve yaşatmak ne büyük işkencedir, kim bilir. Ahlaki değerlere uymayan bir iş yapmak kişiye utanç veren durumlardan biridir. Büyük hatası olan işinin kendisine yaşattığı utancı gözlerini kapamayarak aslında ortaya koymaktadır, gözlere bakınca utancı ve korkuyu hissediyorsunuz. Gözleri ruhunun derinliklerindeki utancı tüm çıplaklığı ile yansıtıyor. O belki farkında değildi bunun, farkında olsa belki de ilk örtüp kapatacağı yerin gözleri olduğunu anlayacaktı.
Devletin yanında olmanın sana verdiği utanç ve korku ile daha ne kadar yaşayacaksın. Yüzünü ne zamana kadar saklayacaksın yurdun insanından. Savaşın ve insanın insana zulmünün savurduğu hayatlardan birisin, sanki bölgede yaşanan tüm acıların ve ölümlerin sorumluymuşsun gibi yüzünü kapatıyorsun.
Sana bu utancı yaşatanlardan, seni yoksul, kimsesiz, işsiz ve geleceksiz bırakıp, seni insan olmaktan çıkaranlardan hesap sormak için utanma.
“Ne asildir savaşta ölen
Vatanı için cesurca çarpışırken
Ve ne sefildir kaçıp giden
Yüreksiz, yersiz yurtsuz,
Ardında bereketli toprağı bırakan”[1]
Dipnot:
[1] Freud UHLMAN, Kavuşmak.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.