Cumartesi Anneleri “Herkes yılbaşı telaşındayken sevdikleriyle birlikte olma planları yaparken bizim de yeni yılda dileğimiz kayıplarımız bulmak” diyerek bir kez daha Galatasaray Meydanı’ndaydı
Cumartesi Anneleri öğlen saatlerindeki oturma eyleminin ardından akşam da “Herkes yılbaşı telaşındayken sevdikleriyle birlikte olma planları yaparken bizim de yeni yılda dileğimiz kayıplarımız bulmak” diyerek bir kez daha Galatasaray Meydanı’na çıktı
Cumartesi Anneleri sabah yapılan açıklamanın ardından, “Herkes yılbaşı telaşındayken sevdikleriyle birlikte olma planları yaparken bizim de yeni yılda dileğimiz kayıplarımız bulmak” diyerek bu gün (30 Aralık) Galatasaray Meydanında’ydı. Bandista grubunun “Benim Annem Cumartesi” şarkısı ile eşlik ettiği eylemde “Bu akşam kayıplarımıza ulaşmamızı ve kaybedenlerden hesap sormamızı mümkün kılacak demokratik bir Türkiye dileğimizle buradayız” denildi. Gözaltında kaybedilenlerin ailelerinin söz aldığı eylemde 2018’de mücadelenin sürdürüleceği mesajı verilerek, 2018’in adaletin tecelli ettiği bir yıl oması temenni edildi.
“İnsanlar yılbaşı ağacı süslerken biz, dilek ağacımızla Galatasaray’dayız” diyerek açıklamayı Cumartesi Anneleri adına Maide Ocak okudu:
Galatasaray’dayız çünkü Galatasaray bizim gözaltında kaybedilen sevdiklerimizle buluşma mekanımızdır. Kayıplarımıza sizi unutmadık diyen sesimizi ulaştırma mekanımızdır. Galatasaray bizim “kaybedenlerden” hesap sorma mekanımızdır. Bize dayatılan adaletsizliğe ve zulme boyun eğmeyeceğimizi ilan etme mekanımızdır. bizi hukukun bütün kanallarını kapatanlara adalet için mücadele etmekten vazgeçmeme kararlılığımızı gösterme mekanımızdır. Galatasaray bizim umudu ve direnci birlikte büyüttüğümüz mekanımızdır. Galatasaray bizim “umutsuzluğa yer yok, insan olmakta ısrar ettiğimiz sürece umut hep olacak” diyerek topluma seslendiğimiz mekanımızdır. Galatasaray herkes adına insanlık onuruna sahip çıktığımız mekanımızdır.Onurun ve vicdanın mekanından diliyoruz ki, 2018 demokratik hukuk devletine giden yolun başlangıcı olsun. 2018 hakikat ve adaletin önündeki engellerin kaldırılmasının ilk adımı olsun. 2018 bizi kayıplarımıza yaklaştıran bir yıl olsun.
Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır 22 yıldır kaybedilen, failleri belli olduğu halde cezalandırılmayan zihniyetle mücadele ettiklerini belirterek şunları söyledi:
Biz mücadelemizi devam ettiriyoruz. Onlar yok etme politikalarını, inkar etme politikalarını ısrar ediyorlar. En bariz örneği TBMM çatısı altında götürdüğümüz Cemil Kırbayır dosyasında seçilmişler, atanmışlar titiz çalışmaları sonucu Cemil Kırbayır’ın işkencede yok edildiği ve cesedinin işkenceciler tarafından yani devlet tarafından ortadan kaybedildiği kanaatine varılmış, konu Kars Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusuna bulunulmuş, sorumlular hakkında soruşturma açılsın denilmiş, 2011’den bu yana hala iddianame hazırlanmış değil. 12 Eylül zihniyeti hala daha devam ediyor. Yok etme politikası, devletin “öldürürüm ve kimseye hesap vermem” zihniyeti devam ediyor. Şunu bilsinler ki koşullar ne olursa olsun, nereye giderlerse gitsinler, yaşadığımız müddetçe biz takipçisiyiz. Bizden sonra geride kalanlarımız takip edecektir. 2018’de hukukun üstünlüğünün tartışmasız olduğu, insan hak ve özgürlüklerinin yara almadığı günlerde Galatasaray’da buluşmak dileğiyle…
1994’te Ankara’da kaybedilen Kenan Bilge’nin kardeşi İrfan Bilgin, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafının olduğu ağacı göstererek şöyle dedi:
Eşlerimizin, kardeşlerimizin, babalarımızın hayatlarını şu kuru ağaca çevirdi bu sistemin yöneticileri, bu devletin kendisi. Bizler 22 yıldır bu meydanda suçluların ortaya çıkarılıp yargılanması için elimizden gelen her şeyi yaptık. Bu dosyalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerinde yargılandı. Türkiye Cumhuriyeti suçlu bulunmasına rağmen dosyalarımız sümeraltı edildi. Dosyaları gündeme almak için gerekçe bulamadılar. Halbuki dosyalarda tanıklar nerede alındı, hangi hücrede tutuldu, ne zaman katledildiler tanıklıkları vardır. Buna rağmen dosyayı gündeme alacak bir ibare bulamamışlardır. Benim bu ülkeyi yönetenlerden bir beklentim yok, beklentim Türkiye halkında. Katillerin yargılanması, cezalandırılması bizim gücümüzle olacaktır.
![]()
20 Kasım 1980’de Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı, 19 Aralık Hayata Dönüş Operasyonunu, Faili meçhul cinayetleri, gözaltında kaybedilenleri örnek göstererek:
Daha önce yaşanmış bedeller ödenmiş bu nedenle raflara kaldırılmış yasaları önümüze çıkartarak yeni faili meçhuller cinayetlere yol açıyorsunuz. Ancak her karanlığın bir aydınlığı var, bu umutlarla meydandayız. Karanlık günleri aydınlığa çıkaracak olan bizleriz. Bizler devletten bir şey beklemiyoruz. Adaletin tecelli ettiği 2018 umuduyla, kayıplarımızı unutturmayacağız, burada olmaya, hesap sormaya devam edeceğiz.
Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, dönemin Başbakanı bu günün Cumhurbaşkanı da dahil bir çok kişinin kendilerine söz verdiğini belirterek, “22 yıldır feryat ediyoruz ancak kayıplarımızın faillerinin yargılanmasına ilişkin bir arpa boyu yol almadık. Dosyalarımız devletin mahkeme salonlarında zaman aşımına uğradı. Hiç bir kayıbımızın akıbeti ortaya çıkarılmadı, hiç bir sorumlu yargılanmadı bilakis katiller aklanıp halkın arasına salındı. Biz de ısrarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Asla unutmayacağız, unutturmayacağız. 2018 yılı katillerin yargılandığı, sorumluların hesap verdiği, kayıplarımızın akıbetinin ortaya çıkarıldığı bir yıl olmasını diliyorum” dedi.
Hasan Ocak’ın abisi Ali Ocak:
Devletin işlediği insanlık suçlarıyla hesaplaşması için buradayım. Mehmet Ağar her dönemin karanlık insanıdır.Bir çok kaybımızın failidir. Ama bu gün Ağar FETÖ’cü diye yargılanan İstanbul Emniyet Müdürü’ne kefil olduğu için serbest bırakılıyor. Demek ki artık iktidardan adalet beklemiyoruz. Biz bu meydanlarda bağıra çağıra, feryadımızı insanlara duyura duyura adaleti hukuku tesis edeceğiz.
Eylem konuşmaların ardından Bandista grubunun “Benim Annem Cumartesi” şarkısını söylemesi ile son buldu.
Sendika.Org