HDP Sözcüsü Bilgen cumhuriyetin ilkelerinden ve demokrasiden uzaklaşıldığını, belediye başkanlarının sınıf başkanı kadar itibarı kalmadığını, en büyük sorunun ise OHAL olduğunu kaydetti
HDP Meclis grup toplantısında konuşan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen rejimin cumhuriyetin ilkelerinden ve demokrasiden uzaklaştığını söyledi, belediye başkanlarının sınıf başkanı kadar itibarı kalmadığını belirtti, Türkiye’nin önündeki en büyük sorunun OHAL olduğunu kaydetti
Hapishaneden çıktıktan sonra HDP Sözcülüğü görevini devralan Ayhan Bilgen, yaklaşık 8 ay sonra partisinin Meclis grup toplantısında kürsüsüne çıktı, iç ve dış politikaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HDP Meclis grup toplantısında Nuriye Gülmen’in babası Şaban Gülmen, Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça, Suruç Aileleri İnisiyatifi üyeleri ve Alevi kurumlarının temsilcileri katıldı. Toplantıda tutuklu 9 HDP milletvekilinin fotoğrafları da sinevizyonla yansıtıldı.
Toplantıya tutuklu milletvekillerini anarak başlayan Bilgen, Cumhuriyet’in ilanını 94. yıldönümü için “Halkların sorunu cumhuriyet ile değil, cumhuriyeti çifte standarda çeviren yönetim anlayışıyladır. Ortadoğu’da bugün kan durdurulamıyorsa en önemli sebebi etnik dışlamadır. En önemli sebebi mezhepsel, inançsal ayrımcılıktır. Cumhuriyeti yeniden düşünmek yeniden değerlendirmek ve samimi bir muhasebeyi yeniden yapma zorunluluğu var” dedi.
Türkiye’nin Irak merkezi yönetimi ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki gerilimde somut bir taraf olarak hareket ettiğini söyleyen Bilgen, bunun cumhuriyetin “dünyada barış” ilkesi ile çelişkili olduğuna dikkat çekti.
“Eğer Kıbrıs Türkleri için isteneni, Irak Kürtleri için, Rojava için isteyemiyorsanız bu çifte standartçı yaklaşım ne cumhuriyete saygınlık bırakır ne de bu ülkedeki insanların düzgün demokratik bir rejimde yaşamasını sağlar” diyen Bilgen, ekonomideki verilerle ülkenin içine sürüklendiği atmosferden söz etti.
Bilgen, Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla AKP’li belediye başkanlarının istifaya zorlanmaları hakkında da şöyle konuştu:
Eğer belediye başkanlığının itibarı sınıf başkanlığı kadar kalmamışsa o ülkenin demokrasisiyle ilgili ciddi bir yüzleşme gerekir. Sadece iktidar değil muhalefet de ciddi bir yüzleşme ortaya koymalıdır. Sanki Türkiye’deki ilk defa belediye başkanları tepeden alınıyormuş gibi tepki koyuyorlar. Elbette iktidar partisinin belediye başkanlarının görevden alınmasına tepki koymaları takdir edilesi. Ama bir başka partinin onlarca belediye başkanı görevden alındı. O zaman ilkeler neredeydi diye sormazlar mı? Bu ülkede kaç belediye başkanının cezaevinde olduğunu bilmiyorlar mı? Peki, bu durumda iktidar kadar muhalefetin de bir takım hassasiyetler adına verdiği gizli desteğin farkında değiller mi? Elbette biz hiçbir seçilmişin yargı sopasıyla terbiye edilmeye çalışılmasını doğru bulmuyoruz.
Bilgen, erken seçim tartışmaları için de şu ifadeleri kullandı:
Biz en zor şartlarda, tutuklamaların en yoğun olduğu dönemde, mitinglerimizin bombalandığı zamanlarda da seçime hazırdık. Seçimden asla korkmuyor, kaçmıyoruz. Ama referandumun tartışması bitmeden, YSK’nin neye alet edildiğini unutup sorunların çözümü için seçim demek, sorunun büyük kısmını görmezden gelmek demek değil midir? Ama hangi seçim, hangi koşullarda seçim? Gazetecilerin bu kadar kolay susturulduğu, televizyon ekranlarının karartıldığı, azıcık itiraz edenin düşman hukukuna tabi tutulduğu bir ülkede seçim nasıl bütün sorunları çözer? Elbette seçime varız ama Türkiye’de seçimin sorun çözmesi için eşit demokratik koşullarda olması gerektiğini böyle olmazsa hiçbir sorunu bitiremeyeceğini ifade ediyoruz. Türkiye’nin birinci sorunu OHAL’dir, seçim değildir. OHAL’in arkasına saklanan hiçbir anlayışla demokrasinin hiçbir mekanizması işlev göremeyecektir.
Bilgen, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevlerinin 250 güne yaklaştığını anımsatıp hükümete bir an önce adım atması çağrısında da bulundu.
Sendika.Org