CHP’li sözcüler sorunların çözümünde askeri seçeneğe karşı olduklarını belirtti, TBMM kürsüsünde aleyhte konuşma yaptı ama CHP yine de AKP’nin teklifine “hayır” diyemedi
CHP’li sözcüler sorunların çözümünde askeri seçeneğe karşı olduklarını belirtip TBMM’de görüşülen tezkerenin içeriği aleyhinde konuşmalar yaptılar ama CHP, yine de AKP’nin teklifine “hayır” diyemedi. Meclis görüşmelerinde açığa çıkan bu çelişik manzara, dokunulmazlıkların kaldırılması sırasında CHP’nin tutumunu ifade etmek için Bülent Tezcan’ın sarf ettiği “Korkunç ama evet diyeceğiz” sözünü hatırlattı
CHP, AKP’ye sınır ötesi askeri operasyon yetkisi veren tezkereye “evet” dedi ancak CHP adına yapılan konuşmalarda savaş seçeneğinin gündeme alınmaması gerektiği, AKP’nin Kürt düşmanlığı ve toplumsal ayrışma yaratmaya çalıştığı vurgulandı.
Bunun üzerine Savunma Bakanı Nurettin Canikli de CHP’nin “evet” tutumu ile söyledikleri arasında çelişki olduğunu belirterek CHP’nin net tutum almasını istedi.
Sonuç olarak CHP, akıldan dahi geçirilmemesi gerektiğini söylediği askeri seçeneğe onay veren tezkereye “evet” dedi. Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması oylandığında da CHP grubu, teklifin Anayasa’ya aykırı olduğunu ama “evet” diyeceklerini söylemiş, CHP’li Bülent Tezcan bu tutumu kameralar karşısında “Korkunç ama evet diyeceğiz” sözüyle beyan etmişti.
TBMM Genel Kurulu’ndaki tezkere görüşmeleri sırasında konuşan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AKP’nin askeri seçeneği gündeme getirmemesi gerektiğini, zaten bağımsızlık referandumuna giden Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bir şey yapamayacağını savundu:
Diplomasi ve literatürde çeşitli tedbirler var. Askeri seçenek var. Bana sorarsanız askeri seçeneği konuşmak şöyle dursun, düşünmeyin bile. Bir ülkenin parlamentosunda, en ufak bir tehdit ortaya çıktığı zaman askeri seçenek, savaş çığırtkanlığı doğru işler değil. Ticari, ekonomik yaptırımlar var. Siyasi yaptırımlar var. Buradan iddia ediyorum. Esip gürlediniz; “Şöyle yapacağız”, “Böyle yapacağız” dediniz. Ticari ve ekonomik yaptırımlar noktasında Habur’u mu kapatacaksınız? Yoksa petrol vanalarını mı kapatacaksınız? İkisini de yapamazsınız.
Altay, AKP sıralarından gelen “Yaparız” sözleri üzerine “Göreceğiz, ikisini de yapamayacaksınız” dedi.
Altay sözlerinin devamında “Askeri seçenek konuşulmamalıdır. Büyük Atatürk’ün dediği gibi ‘Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir.’ Cinayet çığırtkanlığı yapılmamalıdır” diyerek şunları söyledi:
Türkiye’nin müdahalesinin uluslararası hukuk açısından da büyük sorunlar yaratacağının bilinmesi lazım. Olay sadece stratejik olumsuzluktan ibaret değil. Irak halklarının ayrışması Türkiye’ye direkt yansır. Türkiye’nin yapması gereken Irak ile çatışmasızlık ortamına hizmet etmektir. Siz bu referandum vesilesi ile Türkiye’de bir Kürt karşıtlığı, bir Kürt düşmanlığı peşindesiniz; hükümeti kastediyorum. Milletvekillerini tenzih ediyorum. Her Kürt’e terörist gözüyle bakamazsınız. Bütün Kürtleri kriminalize edemesiniz. Bunlar Türkiye’yi böler, kutuplaştırır, kamplaştırır, ayrıştırır. Bu ülkede benim ne kadar hakkım varsa Kürt’ün de o kadar hakkı vardır.
Savunma Bakanı Nurettin Canikli ise Altay’ın konuşması üzerine Altay’ın söyledikleri ile CHP’nin tutumu arasında çelişki olduğunu belirterek şunları söyledi:
Öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi’nin tezkereyle ilgili görüşünü, kanaatini netleştirmesi gerekir. Benim açıkçası kafam karıştı. Biraz önce konuşmacılar çıktı, “Biz tezkereye destek vereceğiz” dediler. Doğru. Ama sonra, “Kesinlikle bir askere harekat, operasyon aklınızın ucundan dahi geçmesin” denildi biraz önce. Birkaç defa ifade edildi. Anlamadığım nokta şu; biz bu tezkere ile zaten Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sınır ötesi operasyon yapma yetkisi istiyoruz. Yani tezkerenin özü bu zaten. Askeri operasyonu içeriyor. Dolayısıyla tezkereye karşı mısınız, destek veriyor musunuz? Çok net olarak söyleyin. “Destek veriyoruz” diyorsanız eğer o zaman askeri operasyon yapılabileceğine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu çerçevede sınır ötesi operasyon yapabileceğini de kabul etmeniz ve desteklemeniz gerekir. Aksi beyanlar çelişkidir.
Canikli’nin sözleri üzerine Altay, savaşa karşı olduklarını ama terörle etkin mücadele istediklerini, bunun için “evet” dediklerini, AKP’nin 25 Eylül referandumu öncesi Barzani’ye müdahale edebilecekmiş gibi bir göz boyama çabası içinde bulunduğunu belirterek şunları söyledi:
Sayın Bahçeli ve MHP sözcüleri “Bu referandumu savaş sebebi sayarız” mesajları var, aynı mesajlar hükümetten de geldi. Ben diyorum ki “Savaşa ne gerek var?” Oradaki Arabı, Kürdü, Türkmeni huzur içinde, sulh içinde, barış içerisinde yaşatmak için mücadele etmek varken savaşa ne gerek var diyorum. Bunu söylüyorum. Ama siz ısrarla, HDP de bu tezkerenin “savaş tezkeresi” olduğunu söylüyor. Şimdi siz de bu tezkerenin, bu şekilde “savaş tezkeresi” olduğunu “Zaten savaşacağız”, “Zaten savaşıyoruz” dediniz burada. Bunun hesabını milletvekillerine mi verirsiniz, kamuoyuna mı verirsiniz bilmem. Ben bir savaş görmüyorum. Tekrar söylüyorum. Türkiye’nin bir terör sorunu vardır. PKK’yla da DAEŞ’le de FETÖ’yle de devlet etkin mücadele etmelidir. Ama Türkiye’nin bir Kürt sorunu da vardır. Ve bütün Kürtler terörize edilmemelidir. Kriminalize edilmemelidir diyorum.
Altay’ın bu sözleri üzerine ise Canikli blöf yapmadıklarını savundu:
Bu tezkerenin görüşülmesi daha sonra yapılabilirdi. Şu anda bir önceki tezkere çerçevesinde yaklaşık 40 günlük bu anlamda o tezkerenin verdiği yetkilerin kullanılması imkanı söz konusu. Ama özellikle hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni olağanüstü toplantıya çağırarak bu tezkerenin erkenden, önceden görüşülmesi yolunda bir karar aldık, TBMM’ye başvuruda bulunduk. Bu “hamle”, Kuzey Irak’ta yapılmak istenen referandumla doğrudan bağlantılıdır. Bu referandum Türkiye açısından çok ciddi bir güvenlik problemini ortaya çıkaracaktır. Ayrıca bölgeyi de bir ateş çemberine atacaktır. Dolayısıyla bunun engellenmesi gerekir. İlk adım olarak bu referandum kararından vazgeçilmesi gerekmektedir. Referandum yapılmadan yapılmış gibi adımlar atmak da ölçülü olmaz ve daha büyük bedeller ödenmesi sonucunu doğurur. Dolayısıyla bu çerçevede değerlendirildiğinde atılan adım, verilen karar son derece yerindedir. Ayrıca hiç blöf yapmıyoruz. Bizim blöf yapmadığımızı bütün dünya biliyor. Her türlü karar masadadır, gerektiğinde kullanılacaktır. Bundan da hiç kimsenin en ufak kuşkusu olmasın. Bu konularda da şaka yapmıyoruz, blöf yapmıyoruz.
Sendika.Org