Avukat Murat Yılmaz, “Yarın duruşma nasıl olacak diye soran meslektaşımıza başsavcı duruşma zaten burada olmayacak Sincan’da olacak demiştir. Amaç belli ki Nuriye Semih’i duruşmaya getirmemek” dedi
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın bugünkü(14 Eylül) duruşmasında avukat Murat Yılmaz, Betül Kozağaçlı ve Ankara Barosu Başkanı Hakanı Canduran konuşma gerçekleştirdi. Yılmaz, “Yarın duruşma nasıl olacak diye soran meslektaşımıza başsavcı duruşma zaten burada olmayacak Sincan’da olacak demiştir. Amaç belli ki Nuriye Semih’i duruşmaya getirmemek” dedi.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın avukatlarından Murat Yılmaz bugünkü (14 Eylül) duruşmada bir konuşma gerçekleştirdi. “İşimizi geri istiyoruz” dedikleri için tutuklanan ve 189 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’ın yargılandığı dava bugün görülmeye başlandı.
#NURİYEVESEMİHYAŞASIN: SAVCI, NURİYE VE SEMİH’İN TUTUKLULUĞUNUN DEVAMINI İSTEDİ
Nuriye ve Semih için 1030 avukat yetki belgesi verdiğini ve 100’ün üzerinde avukatın duruşma salonunda olduğunu hatırlatan Yılmaz “Nuriye Semih’in 18 avukatı sırf savunma hazırladıkları için şu an zindanlarda tutuluyor” dedi. Yılmaz, gözaltılara karşı adliye önünde yapılmak istenen basın açıklamasına yine polisin saldırdığını belirtti.
Nuriye ve Semih’in duruşmaya getirilmeme nedeninin sağlık ve güvenlik olmadığını söyleyen Yılmaz, “Yarın duruşma nasıl olacak diye soran meslektaşımıza başsavcı duruşma zaten burada olmayacak Sincan’da olacak demiştir. Amaç belli ki Nuriye Semih’i duruşmaya getirmemek” dedi.
Avukat Murat Yılmaz’ın açıklamasının tam metni ise şöyle:
Bugün buraya sakin bir şekilde gelmiştim ancak bizlere ve yurttaşlara yapılan saldırılar sonrası sert bir konuşma yapacağım.
Bugün Nuriye ve Semih için 1030 avukat yetki belgesi verdi. 100 ün üzerinde avukat şu an duruşma salonunda. Duruşma öncesi bizler Nuriye Semih’in avukatlarıyız, Nuriye Semih’in 18 avukatı sırf savunma hazırladıkları için şu an zindanlarda tutuluyor demek için bir basın açıklaması yapmak istedik.
Sabahtan ber kolluk kuvvetleri Ankara Adliyesi’nde terör estirdi. Çevik kuvvet amiri “ağzınızı açarsanız süpürürüm” dedi. Biz basın açıklamasına başladık ancak polis müdahale etti. Ben dahil bir çok meslektaşımız tekmelendi.
Nuriye ve Semih’in sağlık ve güvenlik gerekçesiyle duruşmaya getirilmediğine dair dün 16.00 saatinde tutulduğu tutanaktan anlaşılan bir tutanak 16.30 sularında dosyaya girdi.
Aynı saatlerde bir meslektaşımız başsavcı ile başka bir konuda görüşme yaparken yarın duruşma nasıl olacak diye soran meslektaşımıza başsavcı duruşma zaten burada olmayacak Sincan’da olacak demiştir.
Sağlık ve güvenlik sorunu değil mesele. Amaç belli ki Nuriye Semih’i duruşmaya getirmemek. Bu durumda tutanakta sözde tutulmuş bir tutanaktır. Nuriye’nin 40 kiloya düştüğü Semih 25 kilo verdiği de yazıyor bu tutanakta!
Devlet Nuriye ve Semih’i önce gözaltına aldı, sonra tutukladı şimdi duruşması var ama duruşmaya dahi çıkarmamak istemektedir.
Polis sıvı biber gazıyla saldırdı
Bu memlekette hukuksuzca insanlar ihraç edildi. Kimisi ihracına ses çıkardı, itiraz etti. Kimisi hiç etmedi. Nuriye, Semih, Acun, Veli ne yaptı ? Nuriye tek başına eline “işimi istiyorum” yazılı bir döviz aldı ve Yüksel’deki İnsan Hakları Heykeli’nin önünde durdu. Yüzünü kapatmadı. Elinde molotof veya başka bir suç aleti yoktu. Sadece bir döviz vardı. Polis Nuriye’nin 30 saniye orada durmasına izin vermedi. Her gün gözaltı aldı.
Sonra Semih geldi Nuriye’nin yanına. Sonra Acun, sonra Veli geldi. Sonrasında işlerini isteyen diğer ihraç edilenler geldi. Her gün gözaltına aldılar. Ben de takip ettim o gözaltıları.
Ne oldu peki gidiyorduk Çankaya Emniyet’e onlar bize soruyordu ne yapacağız diye. Savcıya arayıp soruyorlardı savcı diyordu ne yapmışlar “ellerinde dövizle beklemişler savcım” savcı 2911 olmaz kabahatlerden para cezası kesin diyordu. Günlerce para cezası kestiler.
Günler geçti, 100 binlerce ihraca ihraç eklendi. Onlarda çaresiz kaldıklarını söyleyerek açlık grevine başladılar. Devam ettiler. Sonra bir gün Nuriye ve Semih’i gözaltına aldılar dediler ki siz DHKP-C’nin güdümünde açlık grevine başladınız terör faaliyeti yapıyorsunuz. Delil? Delil yok.
Sonrasında bırakıldı Nuriye ve Semih adli kontrol şartı ile. Bir gün bile adli kontrollerini ihlal etmediler. Sonra ne olduysa 21 Mayıs gece 1’de evlerine baskın düzenledi. 21-22 Mayıs’a kadar imzalarını atıyorlardı hiç bir şey yokken ne oldu da tekrar aldılar onları. Savcının suçlamalarından biri de Nuriye ve Semih’in kamuoyu oluşturması idi. Savcı buradan tekel gibi gezi gibi bir girişim çıkarmak istediklerini yazıyordu tutuklamaya sevk gerekçesinde. Gezi’yi de Tekel’i de yaratan devlettir. Devletin zulmüdür. Bu zulme sessiz kalmayanlar Tekel’de, Gezi’de sokağa çıktı.
Yılmaz’dan sonra Avukat Betül Kozağaçlı söz aldı. Kozağaçlı şunları söyledi:
Neden Nuriye ve Semih tutuklu? Çünkü işlerini geri istedikleri için açlık grevi kararı aldılar. Sesleri tüm dünya tarafından duyuldu.
KHK’lar ve OHAL üzerinden bedelleri ödettirilmeye çalışılıyor. Tüm bu saldırılara direnenler var, itiraz edenler var.
Nuriye ve Semih için bugün yüzlerce insan burada. Hepsi aynı dünya görüşüne mi sahip, hepsi Nuriye ve Semih gibi mi düşünüyor? Hayır.
Bu kadar insanı bir ara getiren Nuriye ve Semih’in haklı ve meşru talepleri. Avukat arkadaşlarımız gözaltında fakat biz buradayız ve olmaya devam edeceğiz.
Biz yine bir operasyon sonrası yargılanırken bir meslektaşımız “Hukuk diye helvadan put yapmışsınız acıkınca yiyorsunuz” demişti. O putu da yiyip yiyip bitirdiler. Yerine ucubeler inşa ettiler.
Yalan söylüyorlar. Diyor ki İçişleri Bakanı “Onlar eve gidince gizli gizli yemek yiyorlar.” Bugün buraya gelselerdi küçücük kaldıkları ortaya çıkacaktı. Ama getirmediler, görünsün istemediler.
Terörist diyorlar, yalan söylüyorlar. Hangi terör eylemini yapmışlar, diye soruyoruz ortada cevap yok. ‘Terör nedir terörist nedir’i burada gelip anlatacak meslektaşlarımız gözaltına alındı. Yarın çıkacaklar ve gelip anlatacaklar. Nuriye-Semih avukatsız kalmayacaktır!
Nuriye ve Semih onurlu bir talepte bulundular işlerini geri istediler.
Dün Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesi defnedilemedi. Cenazeye saldırı olunca topraktan çıkarıldı cenaze ve Dersim’e götürüldü. Bir kişi tutuklandı mı? Gözaltına alındı mı hayır? İşte devlet böyle bir şey.
Ankara Barosu Başkanı Avukat Hakan Canduran, Nuriye’nin “Benim kemiklerim gibi adalette gün be gün eriyor” sözünü hatırlatarak, İçişleri Bakanının dosyaya müdahale ettiğini belirtti. Canduran’ın sözleri şöyle:
Benim ve aralarında bulunduğum 101 kişi Nuriye ve Semih’in işlerine iade edilmesini içeren bir metni imzaladık. İmza sonrası Nuriye ve Semih’i cezaevinde ziyarete gittiğimizde Nuriye “Benim kemiklerim gibi adalette gün be gün eriyor” dedi. Gerçekten eriyor çünkü bakıyorsunuz içişleri bakanı dosyaya müdahale ediyor, kararlar veriyor, kitaplar basıyor açıklamalar yapıyor.
İçişleri Bakanı soruşturma sürecine onlarca müdahalesi yetmezmiş gibi bizim attığımız imzalara da laf etti. Bakan dedi ki; Nuriye ve Semih kadar onlara destek verenlerde terör faaliyeti içerisindedir ve suçludur. Sayın heyet sizden talebim yargılama yetkisini İçişler Bakanının elinden alın ve gerçek bir yargılama yaparak Nuriye ve Semih’in tahliyelerine karar verin.
Sendika.Org/ Ankara