Kamudaki görevlerinden ihraç edilmelerinin ardından açlık grevi eylemine başladıktan sonra tutuklanan ve 18 gündür zorla götürüldükleri hastanede tutulan, Gülmen ve Özakça’nın refakatçi talebi haftalar sonra kabul edildi
Kamudaki görevlerinden ihraç edilmelerinin ardından açlık grevi eylemine başladıktan sonra tutuklanan ve 18 gündür zorla götürüldükleri hastanede tutulan, Gülmen ve Özakça’nın refakatçi talebi haftalar sonra kabul edildi
Gazete Sûjin’de yer alan habere göre, KHK ile kamudaki görevlerinden ihraç edilen eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın 28 Temmuz’da zorla Sincan Ceza İnfaz Kampüs Hastanesi’ne götürülmelerinin ardından aileler, refakatçi olma talebiyle savcılığa başvurmuştu. Yapılan başvuru, Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinin 160’ıncı gününde kabul edildi.
Gülmen’e kız kardeşi Beyza Gülmen, Özakça’ya ise annesi Sultan Özakça refakat edecek.
Beyza Gülmen, cezaevi süreciyle ilgili olarak “Orada önce iyi bakıyormuş gibi yapıyorlar. Havalı yatak veriyorlar. Havalandırmaya rampa koyuyorlar. Bütün bunlar AİHM’e gözünü boyamaya yönelik. AİHM, acil tedbir başvurusunu reddettikten sonra bir gecede zorla kaçırıyorlar” dedi. “Bu hastane sürecinde daha iyi anladık ki, bu işi bir an önce bitirmek istiyorlar. ‘Nasıl noktalayabiliriz’ diye kafa yoruyorlar. Hastaneye götürülme nedenleri de zorla müdahale etmek” ifadelerini kullandı.
Hastanede açık görüş yapmalarına “Hastane kuralları böyle” denilerek sürekli zorluk çıkarıldığını söyleyen Beyza Gülmen, ikinci görüşün ardından hastane doktorlarının kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Gülmen bundan sonra süreci şöyle anlattı:
Bu arada biz refakatçi için başvurumuzu yaptık. Nuriye ve Semih hastaneye götürüldükten hemen sonra dilekçe verdik. Sonra bugüne kadar hiçbir şekilde savcı ile görüşemedik. Ya savcının kalemi ile ya da vekili ile görüşebildik.Sonra bizden rapor istediler. Numunenin raporunu kabul etmediler. Kampus Hastanesi’nin raporunu istediler. Sonra oradan rapor alındı. Bu seferde Numune ve Kampus hastanesinin doktorları ile bir kurul oluşturacaklarını ve bu durumu görüşeceklerini söylediler. Biz iki hafta bunu bekledik. Bir oyalama süreci ile karşılaştık.
Bu hafta gittiğimizde doktorlar aradı. Gittik, konuştuk. Genel konuşma ‘İkna edin, biz zorla müdahale etmek zorunda kalmayalım’ şeklindeydi. Bilinçleri kapanmadan da müdahale edebileceklerini söylediler. Bizi alttan alta tehdit ettiler. Bana ablamın kilosu ile ilgili bilgi verdiler. ‘Kilosu boyuna göre çok az. Bir şey olursa müdahale ederiz’ dediler.
Nuriye Gülmen’e kendisinin, Semih Özakça’ya ise Sultan Özakça’nın refakat edeceğini belirten Beyza Gülmen şu bilgileri paylaştı:
Doktorlara, ‘Siz kurul kuracakmışsınız, refakatçinin şartlarına karar verecekmişsiniz’ dedim. Bir şeyden haberleri yoktu, yüzüme baktılar. Savcı ile görüştükten sonra öğrendik ki; Bakanlık bizim hakkımızda istihbarat topluyormuş. Bizim eylemlere katılıp katılmadığımız araştırılıyormuş. Savcı, ‘Açıkça size söyleyeyim, siz örgütün eylemlerine katılmışsınız. Örgüt evinde kalmışsınız’ dedi. ‘Örgüt evi’ dediği de Acun ablanın evi. Böyle saçmalıklar yaşadık. Refakatçi olmak için bile yoğun mücadeleler verdik.
Beyza Gülmen refakat edebilecekleri için mutlu olduklarını ifade ederek şunları söyledi:
Tek başına orada yaşamlarını sürdürmeleri çok zor. Kendi ihtiyaçlarını karşılamıyorlar. Odasını kendi temizlemek zorunda kalıyor. 150 günü geçen açlık grevi için çok zor koşullar. O yüzden mutluyum. Birlikte güzel vakit geçirebileceğimizi düşünüyorum. Hem iyi anlaşıyoruz zaten. Ben ona yardımcı olacağım. Moralinin yüksek olmasını sağlayacağım.
Gülmen ve Özakça’nın tutuklanmasının ardından açlık grevine başlayan Esra Özakça’nın açlık grevi ise 85’inci gününde. 48 kiloya düşen Esra Özakça ev hapsinde bulunuyor.
Sendika.Org