İstanbul öyle kontrolsüz, hesapsız büyüdü ki değil depremde toplanma alanını, yürüyecek, nefes alacak alanımız kalmadı. Altyapısı çöken bir şehir, depreme nasıl hazırlıklı olabilir ki? Ege’de aylardır devam eden sallantılar, epeydir unutulan, üzerinde durmaya bile gerek duyulmayan İstanbul’da deprem gerçeğini hatırlattı. Hatırlattı da ne oldu? Bilim insanları uyarılarda bulunuyor, depremin er ya da geç metropolü vuracağını herkes biliyor. […]
İstanbul öyle kontrolsüz, hesapsız büyüdü ki değil depremde toplanma alanını, yürüyecek, nefes alacak alanımız kalmadı. Altyapısı çöken bir şehir, depreme nasıl hazırlıklı olabilir ki?
Ege’de aylardır devam eden sallantılar, epeydir unutulan, üzerinde durmaya bile gerek duyulmayan İstanbul’da deprem gerçeğini hatırlattı.
Hatırlattı da ne oldu? Bilim insanları uyarılarda bulunuyor, depremin er ya da geç metropolü vuracağını herkes biliyor. Biliyoruz ki depremi engelleyemeyiz, durduramayız… Ama can kaybını en aza indirecek önlemler konusunda hala hem cahiliz, hem de had safhada hazırlıksız.
17 Ağustos Marmara depreminin üzerinden tam 18 yıl geçti. Deprem, sadece binlerce cana ve büyük zarara neden olmadı; sosyal ve siyasal etkileri büyük oldu. Bir dönemin güçlü partilerinin 2002 seçimlerinde sandığa gömülmesi ve AKP’nin iktidara gelmesinde depremin yarattığı çöküntünün de payı var. Siyasi teoriler pek rağbette ama bu gerçekten bahseden pek kalmadı.
O gün bugündür AKP, giderek güçlenen tek parti iktidarından rejim değişikliğine kadar getirdi işi. Ne var ki depremi, emlak rantının bahanesi olarak kullanmaktan öteye geçmedi. Denizler, dereler dolduruldu, köprüler yapıldı, ‘kentsel dönüşüm’ dendi ama yeni yapıların birçoğu standartların gerisinde ve denetimsiz kaldı.
İstanbul öyle kontrolsüz, hesapsız büyüdü ki değil depremde toplanma alanını, yürüyecek, nefes alacak alanımız kalmadı. Yoğun yağışlar sonrasında kilitlenen, altyapısı çöken bir şehir, depreme nasıl hazırlıklı olabilir ki?
İstanbul Kent Savunması, 17 Ağustos’un yıldönümü sebebiyle şehrin yaklaşan afete karşı acıklı durumunu ortaya serdi.
– Afet Acil Ulaşım Yolu ilan edilen 562 cadde ve sokağın çoğunluğu,İBB’ye bağlı İSPARK’ın işgalinde.
-İmar komisyonları binlerce plan değişikliği yaptı. 6306 sayılı Afet Yasası, deprem dönüşümü kılıfı altında rantsal dönüşüm amaçlı kullanıldı. Ancak depremle ilgili ciddi bir tek plan çalışması yapılmadı.
– Afet öncesi alınması gereken önlemlerin tümü, AFAD’ın bigisi dahilinde. Ancak bu konuda hiçbir somut adım atılmadı. Mesele ‘afet çantası ve depremde nereye sığınmalı’dan ibaret.
Deprem vergileri duble yollara dökülürken bırakın hesap sormayı, ‘çalıyor ama çalışıyor’ denen bir ülkede yaşıyoruz. Bu durumda ilçeler, mahalleler de kendi üzerlerine düşen sorumlulukları almalı. Devlet, depreme hazır değil. Biz olmalyız.
Not: İKS, #NereyeSığınacağız etiketiyle İstanbulluları olası bir afette toplanma yerlerini sorgulamaya çağırıyor. İlgili makamlara gönderilecek dilekçe de hazır. Eğer canınızı seviyorsanız daha fazla beklemeyin, harekete geçin.