Kuzey Ormanları Savunması, İstanbul’daki hafriyat terörünün durması için İBB’ye alması gereken 8 önlem sundu
Kuzey Ormanları Savunması, İstanbul’daki hafriyat terörünün durması için İBB’ye alması gereken 8 önlem sundu
Kuzey Ormanları Savunması, TMMOB Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısında İstanbul’da terör estiren ve canlı yaşamın tamamını tehdit eden hafriyat kamyonları terörünün durdurulmasını istedi.
Hafriyat kamyonları nedeniyle ölen insan ve hayvanların yanı sıra ormanların da kaçak bir şekilde hafriyat döküm sahası olarak kullanıldığına dikkat çeken yaşam savunucuları, Belgrad ve Fatih ormanlarına gizlice dökülen molozların orman varlığını ve ekosistemin dengesini tehdit ettiğini vurguladı.
Hafriyat kamyonları İstanbul’da ölüm saçtığı sırada iktidar yandaş şirketleri ve medya aracılığıyla hafriyat kamyonlarına övgüler yağdırmaya devam etti. Önce milyonlarca ağacın yerine yapılmış 3. havalimanı pistine üstlenici firma İGA tarafından 1453 kamyon dizilerek geçit yapıldı. Ardından da “Çocuklar Duymasın” isimli diziden “Lüks evlerde oturmak isteniyorsa hafriyat kamyonlarına katlanılması gerektiği” öğütlendi.
İstanbul içindeki projelerde, on bine yakın hafriyat kamyonu ve beton mikserinin çalıştırıldığını belirten yaşam savunucuları girmelerinin yasak olduğu şehir içi güzergahlarda ve saatlerde, halihazırda yoğunluğu belli olan İstanbul trafiğine eklenen bu araçların, son bir senede, yaşları 5 ile 85 arasında değişen 25 kişiyi öldürdüğünü açıkladı.
Kazaların önemli bir bölümünün denetimsizlikten yaşandığını aktaran yaşam savunucuları bu nedenle ceza alan şoförlerin hemen hepsinin ya çok az ceza aldığını ya da hiç ceza almadığını vurguladı.
Hafriyat kamyonları nedeniyle yaşanan ölümlerin durması için 8 başlıkta önerilerini sunan yaşam savunucuları, sadece bu önlemlerin alınmasının yetmeyeceğinin farkında olduklarını belirterek “Tüm bu toplumsal, ekolojik ve ekonomik yıkımın son bulması için yapılması gereken şey başta katil projeler olmak üzere İstanbul’un kentsel ve ekolojik dokusuna zarar veren tüm projeleri durdurmaktır” dedi.
Basın açıklamasının ardından söz alan İnşaat Mühendisi Zerrin Bayrakdar, şehir içinde çalışan araçların insani boyutlarda olması gerektiğine ancak İstanbul’daki araçların bu standartların yakınından bile geçmediğine vurgu yaptı. Hafriyat kamyonlarının trafiğe gece 01.00 ile 05.00 arasında çıkması, diğer saatlerde çıkmaması gerektiğini belirten Bayrakdar, İstanbul’un son yıllarda bir şantiyeye dönüştüğünü buna karşı önlem alınmasında ise en büyük sorumluluğun İnşaat Mühendisleri Odası’nda (İMO) olduğunu vurguladı.
İMO’nun “İnşaat nasıl yapılır” diye bir yönetmelik hazırlaması ve bunu da hükümete dayatması gerektiğini söyleyen Bayrakdar, hafriyat kamyonlarında bir diğer meselenin ise “acele” olduğunun altını çizdi. “3. köprüyü acele yaptılar, bir işe yaradı mı?” diye soran Bayrakdar, bunun bir diğer örneğini de metro çalışmalarında gördüklerini hatırlattı ve metro çalışmaları nedeniyle yaşanan göçüklere değindi.
Basın açıklamasına katılan Şule İdil Dere’nin annesi Nesrin Aslan yaptığı konuşmada İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin asli sorumlu olduğunu belirtti. Şule’nin davasında sorumlu bulunan memurların İstanbul Valisi’nin izni olmadığı gerekçesiyle soruşturulamadığını aktaran Aslan, “Kızımın ölümünden eski ve yeni tüm İBB başkanları sorumludur. Öyle her yerde konuşuyorlar ya biz şunu bunu yaptık diye, bunları anlatırken şunu da söylesinler: Biz tüm bunları yaparken ‘30 kişiyi de öldürdük’ desinler” dedi.
Sendika.Org