30 bin kişinin bir arada protest bir tema ve tavır içinde olmasının nasıl “toplumsal psikolojik” etkilere sahip olduğunu ve olabileceğini bilmeyecek kadar ahmak olamayacağınıza göre, bu eylemi sıradanlaştırmanın ve önemsizleştirmenin ne anlama geldiğini bile bile neden böyle davranıyorsun? Efendim; “Ben Atatürkçüyüm, Atatürkçü olmayanlar ile yürümem”, “Ben bilmem ne kurumunu temsil ediyorum, temsiliyet nedeniyle doğru olmaz, […]
30 bin kişinin bir arada protest bir tema ve tavır içinde olmasının nasıl “toplumsal psikolojik” etkilere sahip olduğunu ve olabileceğini bilmeyecek kadar ahmak olamayacağınıza göre, bu eylemi sıradanlaştırmanın ve önemsizleştirmenin ne anlama geldiğini bile bile neden böyle davranıyorsun?
Efendim;
“Ben Atatürkçüyüm, Atatürkçü olmayanlar ile yürümem”,
“Ben bilmem ne kurumunu temsil ediyorum, temsiliyet nedeniyle doğru olmaz, yürüyemem”,
“Ben sınıf partisiyim, bu hareket bir sınıf hareketi değildir, yürümem”,
“Ben bir sistem partisine dolayısıyla bir burjuva hareketine katılamam, yürümem”,
“Bu yürüyüş ideolojik olarak benim varlık nedenimle çelişir, ayrıca kuyrukçu konumuna düşmemek için yürüyemem”,
“Ben hem gecikmiş bir eylem biçimi olması nedeniyle hem de sadece kendisine dokunulduğu için yürüyenler ile yürümem”…
Özetle yürümem… Mazeretim var yürüyemem.
Peki, bu yürüyenler halk değil mi? Bu yürüyenler iktidarın beslemeleri, yandaşları ve sadakaya bağladığı güruh mu?
Yoksa bu yürüyenler genel olarak çok belli bir sınıfın insanları değil mi?
En azından bu yürüyüş, iktidarın uygulama veya uygulamalarına karşı bir protesto değil mi?
Sosyolojik, ideolojik ve politik anlamda bu yürüyüşün emekçi sınıfı ve ortalama sade bir vatandaş açısından haksızlıklara karşı gerekçeleri olan “karşı duruş uyaranı” bağlamında hiç bir mi önemi yok mu?
Bununla beraber muhalefet konumunda olma ile muhalif olmanın temel belirleyeni olan muhalif tutum ve tavır bağlamında, “sınıfsal politik rengi” belirgin değil ama “kitlesel-politik” açıdan ilk kez bu denli pratiğe dönüşen bir hareketi onaylamamak, desteklememek veya içinde olmamayı “hangi sol” hangi ideolojik gerekçelerle dürüst ve nesnel olarak açıklayabilir ki? Ya da o açıklamaların nasıl bir samimiyeti olabilir ki?
Hadi hepsini geçiniz;
Siz 15 yıldır 30 bin kişinin bir arada protest bir tema ve tavır içinde olmasının nasıl “toplumsal psikolojik” etkilere sahip olduğunu ve olabileceğini bilmeyecek kadar ahmak olamayacağınıza göre, bu eylemi sıradanlaştırmanın ve önemsizleştirmenin ne anlama geldiğini bile bile neden böyle davranıyorsun?
“Efendim CHP…” Biliyoruz CHP’yi… Biliyoruz onun 15 yıldır neleri yapmadığını ve yapamadıklarını… Muhalefet partisi olarak işlevlerini “muhalif bir pratik ile” sınıf siyasetine yönelik belirleyemediğini ve bunların gerekçelerini. Burada mesele CHP değil ki. Burada mesele en azından laik ve eşitlikçi bir toplum olma adına hâlâ nefes alıyor ve hâlâ varlığını sürdüren insanların farkındalığını görerek ve yaşayarak hissetme meselesidir. Bu az şey midir? Ve bu sınıf siyaseti açısından anlamsız ve yararsız bir şey midir?
Özetle;
Ağzından emek, sınıf ve mücadele lafları çıkarak konuşuyorsan susman gerektiğini bileceksin.
Yürümüyor veya yürüyemiyorsan en azından susacaksın.
Gerekçelerin susarak katkı sağlamayı gerektiriyor çünkü.
Ve çünkü yeterince insan, yeterince örgüt ve yeterince parti var zaten yürüyüşü önemsiz, değersiz ve hatta vatan hainliği olarak söyleyerek, yazarak itibarsızlaştırmaya çalışan.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.