Nusra’nın ana gövdesini oluşturduğu cihatçı çatı örgütü Tahrir’uş Şam’ın, “Sınırı kontrol ederek Türk güçlerinin veya rakip silahlı isyancıların İdlip’e girişini engellemeyi amaçladığı” bildirildi
Nusra öncülüğündeki cihatçı çatı örgütü Tahrir’uş Şam, Ahrar’uş Şam ile yaşanan çatışmaların ardından İdlip vilayetinde kontrolünü artırdı. Reuters’e konuşan Tahrir’uş Şam militanları, “Sınırı kontrol ederek Türk güçlerinin veya rakip silahlı isyancıların İdlip’e girişini engellemeyi amaçladıklarını” söyledi
Suriye’nin kuzeydoğusundaki İdlip vilayetinde, cihatçı gruplar arasında geçen hafta yaşanan çatışmaların ardından Şam’ın Fethi Cephesi (eski adıyla Nusra Cephesi) ana gövdesini oluşturduğu cihatçı çatı örgütü Heyet-i Tahrir’uş Şam kontrolünü artırdı.
Londra merkezli, “muhalif” Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin Direktörü Rami Abdurrahman, “Ahrar’uş Şam, artık Tahrir’uş Şam’ın kontrolünde olan İdlip’ten çekiliyor” derken, Tahrir’uş Şam’ın da İdlip’te kontrol ettiği bölgeleri genişlettiği belirtiliyor.
Reuters’e konuşan görgü tanıkları ve “muhalifler”, anlaşmayla birlikte Ahrar’uş Şam’ın da Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndaki militanlarını güneye doğru çektiğini söyledi. Görgü tanıkları, tanklar, ağır silahları taşıyan araçlar ve yüzlerce militanın bulunduğu Ahrar’uş Şam konvoyunun İdlip’in Hama ile sınırındaki güney bölgesine gittiğini belirtti.
Çatışmalar nedeniyle bazı Ahrar’uş Şam militanlarının Tahrir’uş Şam saflarına geçtiği de öne sürüldü.
Reuters’ın haberine göre, Ahrar’uş Şam, “insani yardım malzemelerinin tedariki” için kullanıldığı belirtilen Hırbet el-Cuz Sınır Kapısı’ndan da çekildi.
Haberde, “İdlip vilayetini cihatçıların ele geçirmesi Türkiye sınırındaki kilit geçiş noktalarının kapatılması ve yardım akışının kesilmesi açısından endişe yarattı. Cihatçıların varlığı aynı zamanda, Ahrar’uş Şam’ın Bab el-Hava’yı kontrol etmesine destek veren Türkiye için de bir alarm kaynağı olabilir” ifadelerini kullandı.
Reuters’in görüştüğü Tahrir’uş Şam militanları ise, “Sınırı kontrol ederek Türk güçlerinin veya rakip silahlı isyancıların İdlip’e girişini engellemeyi amaçladıklarını” söyledi.
Hatay Halk Meclisleri / Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi’nin kamuoyuyla paylaştığı “Suriye Savaşının ve Türkiye’nin Suriye Politikasının Hatay Üzerindeki Etkileri-I” başlıklı raporda, Türkiye üzerinden Suriye’ye gerçekleşen cihatçı transferine ilişkin önemli detaylar yer alıyor. Raporda, Hatay’ın sınır ilçesi Yayladağı’na bağlı Güveççi Köyü’nde oluşturulan fiili bir geçiş noktası açık tutulduğu belirtilmişti.
Güveççi’nin karşısında ise şimdilerde Tahrir’uş Şam’ın kontrolünde bulunan İdlip’in Hırbet el-Cuz Sınır Kapısı yer alıyor.
BAE merkezli Al Aan TV’nin muhabiri Cenan Musa da İdlip vilayetine 3 “tebdili kıyafet” gazeteci göndererek, kent ve çevresindeki gündelik yaşamı görüntülemişti. Bu gazeteciler, Ahrar’uş Şam militanlarının ve ailelerinin, Güveççi tarafından Türk askerlerinin kontrolünde giriş-çıkış yaptıklarını görüntülemiş, Musa da bu kapıdan geçebilmek için Türkiye’de bir mülteci kampında kayıtlı olmanın zorunlu olduğuna dikkat çekmişti.
14 Temmuz’da, Tahrir’uş Şam, İdlip’in doğusunda yer alan Serakib yakınlarındaki Tel Tukan bölgesinde Ahrar’uş Şam’ın denetleme noktalarını basarak 5 kişiyi tutukladı. Tahrir’uş Şam ertesi gün de bölgeye askeri yığınak yapsa da, Ahrar’uş Şam’la yapılan görüşmenin ardından anlaşmaya varıldı. İmzalanan anlaşmadan sonra Ahrar’uş Şam daha önceden tutukladığı Tahrir’uş Şam militanlarını serbest bıraktı.
18 Temmuz’da ateşkes bozuldu, çatışmalar yeniden başladı.
Bab el-Hava Sınır Kapısı’nın karşısında, Hatay’ın Cilvegözü Sınır Kapısı yer alıyor. Hatay Valiliği, 19 Temmuz’da Cilvegözü Sınır Kapısı’nın geçici süre giriş-çıkışlara kapatıldığını duyurdu.
İDLİP’TE CİHATÇILAR BİRBİRİNE GİRDİ, TÜRKİYE SINIR KAPISINI KAPATTI
Londra merkezli, “muhalif” Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre çatışmalar, İdlip merkezinde bir eylemde ÖSO bayrağı açılması ve açan gruba ateş açılması sonrasında başladı.
Aynı gün, iki taraf da birbirini çatışmaları başlatmakla suçlayan açıklamalar yayımladı.
Çatışmalar da İdlip’in Türkiye sınırındaki kasabalarından güneydeki bölgelerine, batısından doğusuna kadar geniş bir alana yayıldı.
21 Temmuz’da ise çatışmalar, Türkiye sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı’na kadar ulaştı. Tahrir’uş Şam, Ahrar’uş Şam’ın elinde bulunan Bab el-Hava’ya saldırı düzenledi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, çatışmalarda en az 65 kişinin öldüğünü, bunların 15’inin sivil olduğunu bildirdi.
Reuters’a konuşan ismi açıklanmayan “muhalifler”, Fırat Kalkanı’na bağlı cihatçıların, Ahrar’uş Şam’a destek için Türkiye’den Suriye’ye geçtiğini söyledi. Bir kaynak, Fırat Kalkanı’nda yer alan 150 militanın Suriye tarafına (Bab el-Hava üzerinden) geçiş yaptığını belirtti.
İDLİP’TE CİHATÇILARIN “İÇ SAVAŞI”: AKP’DEN AHRAR’UŞ ŞAM’A MİLİTAN DESTEĞİ
İki cihatçı grup, 21 Temmuz’da bir ateşkes anlaşması imzaladı. Anlaşmaya Ahrar’uş Şam ayrıca Türkiye sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı’nı “sivil yönetim”in kontrolüne teslim etmeyi kabul etti.
İDLİP’TE CİHATÇILAR ARASINDA ANLAŞMA SAĞLANDI, ÇATIŞMALAR DURDU
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verilerine göre üç gün süren çatışmalarda 15’i sivil en az 92 kişi öldü.
AKP Afrin için operasyon hazırlıkları yaparken, İdlip için attığı adımlar, bölgedeki cihatçıları iç çatışmanın eşiğine getirdi.
AKP, büyük ölçüde Şam’ın Fethi Cephesi (eski adıyla Nusra Cephesi) ve müttefiklerinin kontrolündeki İdlip’i, bu unsurlardan temizlemek için Astana’da garantör olmuştu. Nusra öncülüğündeki cihatçı çatı örgütü Tahrir’uş Şam da, İdlip’e yapılacak bir müdahaleye karşı koyacağını açıklamıştı. Hemen arkasından İdlip kırsalındaki camilerde Tayyip Erdoğan’ı “kafir” olarak tanımlayan ve TSK’nin olası müdahalesine karşı çıkılması gerektiğini vazeden hutbe okutulmuştu. Nusra ve müttefikleri İdlip’in Türkiye sınırına yakın bölgelerinde de askeri hareketliliği artırmıştı.
AKP ise El Kaidecileri karşısına alırken, güdümündeki Ahrar’uş Şam gibi cihatçı örgütlerin Suriye’nin geleceğinde yer alabilmelerini garanti altına almayı hedefliyor.
NUSRA, ERDOĞAN’A KARŞI SAVAŞACAK MI? – VECİH CUZDAN
Sendika.Org