Hileli referandum sonuçlarını kabul etmedikleri ve “Meşru değilsiniz” dedikleri için tutuklanan Esenyurt Halkevi üyesi 5 kişinin serbest bırakılması talebiyle basın açıklaması ve eylem düzenlendi
Hileli referandum sonuçlarını kabul etmedikleri ve “Meşru değilsiniz” dedikleri için tutuklanan Esenyurt Halkevi üyesi 5 kişinin serbest bırakılması talebiyle basın açıklaması ve eylem düzenlendi
“Meşru değilsiniz” diyerek esnaf ziyareti ve bildiri dağıtımı yaparken 28 Mayıs’ta gözaltına alınan ve tutuklanan 5 Esenyurt Halkevi üyesinin tutuklanmasına karşı Halkevleri’nin çağrısıyla eylem ve basın açıklaması düzenlendi. HDP, CHP, EMEP, ESP, TKH, Devrimci Yolda Özgürlük Çağrı ve Gölge Kültür Merkezi’nin destek verdiği eylemde kitle Halkevi üyelerinin serbest bırakılmasını talep etti ve “Meşru değilsiniz” sözünü yineledi.
Eylem öncesinde ve sırasında ise polis kitleyi provoke etme girişimlerinde bulundu. Eyleme çağrı yapan Halkevi üyelerinin mahallenin çeşitli bölgelerine astığı afişler sivil polisler tarafından toplandı. Basın açıklamasına yakın saatte Esenyurt Depo durağının girişine ve çıkışına polis ekip otoları ve TOMA’lar getirildi.
Bunun üzerine kitle Esenyurt Halkevi önünde toplanarak sloganlarla yürüdü. “Bizler bugün tutuklanan arkadaşlarımız için buradayız ve keyfi tutuklamalara karşı sokaktayız” diyen Esenyurt Halkevi üyesi Ozan Karademir basın açıklamasını yapmak üzere söz aldı. Karademir açıklamada, “Esenyurt Halkevi üyesi olan beş arkadaşımız pazar çalışması kapsamında meşru olmayan seçim sonuçlarını halka anlatacakken polis tarafından gözaltına alınıp tutuklandılar” dedi ve Halkevi üyelerinin serbest bırakılmasını talep etti. Eylem “Mücadele etmeye devam edeceğiz” sloganları eşliğinde sonlandırıldı.
Basın açıklamasının tam metni ise şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti anayasasının ikinci maddesinde şöyle der: Türkiye Cumhuriyeti demokratik, sosyal, laik bir hukuk devletidir. Aynı anayasa vatandaşların düşünce ve ifade özgülüklerini de güvenceye almıştır. Ancak gelinen bu noktada ne kadar demokratik ne kadar hukuk devleti olduğunu sorguluyoruz bugün. AKP ve Saray iktidarı kendi sesleri dışında bir ses duymaya tahammül edemez halde tüm muhalif unsurlara saldırganca davranıp Tek Adam yönetimini sürdürülebilir kılmak istemektedir.
16 Nisan referandumu da tam olarak bunu anayasal hale getirmek için yapılmış bir oylamadır. Tek Adam, başkan, tüm halkın adına kararlar alacak devletin tüm işleyişine kendisi karar verecek, emniyet, yargı, meclis ve diğer tüm kamu kurumların yapısı aynı düşünceye ve muhalif tüm unsurlara düşman tavrıyla yaklaşan bireylerden oluşturacak bir düzenlemeyi oylatmıştır. Referandum sürecinde de devletin sopasını “hayır”cıların üzerinden eksik etmemiş, tarafsızlık yemine eden cumhurbaşkanı taraf olmuş, devletin tüm imkanlarıyla “evet”in çıkması için uğraş vermiştir. “Hayır” çalışması yapanlar engellenmeye çalışılmış, eli silahlı sivil faşistler “hayır” çalışması yapanlara saldırmış, tehdit etmiş ve bir ceza alması şöyle dursun adeta devlet tarafından korunup kollanmıştır. Tüm bu baskı ve tehdit ortamında hayır çalışması sokak sokak, mahalle mahalle meclislerle, iş yeri komiteleriyle örgütlenmiş ve seçime gidilmiştir.
Bulundukları her alanda demokrasi sözcüğünü dilinden düşürmeyen iktidar, halkın seçtiği milletvekillerini belediye başkanlarını cezaevlerine atan AKP, din tacirliği ile laikliği savunanları cezaevlerine atan AKP, kadın düşmanlığını körükleyen kaç çocuk yapılması gerektiğinden toplum içinde nasıl gülmesi nasıl yürümesi gerektiğine kadar kara veren AKP, işçilerin iş güvencesi olan ve en büyük kazanılmış haklarından biri olan kıdem tazminatını patronlar lehine değiştirmeye çalışan AKP seçim günü de yine kendisinden beklendiği gibi YSK marifetiyle oylamayı doğrudan etkilemiş, mühürsüz zarfların ve pusulaların geçerli olacağını duyurarak seçimleri şaibeli bir hale getirmiştir. Seçim sonuçlarından “evet” çıkmamış, devlet eliyle çıkarttırılmıştır.
Bizler ve aslında tüm dünya kamuoyu oynanan oyunun farkında. Bu seçim sonuçları halkın gözünde gayrimeşrudur. Seçim saati oylama henüz bitmemişken seçim kuralını değiştirmek suretiyle “evet” çıkartılması asla kabul edilebilir bir durum değildir ve kabul etmiyoruz. İşte tam da bizim bugün burada söylediğimiz bu sözü söyleyen beş arkadaşımızı tutukladılar. Esenyurt Halkevi üyesi olan beş arkadaşımız pazar çalışması kapsamında meşru olmayan seçim sonuçlarını halka anlatacakken polis tarafından gözaltına alınıp tutuklandılar. Anayasanın düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki hükmü açıkken hukuk tanımazlığını, yargının tarafsız ve bağımsız olması ilkesini elinin tersiyle iten hâkim ve savcılar tarafından arkadaşlarımız adeta esir alınmıştır. Aileleri ve arkadaşları olarak, yoldaşları olarak onların söylediği sözü buradan tekrar, yüksek sesle söylüyoruz. Referandum sonuçlarına gölge düşmüştür, reddediyoruz, bu referandum meşru değildir!
Buradan tüm hakim ve savcılara sesleniyoruz. Hukuka uyunuz. Anayasal haklarını kullanan ve bugün cezaevlerini dolduran tüm arkadaşlarımız için, gazeteciler, akademisyenler, halkın seçtiği vekiller ve belediye başkanları için bilcümle tüm fikir suçluları için adalet istiyoruz. Ne referandum sonuçlarını ne de arkadaşlarımızın tutuklanmalarını kabul etmiyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın. Onları alana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz ve bu ülkeye gerçek adaleti, gerçek demokrasiyi ve barışı hep birlikte getireceğiz.
Sendika.Org