Trakya’yı ve Marmara’yı savunanların bir araya geldiği kurultayda Marmara’da ortak mücadele hattı kurulması, İğneada’dan Kandıra’ya Marmara’yı bir bütün olarak savunma kararı alındı
Trakya’yı ve Marmara’yı savunanların bir araya geldiği kurultayda Marmara’da ortak mücadele hattı kurulması, İğneada’dan Kandıra’ya Marmara’nın bir bütün olarak savunulması kararı alındı
Kuzey Ormanları Savunması’nın çağrısıyla 10 Haziran’da Sarıyer Belediyesi Yaşar Kemal kültür Merkezi’nde düzenlenen çalıştay/kurultayda İğneada’dan Kandıra’ya Marmara ve Trakya’yı kapsayacak bir Kuzey Ormanları Meclisi kurulması, çalıştayın her sene en az bir defa yapılması kararı alındı.
İki bölümden oluşan kurultay, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyelerinin sunumlarıyla başladı. Prof. Dr. Ünal Akkemik kuzey ormanlarının florasını anlattı. Akkemik, kuzey ormanlarında 3 bin değişik bitki türü olduğunu ve dünyada yalnızca İstanbul Başakşehir’de bulunan Sultan Pelemiri’nin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. 1984-2016 yılları arasında İstanbul ve Demirköy’deki yapılaşmanın uydu görüntüleri üzerinden kuzey ormanlarına dönük baskıyı anlatan Akkemik, orman ekosisteminin değiştiğine ve bunun tehlikelerine dikkat çekti.
Dünyanın en fazla türü de en yüksek baskı da Türkiye’de
Türkiye’nin dünyada en fazla bitki türünü barındırdığını belirten Akkemik Hollanda, Polonya ve İngiltere’den daha fazla bitki türüne sahip olan Türkiye’nin aynı zamanda bitki türlerinin en fazla baskı altında olduğu ülke olduğunu söyledi.
Kuzey ormanlarında bulunan 15 Önemli Doğa Alanı’nın 15’inin de çeşitli inşaat, enerji, ulaşım projelerinin baskısı altında olduğunu belirten Akkemik, Anadolu Kestanesi, Akdeniz Defnesi ve Doğu Çınarı’ nın yalnızca burada olduğunu ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu aktardı.
Ağaç = Orman mıdır?
Ağaç ve ormanın tanımlarını yapan Akkemik, ağacın bir bitki olduğunu ormanınsa ağacı, hayvanı, böceğiyle bir ekosistem olduğunu vurguladı. Yüzlerce ağaç kesip milyonlarca fide dikmenin hiçbir gerçekliği olmadığını, yol kenarlarına dikilen ağaç ve bitkilerin orman ekosistemine hiçbir katkısı olmadığını belirten Akkemik, çözüm olarak mücadelenin yanı sıra İstanbul’daki aşırı nüfus artışının durdurulmasını, bilimselliğe önem verilmesini ve deprem bölgesi olan Marmara’daki nufüsun Anadolu’ya yayılmasını önerdi.
İstanbul’un içme suyu tehdit altında
Prof. Dr. Doğanay Tolunay ise kuzey ormanlarıyla ilişkili ekosistemleri anlattığı sunumunda inşaat sektörünün göllere ve barajlara dönük baskısının İstanbul’un içme suyunu yok ettiğini söyledi.
Türkiye’nin buğday üretiminin yüzde 10’unu, çeltiğin yüzde 47’sini, ayçiçeğinin yüzde 65’ini karşıladığını hatırlatan Tolunay, 1995 yılından bu yana Türkiye’de 3 milyon, yalnızca son bir yolda Trakya’da 80 bin hektar tarım alanının ekilmediğini ifade etti. Türk Akım projesi ve İstanbul’un baskısı başta olmak üzere kuzey ormanlarına dönük tehditleri sıralayan Tolunay, sözlerini “Yapılacak şey belli” diyerek sonlandırdı.
3.havalimanı kuşların en fazla kullandığı göç yolu
Panel kısmında son sözü alan Doç. Dr. Zeynel Arslangündoğdu, kuzey ormanlarının faunasını anlattı. Kuzey ormanlarının birçok hayvan popülasyonuna ev sahipliği yapmasının yanı sıra kuşların göç yolu da olduğunu vurguladı. Dünya popülasyonunun yüzde 60’ının bu güzergahı kullanarak göç ettiğini vurgulayan Arslangündoğdu, nesli tükenmekte olan Kara Akbaba, Yılan Kartalı ve Delice gibi 6 kuş türünün bu güzergahı kullandığını ifade etti.
Kuzey ormanlarının uzun yıllardır saldırı altında olduğunu söyleyen Arslangündoğdu, özellikle 2012’den sonra buradaki habitatın yollar ve çitlerle parçalandığını ve hayvanların gidecek yeri kalmadığını belirtti.
“3. havalimanı açıldığında uçmayı düşünmüyorum”
Sunumların ardından akademisyenler katılımcıların sorularını yanıtladı. 3. havalimanının yer seçiminin kuş göç yollarında olmasının yarattığı tehdide dair soruya Arslangündoğdu “3. havalimanı açıldığında uçmayı göç dönemlerinde düşünmüyorum” diye yanıt verdi. Kuş sürüleri nedeniyle bir çok uçak kazasının yaşanabileceğine dikkat çeken Arslangündoğdu bu projede insan ve hayvan hayatını korumanın çok zor olduğunu söyledi.
Kamulaştırma bedeli olmadığı için ormanlar talan ediliyor
Rüzgar enerji santrali (RES) alternatifinin tehditlerine dair soruyu yanıtlayan Arslangündoğdu, kuş göç yolları ve yaban hayatı dikkate alınarak yapılabileceğini söyledi. Tolunay ise soruya başka bir açıdan yaklaşarak RES kurulumu için katledilen orman alanlarına dikkat çekti:
“Kamulaştırma bedeli olmadığı için RES’ler orman alanlarına yapılıyor.
RES’ler tek parça olduğu için bunlar da çok uzun TIR’larla taşınıyor ve bu TIR’lar için çok geniş yollar açılıyor. RES’in kurulduğu alana getirilen vinç için de ayrıca kesim yapılıyor. Biz maliyeti biraz daha artırarak helikopterle kurulmasını öneriyoruz.”
Kuzey ormanlarına dönük tehditler saymakla bitmiyor
Aranın ardından kurultayın ikinci bölümü kuzey ormanlarına dönük tehditlerin incelenmesiyle başladı. Kuzey Ormanları Savunması’dan Başar Alipaça fotoğraflarıyla projeleri sıraladı:
“Termik santraller, İğneada’ ya nükleer santral, rüzgar enerji santralleri, Kandıra Sungurlu’ya baraj, taş, kum, maden ocakları, organize sanayi bölgeleri, sanayi tesisleri, çöp depolama/yakma/eleme tesisleri, hafriyat döküm sahaları, İstanbul’un kuzey ormanlarındaki katil mega projeler, yapılaşma, su dolum tesisleri, rekreasyon ve kültür turizmi amaçlı kullanım, avcılık, Türk Akım, yanlış orman işletme uygulamaları.”
Alipaça’nın ardından söz alan Rüya Kurtuluş ise Gezi Direnişi’nden bugüne Kuzey Ormanları Savunması’nın çalışmalarını anlattı,herkesi bunun bir parçası olmaya çağırdı. Kurtuluş sözlerini Trakya ve Marmara’nın tamamını kapsayacak bir meclis kurulması önerisiyle sonlandırdı.
Tüm Marmara’da ortak mücadele hattı
Kurultayın forum kısmında Kocaeli’den, Silivri’den, Istrancalardan ve İstanbul’un çeşitli mahallelerinden gelen yaşam savunucuları söz alarak önerilerini sundu. Herkes bir meclis kurma fikrinde uzlaşırken, forumda gelen öneriler derlenerek sonuç metnine eklendi. Kurultayın sonuç metni önümüzdeki günlerde açıklanacak.
Sendika.Org