Halkın Hayır’ı gazetesi ikinci sayı çıktı. Anayasa değişikliğine ilişkin iktidarın iddialarını ele aldı, gerçekleri açıkladı… İşte iddialar ve gerçekler
Halkın Hayır’ı gazetesi ikinci sayı çıktı. Anayasa değişikliğine ilişkin iktidarın iddialarını ele aldı, gerçekleri açıkladı… İşte iddialar ve gerçekler
Bir tarafta devlet; polisleri, müdürleri, makam araçlarıyla kısacası bütün olanaklarıyla “Evet” için çalışırken diğer tarafta “Hayırcı” herkes sindiriliyor, gözaltına alınıyor. “Evet” diyenlere her türlü üstün nitelikler bahşedilirken “Hayır” diyenler vatan haini, terörist, darbeci ilan ediliyor. Bir tarafta “Evet” kampanyasına kaynağı belli olmayan milyarlarca para dökülüp “Evet” panosuna dönüştürülmeyen bina, “Evet” pankartı asılmayan direk bırakılmazken kıyıda köşede kalmış “Hayır” pankartları polis ve zabıta işbirliği ile yok ediliyor. Bir tarafta TRT’nin tüm kanalları dahil her türlü medya kanalından “Evet” propagandası yapılırken diğer tarafta “Hayır” diyen gazeteciler tehdit ediliyor, işten atılıyor hatta cezaevlerine dolduruluyor. “Değişikliği kendim için istemiyorum” diyen, anayasaya göre “tarafsız” cumhurbaşkanı kampanyanın başını çekiyor. Üstelik halkı yanlış bilgilendirmekten hiç çekinmeden!
Son skandal “Meclis’in feshi” konusunda oldu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na “Cumhurbaşkanının Meclis’i feshetme yetkisi var diyor. Yalan söyleme. Cumhurbaşkanının Meclis’i feshetme yetkisi yok. Bunu ispat et ben cumhurbaşkanlığından istifa edeceğim” dedi. Anayasa Profesörü ve AKP Milletvekili olan hatta Saray’ın danışmanlarından olan Burhan Kuzu, “Bizim getirdiğimiz sistemde başkanın fesih yetkisi var!” deyince, fes düştü kel göründü! Sözünde durup istifa eder mi? ELBETTE HAYIR.
İddia ettikleri gibi “Evet”, bu ülkenin, bu milletin yararına ise, güçlü Türkiye, güçlü ekonomi, güçlü demokrasi yaratacaksa, kısacası “Evet”in gerekçeleri akılcı ve ikna edici ise bu eşitsizlik ve adaletsizlik neden? Bu yalanlar ve kara propaganda neden? Yanıt da burada zaten. “Evet” gerekçeleri ikna edici değil, akılcı değil, yaptıkları propaganda yalana, çarpıtmaya ve niyetlerini gizlemeye dayalı. Mal kötü olunca ambalaja ve reklama abanıyorlar! Nasıl mı? İşte çarpıtılan gerçeklerden, söylenen yalanlardan sadece birkaçı! (Gazete sayfalarına sığdırabildiklerimiz ancak bu kadar).
İDDİA: Çift başlılık ortadan kalkıyor, geçmişte görülen Cumhurbaşkanı-Başbakan uyumsuzluğu ve bundan kaynaklı krizler tarihe karışıyor.
Hayır! Krizlerin nedeni, Cumhurbaşkanı ve Başbakan diye iki makamın olması değildi. Tarafsız olmayı sindiremeyen Erdoğan başta olmak üzere cumhurbaşkanlarının yetkilerini aşarak günlük siyasete müdahale etme isteği krizler çıkarmıştır. Üstelik, çift başlılık bir sorun olarak kabul edilse bile bunun çözümü, Meclis içinde bulunan başbakanın yetkilerini artırmak, cumhurbaşkanınkileri kısıtlamak şeklinde neden olmasın?
Ayrıca Başkan’ın partisi Meclis çoğunluğunu kaybettiğinde çıkacak kriz şimdiye kadar yaşananlardan çok daha büyük olacaktır.
İDDİA: Kurulacak hükümete güvenoyunu sandıkta bizzat millet veriyor. Beş yıllık kesintisiz istikrar dönemleri geliyor.
Hayır! Sandıkta seçim olur, güvenoyu verilmez. Güvenoyu, iş başındayken yanlış iş yapan hükümeti, beş yıl beklemeden sorgulama/engelleme yöntemidir. Yoksa beş yıl sonra iş işten geçmiş olur. Bu değişiklikle, beş yıllık kesintisiz “denetimsizlikte istikrar” geliyor.
İDDİA: Yasama ile yürütme henüz sandıkta ayrılıyor. Meclisi de Hükümeti de millet seçiyor.
Hayır! Yasama da yürütme de tek adama bağlanıyor. Sandıkta seçilecek olan sadece başkan ve çoğunluğu yine Başkan tarafından aday gösterilen milletvekilleridir. Hükümeti millet seçmiyor, başkan seçiyor. Halk, hükümette kimin olacağını dahi bilmiyor, başkan kafasına göre hem yardımcılarını hem de bakanları atıyor.
İDDİA: Rejim değil, sistem değişiyor. Üniter yapımız güvence altına alınıyor, Cumhuriyetimiz güçleniyor.
Hayır! Rejim de sistem de değişiyor. Yasama ve yürütmenin birlikte yer aldığı Meclis’in yürütme hakkı elinden alınıp Başkan’a veriliyor. Yasa yapma hakkı sadece Meclis’te iken, Başkan’a da yasa yapma hakkı (KHK ile) veriliyor. Bu değişikliklerin üniter yapıyla da hiçbir alakası yok. Cumhuriyet de güçlenmiyor, Tek Adam’a bağlı kırılganlıklara açık hale getiriliyor.
İDDİA: Hükümet icraat ve hizmet üretiyor. Meclis kanun hazırlayıp çıkarıyor, millet adına Cumhurbaşkanını ve Hükümeti denetliyor.
Hayır! Hükümetler zaten icraat ve hizmet üretmekle yükümlüdür, meclisler de kanun yapmakla. Bu değişiklikle Meclis’in hükümeti denetleme yetkisi elinden alınıyor, hükümet üyelerini görmüyor bile, çünkü hükümet Başkan’a bağlı. Bakanları sorgulamak imkansız hale getiriliyor, meclis denetlemek bir yana Cumhurbaşkanına soru bile soramıyor.
İDDİA: İstikrar kalıcı oluyor, demokrasi güçleniyor. Güven ve huzur artıyor.
Hayır! Koltuğu 5 yıl garantiye almak sadece oturan için istikrardır, yönetilenler için değil. Yasama, yargı ve yürütmenin Tek Adam’a, üstelik denetleme ve değiştirme hakkı olmaksızın verildiği bir sisteme demokrasi denmez. Olmayan bir şey de zaten güçlenmez. Böylesi bir sistemde güven ve huzur da sadece Tek Adam için vardır.
İDDİA: Hükümet daha hızlı karar alıyor, daha büyük ve daha çok icraat yapıyor.
Hayır! Hızlı karar almak doğru karar almak değildir. Daha büyük daha çok icraat hızla değil, hesabı kitabı iyi yapılmış doğru kararlarla yapılır. Denetlenmeyen kararların maliyeti ise halka çıkarılacaktır.
İDDİA: Ekonomi büyüyor. Yatırımlar artıyor, yeni iş imkanları doğuyor, işimiz gücümüz çoğalıyor.
Hayır! 15 yılda gerçekleştirilemeyen ekonomik büyüme, artmayan yatırımlar, doğmayan iş imkanları, çoğalmayan işimiz Tek Adam olunca da halledilmez. Parlamenter sistemden başkanlığa geçen 8 ülke var. Hepsinin de ekonomisi göçmüş durumda.
İDDİA: Türkiye örnek ve öncü ülke haline geliyor. Dünyada daha çok söz ve hak sahibi oluyor.
Hayır! Tek adamlığı isteyenler şu an iktidarda ve ülkemiz, tarihinde hiç olmadığı kadar itibarsızlaşmış durumda. Tek Adam yüzünden bütün komşularımızla kavgalıyız, Avrupa’dan yalıtılıyoruz, BM’ye şikayet ediliyoruz, bütün dünyada yalnızlaşıyoruz.
İDDİA: Uyum ve uzlaşma kültürü geliyor. Demokratik reformlar hızlanıyor.
Hayır diyenleri her gün vatan haini, terörist diye suçlayanlar uyum ve uzlaşma kültürü getirmezler, bu değişikliği dayatanlar şimdiden halkı ikiye bölmüş durumdalar. KHK’larla yönetilen OHAL rejimi ne zamandan beri demokratik reform sayılmaya başlandı?
İDDİA: Bürokrasi azalıyor, hizmetler artıyor.
Hayır! Bürokrasinin azalacağına dair hiçbir değişiklik anayasa paketinde yer almıyor. Tam tersine asıl Tek Adam’a bağlı atanmışlar dönemi başlıyor. Sayısı belli olmayan yardımcılar, sayısı belli olmayan bakanlarla bürokrasinin halkın sırtındaki yükü artacak.
İDDİA: Bağımsız ve tarafsız yargı geliyor. Kuvvetler ayrılığı ilkesi güçleniyor.
Hayır! Başkan tarafından atanan yargıda ne bağımsızlık ne de tarafsızlık kalır. Tamamen başkana bağımlı hale gelir. Binali Yıldırım ve Tayyip Erdoğan kendi ağızlarıyla “Kuvvetler tek elde toplanıyor” dediler. Bunun diktatörlükler dışında dünyanın hiçbir yerinde örneği yok. Buna kuvvetler ayrılığı değil kuvvetlerin Tek Adam’da birleşmesi deniyor.
İDDİA: Gençlerin demokrasiye ve siyasete katılımı artıyor. Temsilde adalet geliyor.
Hayır! Başta üniversiteliler olmak üzere toplumun tüm kesimlerindeki gençlere siyaset yapmak yasaklanmışken, 600 vekilin içinde birkaç tane gencin olması, gençlerin demokrasiye ve siyasete katılımı arttı diye değerlendirilemez. AKP 2006 yılında seçilme yaşını 25’e düşürmüştü. Peki AKP’de kaç tane 25 yaş altı milletvekili var? Hiç yok!
Temsilde adalet, her yaş grubunun temsilini sağlamak değil, her siyasi fikrin temsil edilmesini sağlamaktır, bunun koşulu ise seçim barajının kalkmasıdır. Bu değişiklik pakette var mı? Hayır.
İDDİA: Cumhurbaşkanına, yardımcılarına ve bakanlara cezai ve hukuki sorumluluk geliyor. Meclisin denetleyici yetkileri güçleniyor.
Hayır! Suç işleyen cumhurbaşkanının yargılanması için 400 milletvekilinin onayı gerekiyor. Onu yargılayacak kurum ise 15 üyesinden 12’ini kendisinin belirlediği Anayasa Mahkemesi olacak. Üstelik halk tarafından seçilmeyen yardımcıları ve bakanları için de aynı kurallar geçerli. Ayrıca görevleri sona erse bile ölene kadar bu “dokunulmazlıkları” devam edecek.
İDDİA: Erken seçim krizleri tarihe karışıyor. Daha akılcı, daha sorumlu bir siyaset anlayışı geliyor.
Hayır! Erken seçimin kendisi kriz yaratmaz tam tersine siyasi krizi çözmek için erken seçim yapılır. Şimdi seçilecek başkan yönetememe krizi yaşasa da seçime gitmeyecek, kimse de görevden alamadığından koltuğa yapışacak. Tek Adam’ın tek kararı ile Meclis feshedilip ülke seçime sürüklenebilecek.
İDDİA: Artan nüfusun Mecliste temsili sağlanıyor. Vatandaşımız kendi ilinde daha fazla vekile kavuşuyor.
Hayır! Milletin sorunlarını çözme konusunda milletvekillerinin yetkileri ellerinden alınırken sayılarının artması millet için temsilde artış değil, külfette artış anlamına gelir.
İDDİA: Sıkıyönetim uygulaması tümden kaldırılıyor.
Hayır! Başkan ihtiyaç hissettikçe, OHAL ilan edebilecek, sokağa çıkma yasağı ilan edebilecek, mala mülke el koyabilecek, insanları işten atabilecek, tutuklattırabilecek, grev yasaklayabilecek, kısaca topluma OHAL adı altında daha fazla sıkıyönetim yaşatabilecek.
*Halkın Hayır’ı gazetesinden alınmıştır. Gazeteyi kendi mahallesinde, işyerinde, okulda dağıtmak isteyen “Hayır”cının Başkanlığa Hayır Facebook sayfasına mesaj ya da hayirkampanya@gmail.com adresine mail atması yeterli.