18 Mart Paris Komünü’nün doğuşunun 146’ncı yılı… Tekrar tekrar öğrenmek için… Tarihin hasadını toplamak için hayatın gübresi olmak… Komün’ün gübresinde 18. yüzyılın sonundan itibaren başlayan işçi hareketleri vardır. Bunlar içinde 1848 Haziranı başat bir rol oynar. Paris’te Cumhuriyet ve çalışma hakkı temel talepleriyle başlayan 1848 Şubat ayaklanması sonucu mali aristokrasi ve Louis Philipe iktidarı yıkıldı. […]
18 Mart Paris Komünü’nün doğuşunun 146’ncı yılı… Tekrar tekrar öğrenmek için… Tarihin hasadını toplamak için hayatın gübresi olmak… Komün’ün gübresinde 18. yüzyılın sonundan itibaren başlayan işçi hareketleri vardır. Bunlar içinde 1848 Haziranı başat bir rol oynar. Paris’te Cumhuriyet ve çalışma hakkı temel talepleriyle başlayan 1848 Şubat ayaklanması sonucu mali aristokrasi ve Louis Philipe iktidarı yıkıldı. Sanayi burjuvazisinin iktidarı alması sonucu hayatlarında bir değişiklik olmayan Parisli işçiler bu sefer tarihte ilk defa burjuvazinin bütününe karşı bağımsız bir ayaklanma gerçekleştirdi. Burjuvazi ile işçi sınıfının tarihin bu ilk en büyük karşı karşıya gelişi olan Haziran’daki çarpışmalar sonucu binlerce işçi öldürüldü.
Bu proletaryanın ilk büyük yenilgisiydi… 1864’te ise 1. Enternasyonal kuruldu. Enternasyonal Batı Avrupa işçi sınıfını birleştiriyor ve bu birliktelikte Fransız işçi hareketi de önemli bir rol oynuyordu. Bu dönemde verilen mücadeleler sonucu Fransa’da dernek ve sendika odaları kurma hakkı elde edildi. Bonapartist rejime karşı gelişen işçi hareketlerine Prusya ve sömürge savaşları da eklenince rejim devrildi ve Cumhuriyet ilan edildi. Yeni kurulan burjuva hükümet, Paris halkını Ulusal Muhafız adıyla silahlandırdığında, proletarya ikinci bir iktidar olarak şekillendi.
Çünkü işçi sınıfı artık ne zaman siyasi haklarını elde etmek için bir mücadele yürütüyorsa, bu mücadele her defasında bir iktidar biçimini almaktaydı. Paris Komünü işte böyle bir ortamda gerçekleşti. Cennete baskın yaptılar… 18 Mart 1871’de Paris Komünü ilan edildi. Komün’ü Engels “Enternasyonal’in çocuğu” olarak nitelendirdi. Çünkü Komün Fransa ve Batı Avrupa işçi sınıfını temsil eden Enternasyonal’in mücadelesinin bir ürünüydü ve onun taleplerini savunuyordu. Enternasyonal’in Basel Kongresi’nde ileri sürülen talepler, yani; ordunun kaldırılması, kilise ve devletin ayrılması, toplanma ve basın özgürlüğü, memurların seçilebilirliği ve görevden geri alınabilme olanağı, dolaylı vergilerin kaldırılması, yerel yönetim ilkesi gibi kararlar benimsendi.
Buna ek olarak fırıncıların gece çalıştırılmasının yasaklanması, kira tavanının konulması, işyeri sahiplerinin ücretler üzerinden para cezası kesmesinin yasaklanması, asgari ücret güvencesinin getirilmesi, terk edilen işyerlerinin işletmeye açılması ve hayırsever derneklerinin yasaklanması hayata geçirildi. Ancak bankaların, demiryollarının ve madenlerin ulusallaştırılması; merkez bankası niteliğinde olan Fransız Bankası’nın kamulaştırılması yapılmadı. Bu eksikliklere ek olarak sadece kent merkezinin kapsanması, köylülükle bağların kurulamaması ve proletaryanın bağımsız bir parti şeklinde örgütlü olmaması Komün’ün temel yenilgi nedenleri arasında gösterilir. Ancak her şeye rağmen “işçi sınıfının kurtuluşu işçi sınıfının eseri olacaktır” ilkesinin hayata geçmesi ve ilk proletarya diktatörlüğü deneyimi olması Komünü oldukça değerli kılar. Pratikten öğrenmek…
Komün “kendinde toplumsal devrimin tohumlarını taşıyordu” ve “özsel olarak bir işçi sınıfı hükümeti”ydi. Marx da bu somut yığın hareketinden ders aldı. “Fransa’da İç Savaş” adlı eserinde dile getirdiği tezler, bir şekilde Komüncüler tarafından dile getirilmişti. Marx ise bu dersleri sistematize etti. Komün deneyiminin en önemli dersi ise, savaşım sırasında proletaryanın, yalnız siyasal bir örgüte değil ama geniş yığınların gücünü gereken yöne yöneltmeye, onların öncüsü ve örgütleyicisi olmaya yetenekli gerçek bir etkinlik partisine ihtiyacının açığa çıkması oldu… Ne kadar mücadele edersek edelim insan hayatın bir öğrencisidir. Bu yüzden mutlaka ve mutlaka tarihe danışmak ve öğrenmek gerekir. Çünkü mücadele içinde her ne kadar önemli adımlar atıp kazanımlar sağlasak bile ufkumuz daralabilir, elimizdeki ile yetinmeye, statükoya mahkum olabiliriz. Oysa bugün her zamankinden çok hayattan öğrenmeliyiz, tarihin gübresi olabilmek için…
*İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi