Önemli olmak ile değerli olmanın eşitlenmediği gerçeği aynı zamanda emek-sermaye ilişkinin ve çelişkisinin toplumsal yaşama nasıl yansıdığının da bir gerçeğidir
Önemli olmak ile değerli olmanın eşitlenmediği gerçeği aynı zamanda emek-sermaye çelişkisinin toplumsal yaşama nasıl yansıdığının da bir gerçeğidir
Bir gün arayla tanınmış ama biri pek popüler olmayan diğeri ise gayet popüler iki insan, sanatçı Ayberk Atilla ve spor kulübü yöneticisi İlhan Cavcav yaşamlarını yitirdiler.
Öncelikle ikisi için de Tanrıdan rahmet diliyoruz.
Ayberk Atilla sanatçıydı. Ama gerçekten bir sanatçıydı.
Son yıllarda herkese kolayca atfedilen bir sıfat haline gelen sanatçı kavramını emeği ve yaşamı ile hak etmiş olan kişilerden birisiydi. Yaşamının neredeyse tümünü tiyatro emekçisi olarak geçiren ve popüler sanat ve sanatçı olma peşinde koşmayan, bu yapıda olmayan bir insandı.
Hastalığı ve tedavi süreçlerinde bir televizyon dizisinin “Bakkal Mehmet abisi”, başka bir dizinin de “Sadri ustasıydı”. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda Komik-i Şehir Naşit Bey oyununun provalarındayken prömiyere iki gün kala hastaneye kaldırıldığını belirtmek anlamlı ve gerekli olsa gerektir.
Bu sadece sanatçı olmanın sorumluluğu yanında, varolmanın anlam ve mücadelesinin ancak işini yaparken ve üretmeye devam ederken mümkün olabileceğini göstermesi bakımından da ders niteliğindedir. Ama aynı zamanda bu durum popüler olmayan sanatçıların yeterince para kazanamayan sanatçılar olduğunun ve dolayısıyla da ne kadar fazla işte çalışmaları gerektiğinin bir göstergesi olması bakımından da kayda değerdir.
İlhan Cavcav ise hem daha popüler ve hem de daha “güçlüydü”. Çünkü futbolun içindeydi.
Bir ticaret adamının tanınması ve popüler olmasının en etkili yollarından birisi ve belki de birincisi spor kulübü başkanı olmasıdır. Çünkü bir ticaret insanının spor kulübü başkanı olması öncelikli olarak ticaret ile ilgili işlerinin kolaylaşması, artması ve daha çok kazanan olmasının formülü gibidir.
Ama kabul edelim ki İlhan Cavcav sonradan değil, işin başından beri spor kulübü yöneticiliği deneyimleri ve geçmişi bakımından emsallerinden daha tutarlıdır.
Cavcav hükmetmenin, güçlü ve daha güçlü olmanın örneği olan kişiliklerden birisiydi. Özel birisiydi. Futbol açısından en büyük farkı da bir ara çok moda olan ve iyi kazanç sağlayan bir yöntem olan Afrikalı futbol-emek göçünün Türkiye modeline imza atmış olmasıydı.
Kulüp başkanlığı, doğal olarak Futbol Federasyonu içindeki fonksiyonları, Kulüpler Birliği başkanlığı ve 37 yıllık başkanlığı süresince 57 teknik direktör ile çalışmış olması, bunlardan 36 ismi görevden almış veya anlaşma imzalamamış olması konularını düşününce Türkiye futboluna ne verdiği, futbolu ve sporu nasıl etkilediği tartışmalı bir çalışma konusudur.
İşte bu iki insan ardı ardına yaşamlarını yitirdiler. Bu iki insandan birisi için gazete başlıklarına, haber bültenlerine ve sosyal medya paylaşımlarına bakıldığında görülecektir ki; İlhan Cavcav’ın kapladığı alan, zaman ve ifade açısından daha fazla olacaktır.
Bu popüler kültürün egemen olduğu tüm sınıflı toplumlarda hep böyledir. Önemli olmak ile değerli olmanın eşitlenmediği gerçeği aynı zamanda emek-sermaye çelişkisinin toplumsal yaşama nasıl yansıdığının da bir gerçeğidir.
Değerli olan herkesin ölmeden önce önemli olacağı bir Türkiye hepimizin özlemi ve çabası olmalıdır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.