Adana Aladağ’da Süleymancılara ait kız öğrenci yurdunda çıkan yangında 11 çocuğun katledilmesine yönelik öfke dinmiyor. İstanbul, Manisa, Ankara, Adana’da sokağa çıkanlar katliamın sorumlularının hesap vermesini istedi
Adana Aladağ’da Süleymancılara ait kız öğrenci yurdunda çıkan yangında 11 çocuğun katledilmesine yönelik öfke dinmiyor. İstanbul, Manisa, Ankara, Çanakkale, Adana’da sokağa çıkanlar katliamın sorumlularının hesap vermesini istedi
Manisa
Soma’da, yerel kurumlar Hükümet Meydanı’nda 1 Aralık’ta gerçekleştirilen basın açıklamasında, yıllardır yaşanan katliamların devletin asli görevlerini yerine getirmek yerine halkın kaderini piyasaya ve gericiliğe mahkum etmesinden kaynaklandığı vurgulandı. Yılardır eğitimin içinin boşaltılması, yurtların özel okulların Ensargillere, Süleymancılara peşkeş çekilmesi Adana’da yaşananların münferit bir olay olmadığının, kamusal laik eğitim mücadelesi verilmedikçe de son bulmayacağının altı çizildi.
Açıklamada Binali Yıldırım’ın “İnsanın olduğu yerde hata olur” açıklamasına değinilerek “Ölümler insanın olduğu yerde değil, piyasaya açtığınız okullarımızda; gericilere, istismarcılara sunduğunuz yurtlarımızda, çiftçiyi kendi toprağında köleliğe mahkum ettiğiniz tarım alanlarımızda, işçiyi taşerona mahkum ettiğiniz maden ocaklarında, Şirvan’da Soma’da oluyor. Ölümlerin sorumluları insanlık değil, siz ve sizin zihniyetinizdir” denildi.
Yapılan açıklamada Adana’da yaşanan katliamın da tıpkı Soma Katliamı’nda olduğu gibi aynı yayın yasağı, aynı polis şiddeti ve aynı küstahlıkla sürdüğünün altı çizildi “Yaşanan katliamın sorumluları, tıpkı diğer katliamlarda gördüğümüz gibi aynı senaryoyu vakit kaybetmeden devreye soktular. Olayın üzerinden saatler geçmeden RTÜK olayla ilgili yayın yasağı getirdi. Bizler yayın yasaklarını Ermenek’te madenci yakınının izletilmeyen feryadından biliyoruz. Yaşananları kader diye niteleyenleri Soma’da 301 canımız için ‘Ölüm madencinin fıtratında var’ diyenlerden tanıyoruz” denildi.
Basın açıklamasının ardından Eğitim Sen Soma Şube Başkanı Sait Sürül “Eğitim Sen olarak yıllarca çocuklarımızın kamusal laik nitelikli bir eğitim alabilmeleri için mücadele ettik ve eğitimde yaşanan yıkımı anlatmaya çalıştık. Ne yazıktır ki böyle acı deneyimlerle dediklerimizin doğrulu bir kez daha kanıtlanmış oluyor. Devlet özel okullarda öğrenci başına 4 bin liralık teşvik vereceğine bu parayı öğrencilerin barınma sorunları için harcasaydı bu gibi vahim olaylar meydana gelmezdi” dedi.
İstanbul
KADIKÖY
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Gençliğin Devrimci Güçleri (DEV-GÜÇ), Devrimci Yol’da Devrimci Gençlik, Kadıköy Khalkedon Meydanı’nda baısn açıklaması yaptı.
Açıklamayı okuyan Ebru Nalbant, yangında 11’i çocuk 1’i yurt görevlisi olan 12 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı, yangın merdiveni ve yurdun tüm kapılarının kilitli olduğu bilgisinin paylaşıldığını söyledi. Nalbant, “Devlet her katliamda olduğu gibi bu iddiaları da hızlıca yalanladı” dedi.
Katliamla ilgili hazırlanan ön bilirkişi raporunda, yangın merdiveni kapısının kolunun dahi olmadığının ortaya çıktığını söyleyen Nalbant, devlet yurtlarının kapatılarak halkın cemaat yurtlarına mahkum bırakıldığını vurguladı. Konya’da 2008 yılında meydana gelen benzer bir katliamı hatırlatan Nalbant, bu katliamla ilgili herhangi bir sorumlunun tutuklanmadığına dikkat çekti. Nalbant şunları söyledi: “Geçtiğimiz aylarda ise Ensar Vakfı ve KADİMDER’e ait yurt ve evlerde 45 çocuğa yönelik cinsel istismar haberlerinin üzeri AKP tarafından kapatılmaya çalışılmıştı. AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne söz konusu kurumlara yönelik devlet desteği, maddi ve manevi ortaklık, reddedilmeye dahi gerek duymayacak biçimde geliştirildi.”
Parasız ve nitelikli barınma ihtiyacı devlet tarafından karşılansın’
Eğitim süreçlerinin olmazsa olmaz parçalarından biri olan barınma ihtiyacı bizzat devlet tarafından gerici vakıf ve derneklere pazarlandığını kaydeden Nalbant, bu yurtlarda devletin denetim mekanizmasının çalışmadığına işaret etti. Gençlik örgütleri olarak, yoksul aile çocuklarının gerici yurtlara bırakılmasına izin vermeyeceklerinin altını çizen Nalbant, öğrencilerin parasız ve nitelikli barınma ihtiyacının devlet tarafından karşılanmasını talep etti. Söz konusu yurtlarda meydana gelen her şeyden devletin sorumlu olduğuna vurgu yapan Nalbant, “Yaşananlar birer ihmal, kaza değil doğrudan devlet politikalarının sonucudur. Bu memleketi, tarikatlara, cemaatlere bırakmayacağız. Geleceğimizin yakılmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Açıklamanın ardından SGDF üyesi Helin Yılmaz ve eyleme desteğe gelen ESP üyesi Sedat Türlü “kimlik kontrolü yapacağız” denilerek gözaltına alındı.
BEYOĞLU
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin çağrısı üzerine Galatasaray Meydanı’nda toplanan kadınlar, adına açıklama yapan Mine Nazari, “11’i çocuk 12 kişinin yanarak ölmesine neden olan olay bir kaza olarak geçiştirilemez. Bu bir cinayettir. Olay sonrası düzenlenen bilirkişi raporuna göre, yangın merdivenine açılan kapıların, kapı kolu dahi yoktur. Çocuklar açıkça ölüme terk edilmişlerdir. ” dedi.
Adana
İhraç ve açığa almalara karşı eylemlerine devam eden KESK Adana Şubeler Platformu bu akşamki eylemlerini Aladağ’da kız öğrenci yurdunda yaşanan yangınında hayatını kaybeden 11 çocuk için gerçekleştirdi. Atatürk Parkı’nda bir araya gelen emekçiler ölümlerin sorumlusunun çocukları cemaatlere mahkum edenler olduğunu vurguladı. Hükümetin görevinin kamusal parasız ve nitelikli eğitim üretmek olduğunu ifade eden KESK Dönem Sözcüsü Tonguç Özkan, “Yurt açığını gidermekle sorumlu olanların siyasi tercihlerine bağlı olarak cemaat ve özel yurtları teşvik etmesinin bedelini yoksul halk çocukları canları ile ödemektedir” dedi.
Yurtlar cemaatlere bırakıldı
Hükümetin 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında bir cemaate karşı mücadele adı altında toplumsal muhalefeti hedef alan uygulamaları hayata geçirdiğini dile getiren Özkan, diğer yandan çocuklara istismar ile gündeme gelen denetimsiz yurtlarla, çocukların hayatını hiçe sayan cemaatlere müsamaha göstermesinin manidar olduğunu söyledi.
Temel eğitim yaşındaki çocuklar için sadece devletin yurt açabildiğini ifade eden Özkan, özellikle 4+4+4 eğitim sistemi sonrası hükümetin kamudan elini çekmesi ile bu alanda faaliyet yürüten vakıf ve cemaatler için fırsat doğduğunu dile getirdi. İhmaller zincirinin sorumlusunun çocukların eğitim ve barınma hakkını cemaatlere teslim edenler olduğunu söyleyen Özkan, sorumluların hesap vermesi için mücadele edeceklerini ifade etti.
Adana’da öfke dinmiyor: Katliamın hesabını soracağız
“Aladağ’a sessiz kalma” çağrısına para cezası tehdidi
Adana Aladağ’da ortaokul öğrencilerinin kaldığı yurtta çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden on iki kişi için ‘12 arkadaşımız için sessiz kalmayacağız’ başlıklı bildiri dağıtan Emek Gençliği üyesi öğrenciler polis ve ÖGB tarafından engellenmek istendi.
Merkez yemekhanede bildiri dağıtarak, ölümlerin kader olmadığını, denetimsizlik ve emekçi çocuklarının cemaatlere teslim edilmesinin sonucu olduğunu anlatan öğrenciler, bildiri dağıtımının ardından yemekhane çıkışında sivil polisler tarafından durduruldu. Polis ve özel güvenlik birimleri (ÖGB) tarafından kimlikleri alınan öğrenciler, polisler tarafından ‘rektörlükten izinsiz bildiri dağıttıkları’ gerekçesiyle engellenmek istendi. Kimliklerinin fotoğrafı çekilerek rektörlüğe gönderilmesinin ardından polisler, güvenlik görevlisine ‘öğrencilere para cezası verilmesi’ talimatını verdi.
Ankara
Ankara’da Ege Lisesi öğrencileri okul önünde ses çıkarma eylemi yaptı. Ses çıkarma eyleminin ardından basın açıklaması yapan liseliler; özellikle son dönemde yaşanan çocuklara yönelik cinsel istismar, taciz olaylarını hatırlatarak “Bütün bu yaşananlar bilerek ya da isteyerek AKP eliyle yapılmaktadır” dedi. Üstü kapatılan her taciz ve tecavüzün yenilerini doğurduğunu söyleyen liseliler açıklamayı “İktidarınızın karanlığı çocukların yaşamlarını ve geleceğini yok etmektedir. İstismar taciz,tecavüz ve katliamı bu ülkenin kaderi haline getirmenize izin vermeyeceğiz. Siz nasıl bütün iktidarınızla tacizi, tecavüzü ve katliamları savunuyorsanız. Biz de size inat çocukların geleceğini ve yaşam hakkını savunacağız. Bu ülkenin geleceğini, çocukların yaşamlarını size teslim etmeyeceğiz! Katliama ve tecavüze maruz bıraktığınız çocuklara bir söz veriyoruz. Çocukları karanlık bir dünyaya ve karanlık bir geleceğe mahkum etmeyeceğiz bu ülkeyi sizin karanlığınıza teslim etmeyeceğiz. Aydınlık bir geleceği çocuklara,Küçük Prens’lere,Küçük Kara Balıklar’a bırakacağız” sözleriyle sonlandırdı.
Çanakkale
Çanakkale Kadın Dayanışması çağrısı ile Valilik önünde toplanan Çanakkaleliler Adana’da 12 öğrenci yanarak can vermesini protesto etti. Çanakkale il milli eğitim müdürlüğünün de içinde bulunduğu Valilik karşısında basın açıklaması gerçekleştirildi. Kadın Dayanışması adına açıklama yapan Sinem Öztürk, “Adana, Aladağ’da tarikat yurdunda çıkan yangında tam 12 arkadaşımız, 12 yoksul emekçi çocuğu birbirlerine sarılıp yanarak can verdi. Bakanlar, çıkıp kader, fıtrat deseler de; bizler biliyoruz ki bu can kayıplarının sebebi devletin yurtlar üzerindeki denetimsizliği, kız çocukları dışarı kaçacak diye yangın merdivenini kilitleyen zihniyet ve eğitimdeki piyasalaşma ve gericileşmedir. Eğitimde gericileşmenin ülkemize acı ve ölüm dışında bir şey getirmediğini, Karaman’da Ensar Vakfı’na ait yurtta 45 erkek öğrenciye tecavüz edildiğinde, Konya’da Kur’an kursunun çökmesiyle 17 genç öldüğünde, Adıyaman , Gerger’de İmam Hatip Lisesi’nde 30 öğrenci cinsel istismara uğradığında en yakıcı haliyle gördük! Emekçi ailelerin yoksullukla boğuşurken çocuklarını bu tip yurtlara mecbur bırakıldığı bir ülkede eğer ki müftülükler 6 milyon TL’ye yeni binalara sahip oluyorsa kimse bize kaderden bahsetmeyin! Çanakkale halkı olarak, buradan bir kez daha söylüyoruz ki, tarikatlar ve tarikat yurtları derhal kapatılmalıdır. Öğrencilerin barınma hakkı devlet tarafından sağlanmalı ve denetlenmelidir. Ölmek çocuklarımızın kaderi değildir!”dedi.Basın açıklamasının ardından açıklama sırasında açılan siyah bez Valilik karşısındaki ağaçlara asıldı.
Sendika.Org, Evrensel, ETHA