KMO İstanbul Şubesi, Musul’dan Türkiye’ye uzanan kükürtdioksit dumanına ilişkin bilgi kirliliğini gidermek üzere bir açıklama yaptı, eldeki veriler ışığında kesin bir sonuçtan söz etmenin mümkün olmadığını belirtti. Kimya mühendisleri, yurttaşlara ve devlete de yapılması gerekenler doğrultusunda çağrıda bulundu

IŞİD çetelerinin Musul’daki kükürt madeni ve petrol kuyularında çıkardığı yangınlardan doğan toksik kükürt dumanlarının “kezzap/asit yağmurları” eşliğinde Türkiye’ye taşınacağı iddialarına ilişkin Kimya Mühendisleri Odası (KMO) İstanbul Şubesi yazılı bir açıklama yayımladı.

Konuyla ilgili pek çok kişi ve kurumun ellerinde yeterli  bilgi ve veri olmadan gerçekleştirdikleri açıklamaların savaş coğrafyasındaki mevcut endişeleri daha da artırdığını belirten oda yönetimi, ortaya atılan iddialar doğrultusunda bilimsel bir açıklama gerekliliğine dikkat çekti.

“Kesin bir yanıt üretmek mümkün değil”

KMO İstanbul Şubesi, açıklamasında ilk olarak olayın aktarımına yer verdi. Buna göre; Musul yakınlarında, ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında 2003’te kapısına kilit vurulan bir sülfür santralinin/fabrikasının/tesisinin Irak ordusunun bölgeye yaklaşması üzerine IŞİD çetelerince yakıldı. İlk olarak NASA’nın küresel gözlemevi 20 Ekim’de bölgede olağandışı bir sıcaklık artışı tespit etti. 22 Ekim’de kükürt tesisinden yükselen dumanların görselleri paylaşıldı. NASA 24 Ekim’de dumanların yayılmasına ilişkin bir harita yayımladı. Haritada dumanların Türkiye sınırları içine uzandığı görüldü.

Kükürtün yanmasıyla kükürtdioksitin ortaya çıktığını, bunun kokulu, renksiz ve insan sağlığı için tahriş edici olduğunu belirten KMO İstanbul Şubesi, eldeki veriler ışığında bu yangınların Türkiye’yi etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin kesin bir yanıt vermenin mümkün olmadığının altını çizdi.

Açıklamada, yurttaşlara şu uyarılarda bulunuldu:

• Etki alanı içindeki Güneydoğu illerimizdeki vatandaşlarımızın, soludukları havada rahatsız edici keskin bir kükürt kokusu duymaları durumunda kapalı mekanlara geçmelerini tavsiye ederiz.
• Özellikle yaşlıların, solunum yolları rahatsızlığı olanların, hamilelerin ve bebeklerin aşırı keskin kokulu ve yağmurlu havalarda dışarı çıkmamaları isabetli olacaktır.
• Kapalı mekanlara hava girebilecek kapı, pencere, menfez gibi boşluklar yalıtılmalıdır.
• Yağmur ile ıslanan ve cildinde yanma / tahriş hissedenlerin bol suyla yıkanmaları gerekmektedir.
• KMO İstanbul Şubesi olarak, eldeki mevcut verilerin yorumlanması sonucu maruziyet miktarının düşük olacağını öngördüğümüz için, soludukları havadan rahatsızlık duyan vatandaşların CE belgeli, EN 149:2001+A1:2009 standardına uygun FFP3 kodlu bir soluk koruyucu maske kullanmalarını tavsiye ediyoruz.
• Rahatsızlık hissedenlerin en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları rica olunur.

KMO, devletten beklentilerini ise şöyle açıkladı:

• Çevre ve Şehircilik Bakanlığının havaizleme.gov.tr sitesinden, Diyarbakır, Batman, Mardin, Urfa’daki ölçüm istasyonlarından 28 Ekim itibariyle veri alınamamaktadır. Teknik bir arıza nedeniyle veri alınamadığı belirtilmekle birlikte böylesi acil bir durumda bu verilerin bir an önce alınması ve kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir.
• Yörede yaşayan vatandaşların korunmasına yönelik, düşük konsantrasyonlu maruziyetler için TS EN 149:2001 standardına sahip FFP3 maske temininin nasıl yapılacağı açıklanmalıdır.
• Yüksek konsantrasyonlarda maruziyete karşı, TS EN 141 standardına uyumlu ve ABEK kodlu maske filtrelerinin nasıl sağlanacağı açıklanmalıdır.
• Kimyasallardan kaynaklanacak tehlikelerin etkilerini ve dağılımlarını tahmin etmek için coğrafi bilgi temelli ve ulusal bir modelleme programı hazırlanmalıdır. Bu programın ilgili kişi ve kurumların kullanımına açık olması önem taşımaktadır.
• Kimyasallardan kaynaklanacak risklerin yönetimine ilişkin, içinde meslek odalarının da yer alacağı ulusal bir yönetim politikası ve programı hazırlanmalıdır.
• Karar üretme süreçlerinde Kimya Mühendisleri Odası gibi ilgili diğer meslek odalarının görüşleri alınmalıdır.

KMO İstanbul Şubesi’nin açıklamasının tamamı için tıklayın.

Sendika.Org