Ona “katil eşkıya” diyenler bırakın tarihte anılmayı, 20 yıl sonra kendi siyasi dünyasında bile hatırlanmazlar. Ama Che, tüm insanlık için özgürlüğün, eşitliğin ve bağımsızlığın ebedi simgesi olarak tarih boyu anılacaktır
Ona “katil eşkıya” diyenler bırakın tarihte anılmayı, 20 yıl sonra kendi siyasi dünyasında bile hatırlanmazlar. Ama Che, tüm insanlık için özgürlüğün, eşitliğin ve bağımsızlığın ebedi simgesi olarak tarih boyu anılacaktır
Fatih Rize’yi fethetmiş! Yıllar yıllar geçmiş. Hatırlanmış. Rize ilk kez “Fetih Kutlaması” yapar. Kürsüde Meclis Başkanı… Yaşamını, gençliğini “komünizmle mücadele”ye adamış. Komünizmle Mücadele Dernekleri’nden, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) başkanlığından gelmiş. TBMM Başkanı yapılmış. Che’nin ne katilliği ne eşkıyalığını bırakmış.
Düşünce, ifade özgürlüğü olarak Fatih’i övebilirsin! Fatih’in Rize’yi nasıl fethettiğini anlatabilirsin! Fatih’in nasıl bir kumandan olduğunu 20’li yaşlarda İstanbul’u fethettiğini bu olayla bir çağın kapandığını haykırabilirsin! Gençlerin Fatih’i örnek alması gerektiğini öğütleyebilirsin! Rivayet edilen, İstanbul’un fethi hadisi, “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur” sözünü de ballandıra ballandıra anlatabilirsin. Dinleyicilerinden itiraz da, sorgu da sual de gelmez. Bir de alkış tufanı! Coştukça coşarsın. Bütün bunlar kabulümüz. Ama dünyada özgürlük ve bağımsızlığın simgesi, devrimci gençliğin idolü, insanlığın vicdanı Che’ye “katil eşkıya” dersen birileri “Orada dur” der. Başka hiçbir gerekçe yoksa dahi Küba Büyükelçisi’nin hatırına, diplomatik kibarlık adına, Küba’da bakanlık yapmış birisi adına, nezaketen durmalısın.
***
Ne demiş Meclis Başkanı? Che için “…katil kişilik… Eşkıya benim liseli gencimin göğsünde, yakasında olmaz. Olmamalı. Benim kendi tarih ve insanlarım var” buyurmuş. Nerede demiş? Fetih Kutlaması’nda. Osmanlı’da “Teşkilat Kanunnamesi” ile kardeş katlini; “siyaseten katli” ulemanın emri ile ilk defa resmileştiren kim? Fatih. Bilinen ilk kanunnamedir: “… ve her kimseye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların Nizam-ı Alem için katl etmek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz etmiştir. Anınla amil olalar.” Yani saltanatı kim ele geçirirse diğer kardeşlerini nizam-ı alem için katletmesi uygundur. Ulema da buna onay verir.
Yine İstanbul’un fethi ile Fatih, o zamana kadar devlet yönetimi üzerinde son derece etkili olan Müslüman-Türk ailelerin vezir sağlama geleneğini sona erdirmiş, vezirler devşirme (kul) kişiler arasından seçilmeye başlanmıştır. Artık tahta kimin geçeceği konusunda Türk ailelerin etkinliği yok. O güne kadar devlet yönetiminde etkin olan Çandarlı ailesinden son vezir olan Çandarlı Halil Paşa. 15 yıl vezirlik yapar. Fatih tarafından idam edilen ilk vezirdir.
Sonraki dönemlerde isyan etmeye teşebbüs edemeyecek olan, anne sütü emen bebekler, çocuklar bile bu kanunname ile idam edilir. III. Mehmet bir gecede 19 kardeşini katleder. Başlangıçta yönetime ehil şehzadelerin padişah olurken, sonradan kafeslerde yetişmiş, kadınlarla ve korku içinde büyümüş şehzadeler padişah olmaya başlar.
Eee ne olacak şimdi?
Günümüzde değerleri ile birileri de bu padişahlara katil, sözcüğünü yapıştırırsa, objektif, bilimsel bir bakışla cevabınız ne olabilir?
***
Sonra Anadolu geleneğinde nice sevilen “eşkıya” vardır: “Halk nezdinde kendilerine “ilişmeyen”, derebeyine, ağaya karşı köylüyü koruyan ve harama uçkur çözmeyen.”
“Yaşarken köylü onu ele vermez, besler, saklar. Vurulduğunda öldüğüne inanmaz, yedi evliya gücünde der. Öldüğü kesinleştiyse türkülerinde ağıtlarında yaşatır.”
“Ege’de efelerimiz, zeybeklerimizden eşkıyalık yapanları vardır ama genel de yiğitlikleri ve ezilenin yanında olmalarıyla bilinirler.”
***
Che, Birleşmiş Milletler’de (BM) konuşurken de, Orta Küba’da Santa Clara dağlarında gerillalık yaparken de, Küba’da bakanlık yaparken de düşündüğünü söyledi. Düşündüğü gibi yaşadı. Sinsice işler yapmadı; takiye bilmezdi. Küba adasını ABD’nin 51. eyaleti, açık genelev, batakhaneye çeviren Batista diktatörlüğüne karşı onurlu Küba halkıyla birlikte savaştı. Görevini tamamlamış bir devrimcinin iç huzuru ile Küba’da bakanlık koltuğunu bırakarak elde silah Latin Amerika dağlarına çıkmasını günümüz dünyasında el etek öperek Bakan olanların anlaması beklenemez elbette…
“… Hayat insan kalabilme mücadelesidir. Şerefinle, namusunla, onurunla…” diyen Che’den nefret edenlerin de alacağı insanlık dersi vardır. O insanlığın onuru, vicdanıdır. Ona “katil eşkıya” diyenler bırakın tarihte anılmayı, 20 yıl sonra kendi siyasi dünyasında bile hatırlanmazlar. Ama Che, tüm insanlık için özgürlüğün, eşitliğin ve bağımsızlığın ebedi simgesi olarak tarih boyu anılacaktır.