Suriye’nin Haseke kentinde PYD’ye bağlı YPG/YPJ ve Rojava Asayiş Güçleri ile Suriye ordusu ve Şam yönetimine bağlı NDF arasındaki çatışmalar bir haftanın ardından ateşkesle noktalandı
Suriye’nin Haseke kentinde PYD’ye bağlı YPG/YPJ ve Rojava Asayiş Güçleri ile Suriye ordusu ve Şam yönetimine bağlı NDF arasındaki çatışmalar bir haftanın ardından ateşkesle noktalandı. Bu çatışma süreci, Şam yönetiminin beş yılı geride bırakan savaşta Kürt güçlerine yönelik en sert saldırısını içerirken, Saray-AKP iktidarınca ısıtılmaya başlanan “Kürt güçlerine karşı Türkiye-Suriye-İran ittifakı”ndan söz etmek için ise henüz erken
Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke kentinde PYD’ye bağlı YPG/YPJ ve Rojava Asayiş Güçleri ile Suriye ordusu ve Şam yönetimine bağlı Ulusal Savunma Güçleri (NDF) arasında 16 Ağustos’ta başlayan, her geçen gün şiddetlenerek devam eden ve Suriye savaşı başladığından bu yana Şam yönetiminin Kürtlere yönelik en sert saldırıları olarak kayda geçen çatışmalar ateşkes ile sonuçlandı.
Ateşkes anlaşması, hem Suriye devleti resmi haber ajansı SANA hem de YPG yetkilileri tarafından duyuruldu.
Lübnan merkezli Al Mayadin televizyonu ise anlaşmanın Rusya’nın aracılığıyla yapıldığını öne sürerken, Hawar Haber Ajansı (ANHA) ise ateşkesin bölgedeki kanaat önderleri ve aşiret liderleri ile bazı ülkelerin devreye girmesi sonucu gerçekleştiğini belirtti.
SANA’nın haberine göre ateşkes kapsamında, taraflar ellerindeki esirlerin, yaralıların ve yaşamını yitirenlerin naaşlarının değişimini yapacak. Suriye ordusu ve müttefikleri, Haseke içindeki, çevresindeki ve Haseke-Kamışlı yolundaki birliklerini geri çekecek, yolların tümü açılacak. Görevlerinden alınan kamu emekçileri görevlerine iade edilecek.
Haseke: “Türkiye-Suriye-İran ittifakı” iddiasının izdüşümü mü?
Haseke çatışması, beş yılı geride bırakan Suriye savaşında, ordunun Kürtleri ilk defa bu kadar doğrudan ve şiddetli biçimde hedef almasıyla dikkat çekti.
Bugüne dek cihatçı çeteleri başlıca hedefi olarak belirleyen iki taraf, Kamışlı-Haseke hattında asayiş güçlerinin gerilimleri ve kısa süreli çatışmaları dışında stratejik olarak karşı karşıya gelmeyi tercih etmiyordu.
Ne var ki Saray-AKP iktidarının “normalleşme” adı altında Rusya çizgisine doğru yanaşması, peşi sıra İran ile görüşmeler gerçekleştirmesi ve Şam yönetimine yönelik yumuşama eğilimi gösteren ifadeleri Kürtlerin konumuna ilişkin soru işaretleri yarattı. Haseke çatışmalarının tam bu belirsizlik atmosferinde yaşanması, soru işaretlerini artırdı.
Duvar gazetesinden Musa Özuğurlu, Haseke çatışmalarını doğru okumak için bir yazı kaleme almış, yaşanan çatışmanın arka planını 9 maddede sıralamıştı. Özuğurlu; bölgedeki Kürtlerle Araplar arasında uzun yıllara dayanan sorunlar olduğunu, Rojava Asayiş ile NDF arasındaki gerilim ve anlaşmaların buna göre şekillendiğini, esasen iki tarafın da IŞİD’in Suriye’den temizlenmesi sonrasına yönelik hamleler geliştirdiğini aktardı. PYD’nin ABD ile ilişkilerinin ve Rimelan’daki üssün bu kırılgan ittifakı etkilediğinin altını çizen Özuğurlu, Türkiye’nin konumu ve Türkiye-Suriye-İran ittifakı iddialarına ilişkin Suriye’deki kaynağının aktarımlarını şöyle sundu:
Türkiye’de her şeyi Türkiye eksenli görme eğilimi herkeste mevcut. Bu da olan biteni anlama ve yorumlama konusunda sıkıntılara yol açıyor. Meselenin daha birçok belirsizliği ve aydınlatılmaya muhtaç boyutu var. Fakat şu haliyle bir ‘uluslararası anlaşma’ ya da ‘Ankara, Şam’la anlaştı’ fikriyle düşünmek için henüz çok çok erken.
Şam, en azından şu aşamada Türkiye istiyor diye Kürtleri vurmaz. Savaş daha bitmedi. Türkiye’den henüz sözlü ve küçük manevralardan öteye geçip sahaya etkili biçimde yansıyacak bir politika değişikliği gelmiş değil.
Haseke’nin bir haftası
Sendika.Org