10 Ekim Ankara Katliamı’nda ihmali olan kamu görevlileri hakkında mülkiye müfettişlerinin hazırladığı raporun ortaya çıkmasıyla, görevliler hakkında suç duyrusunda bulunuldu
10 Ekim Ankara Katliamı’nda ihmali olan kamu görevlileri hakkında mülkiye müfettişlerinin hazırladığı raporun ortaya çıkmasıyla, katliamda hayatını kaybeden Av. Uygar Coşkun’un ailesi suç duyrusunda bulundu. Memur Suçları Savcılığı’na yapılan suç duyurusunda, “öldürme ve yaralama suçlarına kusur, kasıt, ihmal, kötüye kullanma ve benzeri eylemli halleriyle katılan tüm kamu görevlileri” hakkında kamu davası açılması istendi
10 Ekim Ankara Katliamı’nın üzerinden yaklaşık 7 ay geçerken, geçtiğimiz haftalarda ortaya çıkan Mülkiye Başmüfettişleri’nin katliama dair hazırladığı inceleme raporu, katliama giden süreçte ve sonrasında ihmali ve sorumluluğu bulunan kamu görevlilerini ortaya çıkardı.
Mülkiye müfettişlerinin Ankara Katliamı’nda ihmali olduklarından şüphelenilen kamu görevlileri hakkında hazırladığı ön inceleme raporu sonucunda Ankara Valiliği’nin soruşturma izni vermemesi üzerine, katliamda hayatını kaybeden Avukat Uygar Coşkun’un ailesinin avukatları bugün (29 Nisan) suç duyrusunda bulundu. Tanıklıklar ve yeni delillerle, özellikle mülkiye müfettişleri raporunda ortaya çıkan emniyet birimlerinin ve her düzeydeki devlet görevlilerinin ihmal ve göz yumma şüphesi taşıyan eylemlerinin ve katliam günü yaralıların üzerine gaz atarak Türk Tabipler Birliği (TTB) raporuna göre ölüm oranını artıran çevik kuvvet polislerinin yargılanması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu’na suç duyurusunda bulunuldu.
Başbakanlık, Dışişleri, İçişleri, MİT…
Mülkiye müfettişleri raporundaki bilgiler ve özellikle sorumlu güvenlik ve istihbarat görevlilerinin ifadelerinde açığa çıkan ihmal ve katliamın üzerini örtme çabaları sonucu Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile birlikte birçok yetkili hakkında yapılan suç duyurusunda şu ifadelere yer verildi:
’10 Ekim günü o alanda da bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyorduk’
“Yaşayanların sorumluluğu var” diyen aile avukatları, 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı ve katliamda hayatını kaybeden Av. Uygar Coşkun’un eşi Av. Mehtap Sakinci Coşkun ve Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Seçkin Arıkan’ın katılımıyla yapılan suç duyrusu öncesinde Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı.
İlk olarak söz alan Av. Mehtap Sakinci Coşkun, katliamın üzerinden 7 ay geçmesine rağmen dosyadaki gizlilik kararının kaldırılmadığını ve adaletin sağlanacağına dair kaygıları varken bir de mülkiye müfettişlerinin skandal raporunun ortaya çıktığını belirtti. Rapor ortaya çıkmadan önce de katliama giden süreçte kamu görevlilerinin ihmalleri olduğunu bildiklerini belirten Coşkun şunları söyledi:
Biz Ankara’daki katliamı kimsenin unutmasına izin vermeyeceğiz. Hem dosyadaki gizlilik kararı kaldırılmıyor, hem bize, ölenlerin ailelerine doğru düzgün bir bilgilendirme yapılmıyor. Sevdiklerimizin hala eşyalarını bile alamamışken, katliamın üzerinden 7 ay geçtiği halde sürecin nasıl devam edeceğine, adaletin tesis edileceğine dair kaygılar yaşarken, bir de bu skandal belgeler çıktı. Ama biz daha bu belgeler ortaya çıkmadan önce, 10 Ekim günü o alanda da bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyorduk. Bir şeylerin normal süreçte, normal prosedürde ilerlemediğini biliyorduk. Ankara Garı, Ankara Adliyesi kalabalık yerlerdir, bir miting olmasına gerek yok. Barış çağrısıyla binlerce insanın bir araya geldiği Ankara Garı önünde yeterli önlemin alınmaması, bunun üzerine gelen istihbaratların alelade, basit istihbaratlarmış gibi değerlendirilmesi, sonra da biz bile bile öldürülürken, “Ya biz aslında bu istihbaratta bir sakınca görmedik” şeklindeki açıklamaların gelmesi bizim yaramızı kanatıyor.
‘Biz sizi katlettik, biz sizin katledilmenize göz yumduk, biz sorumluyuz’
Hiçbir yetkilinin mülkiye müfettişleri raporunu yalanlayan bir açıklama yapmadığını belirten Coşkun, aslında bu raporun gerçeği ortaya koyduğunu belirterek şunları söyledi:
Bu skandal belgeler çıkalı kaç hafta oldu. Biz çalışmamızı yapıp bugün suç duyurusunda bulunarak bu süreci sürdürdük. Ama bir tane yetkili çıkıp bu belgelerle ilgili bir açıklama yaptı mı? Bir yetkiliden, “Hayır bu mülkiye müfettişleri raporu gerçek değil” açıklamasını bekledik. Ama hayır, bu gerçeği o kadar yansıtıyor ki! Bu bizim nasıl katledildiğimizin, bile bile nasıl katledildiğimizin o kadar somut göstergesi ki! Artık biz katledilenlerin aileleri olarak söyleyecek cümle bulamıyoruz. Artık bir yetkilinin çıkıp, “Biz sizi katlettik, biz sizin katledilmenize göz yumduk, biz sorumluyuz” demesini bekliyoruz. Bugün yüzlerce insan katledilmek üzere kaderine terk ediliyor. Bu güvenlik zaafiyeti nedeniyle 7 aydır olağanüstü süreçlerden geçiyoruz. Bizim yakınlarımız hayatını kaybedince mi insanların aklına güvenlik uygulamaları geliyor. Bugün başkentte bunlar yaşanırken, İstanbul’da da aynı şeyler yaşanıyor. Biz gerekirse sonsuza kadar suç duyurusu yapacağız. Biz mücadele edeceğiz. Uluslararası platforma bu süreci taşıyacağız.
‘Devlet makamları örgütlü bir şekilde bu işin üzerini örtmeye çalışıyor’
Coşkun’un ardından açıklama yapan aile avukatı Doğan Erkan, valiliğin mülkiye müfettişleri raporundaki kamu görevlileri hakkındaki soruşturmaya izin vermediğini, savcılığın da valilik kararına karşı idari yargı yoluna başvurmadığını belirtti. Dosyanın bu şekilde işlemden kaldırıldığını belirten Erkan, şunları söyledi:
Devlet makamları örgütlü bir şekilde bu işin üzerini örtme yönünde ifade vermişler ve davranışlar gerçekleştirmişlerdir. Tüm bunları tespit eden mülkiye müfettişleri raporuna ne olmuş olması gerekir? Azıcık hukuk olan bir ülkede, bu rapordan sonra bu yetkililere çok ciddi soruşturmalar ve davalar açılması gerekir. Ama bu rapora rağmen valilik soruşturma izni vermemiş. Valilik soruşturma izni vermeyince savcılığın ne yapması gerekir? Soruşturma izni verilmemesi kararına karşı idari yargı yoluna başvurması gerekir. Savcı da bunu yapmıyor ve dosyayı işlemden kaldırıyor.
‘Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecini başlatacağız’
Yeni bilgi ve delillerle birlikte, katliam alanındaki hekimlerin tanıklıklarıyla Memur Suçları Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını belirten Erkan, şunları söyledi:
Ayrıca bizler katliamda yitirdiğimiz, görevi başında yitirdiğimiz Avukat Uygar Coşkun’un ailesinin avukatları olarak, tüm bu yeni bilgi ve delillere dayalı, özellikle alandaki hekim tanıklıklarına dayalı yeni bir suç duyrusu yapıyoruz Memur Suçları Savcılığı’na. Eğer bu işte de üstünü örtme, yani soruşturma izni vermeme, işlemden kaldırma kararları çıkarsa Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecini başlatacağız. Bu işi soruşturmazlarsa ilgililer hakkında bunu soruşturmayan savcılık ve soruşturma izni vermeyen vali hakkında, İçişleri Bakanı hakkında her düzeyde gerekli şikayetleri, başvuruları ve davaları başlatacağız.
“Cumhuriyet Başsavcılığı’nı görevini yapması için uyarıyoruz”
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu olayı doyurucu şekilde araştırarak, suçu ortaya çıkarması gerektiğini belirten Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Seçkin Arıkan ise, şunları söyledi:
Sürecin başından beri takipçisiyiz, ilk suç duyurularını Ankara Barosu olarak yapmıştık. Daha sonra bu 292 sayfalık mülkiye müfettişleri raporu ortaya çıktı. Ortada bir suç vardır. Bunu doyurucu şekilde araştırmak, ortaya çıkarmak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görevidir hukuk devletinde. Kamuoyunu doryurucu bir araştırma yapıp, aklımızda hiçbir şüphe bırakmayacak sonuca ulaşmak zorundadır. Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu iddia ediyoruz ve olması için çaba sarfediyoruz. Cumhuriyet tarihinin en önemli terör olaylarından birisini açıklağa kavuşturmaları, bu görevi yapmaları için kendilerinden rica ediyor ve uyarıyorum.
Sendika.Org/ Ankara