Üniversite tiyatrosu kültürünü gelenek halinde taşıyan bir öğrenci kulübü olan Taşkışla Sahnesi; bu kültürün, üniversitelerde kaybolmaya yüz tutmuş olan “üniversite kimliği” için çok önemli olduğunu düşünüyor; bu düşünce doğrultusunda herkesi 23 Mart Çarşamba saat 12:30da Taşkışla Ortabahçe’de gerçekleştirecekleri “Herkese Açık Prova” etkinliğine ve Taşkışla Sahnesi’nin mücadelesine katılmaya davet ediyor Taşkışla Sahnesi, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde faaliyet […]
Üniversite tiyatrosu kültürünü gelenek halinde taşıyan bir öğrenci kulübü olan Taşkışla Sahnesi; bu kültürün, üniversitelerde kaybolmaya yüz tutmuş olan “üniversite kimliği” için çok önemli olduğunu düşünüyor; bu düşünce doğrultusunda herkesi 23 Mart Çarşamba saat 12:30da Taşkışla Ortabahçe’de gerçekleştirecekleri “Herkese Açık Prova” etkinliğine ve Taşkışla Sahnesi’nin mücadelesine katılmaya davet ediyor
Taşkışla Sahnesi, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde faaliyet gösteren üç tiyatro topluluğundan biridir. Çalışmalarını kurulduğu 2006 yılından bu yana okulun mimarlık fakültesinin bulunduğu Taşkışla’da sürdürmektedir. Taşkışla’da herhangi bir tiyatro salonu olmamasından ötürü, grup koridorlarda ve bulduğu boş sınıflarda çalışmaktadır. Daha doğru ifade edilirse; Taşkışla Sahnesi, okulun mimarlık fakültesine tiyatro ve daha başka sanat faaliyetlerinin yürütülebildiği bir salonun yapılabilmesi için verdiği mücadelenin yanında; çalışmalarının, sürekli olarak okulun son derecede şeffaf olmayan yönetiminin uygulamalarıyla ve mekan düzenlemeleriyle sekteye uğratılması karşısında, bir var olma mücadelesi vermektedir.
Meseleyi tarihsel sürecini de aktararak açmakta fayda var. 2006 yılında üniversitenin Kültür Sanat Birliği’ne bağlı bir kulübü haline gelen topluluğun ilk çalışma mekanı, Taşkışla’nın ana girişinin alt katında, otopark girişiyle hemzemin olan Habitat holü olmuştur. Habitat holü, fakültenin içerisinde, hurdaya çıkan malzemelerin yığıldığı, tozlu, neredeyse hiç gün ışığı almayan bir mekan olmasına karşın; koridor genişliği ve uzunluğu bakımından tiyatro çalışması yapılabilecek koşulları sağlamaktaydı. Taşkışla Sahnesi habitat holünde çalıştığı yedi yıl boyunca, okul yönetimiyle kurulmaya çalışılan diyalog sayesinde, yine habitat holüne açılan bir kapısı bulunan 5 m2lik bir oda alabilmiş ve fakülteye bir tiyatro salonu yapılması sürecini başlatabilmişti. Fakat yine bu süre zarfında, grubun her sene verdiği dilekçe ile çalışma yapıldığının bilindiği Habitat holü, gruptan hiç kimseye haber verilmeksizin okul dışı sergilere açılabilmişti. Diğer taraftan okulun 126 no.lu amfisinin bir tiyatro salonuna dönüştürülmesi için projeler çizilmiş fakat türlü sebeplerden dolayı yapılamamış; o dönemde yapılan dekan seçimlerinde dekan olan Sinan Mert Şener tarafından, kendisi dekan yardımcısıyken gruba verdiği söz üzerine yeniden proje çizilmesi sürecine girilmişti. Yeni projenin yürütülmesini fakültenin iç mimarlık bölümü üstlenmiş ve bütçesi bir milyon lira olan çok amaçlı Black Box tipi bir sahne projesi çizilmişti. Gelgelelim 2013 yılında, Gezi Parkı sürecinde, fakültenin bir revire dönüştürülmesi için yönetime yapılan baskıda ve bu sürecin örgütlenmesinde önemli roller üstlenen odaklardan biri Taşkışla Sahnesi’ydi. Bu süreç bittikten, fakültenin kendi rutinine dönmesinden itibaren, zaten mücadele halinde olunan tiyatro sahnesi yapımı ve çalışma mekanı alanlarındaki zorluklar giderek arttı. Sahne yapımı için çıkartılan bütçe yönetim tarafından çok fazla bulunarak, Taşkışla Sahnesi’ndeki öğrencilere sponsor aramaları söylendi ve daha sonra bu sürecin gittikçe sönümlenmesi sağlandı. Yine 2013 yılının sonunda Habitat Holüne, Taşkışla Sahnesi’nden hiçi kimseye tek bir haber verilmeden veya alternatif bir çalışma mekanı önerilmeden, artan kontenjanlar sebep gösterilerek prefabrik cam sınıflar yapıldı. Malzemelerin hole yığılması ile haberi alan birkaç öğrenci dekan ve dekan yardımcısıyla konuştuğunda ise “ İsterseniz tüm binayı opera yapalım.” gibi sığ cevapların yanında, aslında grubu gözettiklerini iddia ederek Habitat Holünün ortasında iki ana çıkış kapısının arasındaki mekanın bırakıldığı cevabını aldılar. Bu tarihten itibaren Taşkışla Sahnesi çalışmalarını ikinci kattaki 213 no.lu sınıfta ve onun önündeki koridorda sürdürmeye devam etti.
İçinde bulunduğumuz 2015 – 2016 eğitim – öğretim yılı ise Mimarlık Fakültesi yönetiminin Taşkışla Sahnesi’ni mekan konusunda oldukça zor durumda bıraktığı bir yıl olarak başladı. Habitat holünün ardından, hol ile aynı hizada olan ikinci kat koridoru ve bitişiğindeki iki kuleye de cam sınıflar yapıldı. Taşkışla Sahnesi ise 213 no.lu sınıfta ve hala cam sınıf yapılmamış olan önündeki koridorda çalışmak üzere yönetime dilekçe verdi fakat bu dilekçe kabul edilmedi. Üstüne üstlük çalışma yeri olarak daha önce bahsedilen, Taşkışla Sahnesi’ni düşünerek (!) bırakılan Habitat Holündeki iki ana kapı arasındaki boşluk gösterildi. Fakat Taşkışla Sahnesi’nde tiyatro yapan öğrenciler fakültenin yapılacak çalışmaya uygun olan herhangi bir mekanında (Fakülte içerisindeki başka insanların veya toplulukların çalışma yapmasını engellemeyecek şekilde) çalışma yapabileceği gerçeğiyle 213 no.lu sınıfta ve muhtelif yerlerde çalışmaya devam etti. Bunun üzerine grup bir çalışma esnasında, yönetimin talimatlarını uygulayan güvenlik görevlileri tarafından çalışma için gösterilen mekana gidilmesi için uyarıldı ve gidilmeyeceği söylendiğinde gruptaki insanların isimleri alındı. Hatta Taşkışla Sahnesi’ndeki başka üniversitelerde okuyan öğrencilerin, gösterilen mekanda çalışılmadığı takdirde okula alınmayacağı söylendi. Daha sonra Taşkışla Sahnesi , durumu Mimarlık Fakültesi dekanıyla görüşmek istemesine rağmen, bu talep Dekan Sinan Mert Şener tarafından yardımcıları aracılığı ile reddedildi ve istenilen yerde çalışılabileceği ama isimlerin alınmaya devam edileceği söylendi. Taşkışla Sahnesi bu görüşmenin hemen ertesi günü “Herkese Açık Prova” etkinliği ile tepkisini dile getirdi ve çeşitli medya organlarına konuyla alakalı röportajlar verdi. Yapılan kamusallaştırma çalışmaları sonucu, başka üniversitede okuyan öğrenciler sadece prova günlerinde içeri alınabildi. Fakat bir süre sonra, Taşkışla’nın ikinci kat koridorundaki sınıflar “elektrik aksamındaki arıza” sebebiyle saat 17.00’den sonra kitlenmeye başlandı. Bir ay boyunca giderilemeyen bu arıza nedense sadece akşam saatlerinde ve Taşkışla Sahnesi prova yaptığı esnada tehlikeli oluyordu. Bu durumun kamusallaştırılması ve öğrencilerin gündemine sokulması Taşkışla Sahnesi’nin gündemindeyken bir yandan provalar da devam ediyordu. Bunun üzerine Dekanlık güvenliklere yeniden İTÜ dışından gelen öğrencilerin içeriye alınmaması talimatını verdi. Taşkışla Sahnesi yine üyelerinin içeri alınmadığı bir Pazar günü provasını okulun kapısı önünde gerçekleştirip bu duruma tepkisini ortaya koydu. Hemen ardından yapılan ikinci Açık Prova etkinliğinden sonra resmi olmayan biçimde tekrardan içeri alınsalar da, 17:00den sonra ve hafta sonları kilitlenen sınıflar ile başka üniversitelerden gelen üyelerin okula girmesine resmiyette getirilen yasak hala mevcut problemleri arasında yer almaktadır.
Taşkışla Sahnesi’nin okul yönetimiyle yaşadığı sorunlara son iki haftada bir yenisi daha eklendi. Geçmişte Taşkışla Sahnesi’nin mekan ihtiyacını karşılamak adına çeşitli projeler geliştirilen 126 no.lu amfide, kimseye bilgi verilmeden, sessiz sedasız bir inşaat başlatıldı. Fakülteyle ilgili kararlar aldığı süreçlerde fakültenin diğer öznelerini bilgilendirme ya da bu öznelerden görüş alma gibi kaygıları gütmeyen, Taşkışla Fakültesi dekanı Sinan Mert Şener; kendisiyle görüşen Taşkışla Sahnesi öğrencilerine 126 no.lu amfiyi yıkıp yerine konferans salonu yapma kararı aldığını açıkladı. Fakülteye prestij ve gelir sağlayacak “üçüncü” konferans salonu için bütçe bile bulunmuştu. Taşkışla Sahnesi ilerleyen günlerde bu durumu kamusallaştırmaya çalıştı. Bu çalışmadan hemen sonra 126 no.lu sınıfın kapısına, bu sınıfa “tiyatro çalışmalarının ve çeşitli kültürel faaliyetlerin yapılabileceği bir konferans salonu” yapılacağını belirten bir bilgilendirme asıldı. Bu bilgilendirme doğrultusunda tekrar dekanla görüşüldüğünde ise; asılan projenin 126no.lu amfiye yapılacak olan proje değil, mezun öğrencilerden birinin yıllar önce çizdiği bir proje olduğu; bu dersliğin yerine aslında bir konferans salonu yapılacağı, okulun ve öğrencilerin aslında bir konferans salonuna ihtiyacı olduğu öğrenildi. Kendisi ile yapılan uzun süren konuşma sonrasında Taşkışla öğrencileri; dekandan 23 Mart Çarşamba günü 14:00’te görüşme yapma ve bu görüşmede öğrencilerin kendi ihtiyaçları doğrultusunda 126 no.lu derslik için geliştirecekleri proje önerisini inceleme sözünü alabildi. Nihayet 126 için öğrencilerin, hocaların ve okul yönetiminin el birliğiyle bir proje geliştirebileceği düşünülürken, geçtiğimiz Cuma günü, insanlara dekanın sadece beş kişiyle kendi odasında görüşmek istediği bildirildi. Kendisiyle tekrar iletişime geçip, temel derdin sürecin şeffaf bir biçimde gitmesi olduğu anlatılmaya çalışıldı. Nitekim dekan Sinan Mert Şener yanına gelen öğrencileri dinlememesinin yanı sıra, onların hiçbir şey bilmediklerini, kendisinin “proje adamı” olduğunu, 126 no.lu sınıfa konferans salonu yapacağını söyleyip, “görüşmeye isteyen gelir isteyen gelmez” dedi.
Taşkışla Sahnesi üyeleri fakülte yönetiminin, her zaman olduğu gibi, 126 konusunda da bildiğini okuyacağının, öğrencilerin ihtiyaçlarına kendi başına karar vereceğinin, verdiği bu karar doğrultusunda da akıllara zarar uygulamaları yüzünün akıyla(!) yürürlüğe koyacağının sinyallerini verdiğini düşünüyor. Prodüksiyon sürecine girdiği bu dönemde de, 2006 yılından bu yana çalışma yaptığı fakültesinde, üniversiteyi üniversite yapan ve gittikçe azalmakta olan öğrenci faaliyetlerinin önemli bir unsuru olan tiyatronun, yönetim tarafından desteklenmemesi ve hatta fiilen engellenmesi karşısındaki mücadelesini sürdüreceğini duyuruyor. Üniversite tiyatrosu geleneğini, kültürünü taşıyan bir öğrenci kulübü olan Taşkışla Sahnesi; bu kültürün, üniversitenin kaybolmaya yüz tutmuş “üniversite kimliğinin” çok önemli bir parçası olduğunu düşünüyor; ve herkesi bu düşünce doğrultusunda 23 Mart Çarşamba saat 12:30da Taşkışla Ortabahçe’de gerçekleştirecekleri “Herkese Açık Prova” etkinliğine ve Taşkışla Sahnesi’nin mücadelesine katılmayı davet ediyor.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.