Danıştay Başsavcılığı, ortaöğretimde türbana izin veren yönetmeliğe açılan davada yönetmeliğin iptali yönünde görüş bildirdi
Danıştay Başsavcılığı, ortaöğretimde türbana izin veren yönetmeliğe açılan davada yönetmeliğin iptali yönünde görüş bildirdi. Başsavcılık, türban izninin Türkiye’nin de altına imza koyduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye aykırı olduğunu belirtti
Milli Eğitim Bakanlığı, 22 Ekim 2014’te MEB’e Bağlı Okul öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’te değişiklik yaparak, kız öğrencilere türban takma serbestliği getirmişti. Dönemin Çankırı Hâkimi Ömer Faruk Eminağaoğlu da oğlu Onat adına Danıştay’a başvurarak yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulmasını istedi
Cumhuriyet’te yer alan habere göre, Danıştay Başsavcılığı, ortaöğretimde türbana izin veren yönetmeliğe açılan davada yönetmeliğin iptali yönünde görüş bildirdi. Yönetmeliğin iptal edilmesi gerektiğini vurgulayan başsavcılık, liselerde türbana izin veren değişikliğin Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye aykırı yapıldığını belirtti. Başsavcılık, böyle bir yönetmelik değişikliği sırasında “karşılıklı hakların dengelenip dengelenmediği, uygulamanın bir ayrım yaratıp yaratmadığı, çoğulculuk ve hoşgörünün sağlanıp sağlamadığı” konularında uzman görüşüne başvurulmadığına dikkat çekti.
‘Çocuk hakları kapsamında yapılacak her hareket değerlendirilmelidir’
Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme hükümlerine yer vererek şunları kaydetti:
Düzenleme kapsamında oluşacak olan farklılaşma nedeni ile çocukların bu durumdan nasıl etkileneceği uzmanlarca değerlendirilmelidir. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin çocuk hakları kapsamında yapılacak her faaliyetin, çocuğun yararına olması gerektiği öngörüsü bulunduğu dikkate alındığında, çocukların genel yararının sağlanıp sağlanmayacağının irdelenmesi gerekmektedir.
Karşılıklı hakların dengelenip dengelenmediği, uygulamanın bir ayrım yaratıp yaratmadığının da belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Danıştay Başsavcılığı, “Böyle bir tespit, düzenlemenin uluslararası sözleşmelerin amacına uygunluğunun belirlenebilmesi açısından önem arz etmektedir” ifadesi kullanıldı.
MEB’in uzman kişilerin görüşlerine başvurulduğu belirlemesine karşın dosyada değerlendirmeye ilişkin belgeye rastlanmadığına işaret eden başsavcılık, şu talepte bulundu:,
Hukuk devleti olmanın gereği, hukukun belirlediği sınırlar kuralı gözetilerek kamu yararına ve hizmetin gereklerine uygun şekilde gerekçelere dayalı olarak tesis edilmesidir. Bu açıklamalar karşısında, dava konusu düzenlemenin, uluslararası sözleşmelerde yer alan ilkelerin tam uygulanırlığını belirleyen hukuken kabul edilebilir bir tespite dayanmadığı kanaatine varılmıştır.
Sendika.Org