Yıllardır birlikte haksızlıklara karşı mücadele ettiğimiz bu memlekette, karşımıza çıkabilecek her şeyi tecrübe ettik AKP iktidarıyla. 13 yıldır yaptıklarını tek tek yazmaya gerek yok ki yazsak burdan Rusya’ya yol olur; hem de duble yol… Ama son günlerde yaşadıklarımız, ileride “keşke olmasaydı” diye belgeseller yapılacak ve bütün toplumun, tıpkı 12 Eylül darbecilerine olduğu gibi nefretle hatırlayacağı […]
Yıllardır birlikte haksızlıklara karşı mücadele ettiğimiz bu memlekette, karşımıza çıkabilecek her şeyi tecrübe ettik AKP iktidarıyla. 13 yıldır yaptıklarını tek tek yazmaya gerek yok ki yazsak burdan Rusya’ya yol olur; hem de duble yol…
Ama son günlerde yaşadıklarımız, ileride “keşke olmasaydı” diye belgeseller yapılacak ve bütün toplumun, tıpkı 12 Eylül darbecilerine olduğu gibi nefretle hatırlayacağı günler olarak kalacak. Ve her zaman olduğu gibi yine tarih bizi aklayacak.
Çünkü öyle bir dönemden geçiyoruz ki, sadece barış demenin cezası sokak ortasında öldürülmek bu günlerde. Doğru haber yapmak çete üyeliğinin ispatı. Zorunlu göçleri tekrar başlatmak için her gün OHAL uygulanıyor ve çocuklar öldürülüyor. Başbakan miting meydanlarından, halkı açık açık beyaz toroslarla tehdit ederken bu emri alanlar hemen kendilerine yeni bir JİTEM olacak Esedullah Timi’ni kurdular bile. Muhtemelen birkaç seneye de devletçe kurulan bir birlik oldukları ortaya çıkacak.
İç savaş koşullarının ve Kürt halkını biat ettirmek için yapılan çalışmalarının dışında dış ilişkilerimizde de AKP üzerine düşeni yapıyor tabiki. Bir sabah Rusya’nın uçağının düştüğü haberi ve Erdoğan’ın güç gösterisiyle uyanabiliyoruz. (Gerçi bu güç bir gün sürdü ama olsun) Bu yetmedi bir de Irak’a asker gönderdik, komşularla “sıfır barış” için bu hamlenin de yapılması gerekliydi elbette. Tüm bunlardan günler öncesinde adına G20 denilen ve ortadoğunun paylaşılması için yapılan toplantılara da ev sahipliği yaptık. Tabii ki ülkemize yakışır şekilde bol gazlı ve bol gözaltılı geçti bu toplantılar.
Faşizmin bu kadar yoğun bir şekilde yaşandığı ülkemizde benim ve arkadaşlarımın tutuklanması çok şaşırılacak bir durum değil aslında, hatta ölmediğimiz için şanslı bile sayılabiliriz.
Söylediğim gibi AKP iktidarı bize birçok tecrübe yaşatıyor ama bizim de mücadelenin içinde biriktirdiklerimizi unutuyor bir taraftan. Ankara’dan Hopa’ya kadar, bu yüksek duvarların yıkılabileceğini defalarca gösterdik onlara. 11 Aralık günü de Eskişehir’de yıkıldı o duvarlar ve yine özgürlük türkülerini söyledik en gür sesimizle. Barışın ve kardeşliğin türkülerini de söylemek için bu topraklarda, mücadeleye kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2 aylık süreçte özgürlüğü bizim için kat kat daha fazla zikreden ve bizi Saray’ın zindanlarından çıkaran, başta “Turuncu Kuvvetler” olmak üzere bütün toplumsal muhalefete ve özelde Eskişehir halkına teşekkürü borç bilirim…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.