Yaşayan en büyük şairimiz idi. Bir öğretmen, bir avukat, bir anne her şeyden çok hayata boynunu bükmemiş bir kadın. 1980 sonrası yaşananlara şiirleri ile tanıklık etmiş bir kadın. Erkek egemenliğine başkaldırısı ile bizlere umut aşılayan bir kadın. “Kadını insan kılan, insanı insan kılan” hayatın en derininden şiirlerini ilmik ilmik ören bir kadın Gülten Akın. Yaşamak […]
Yaşayan en büyük şairimiz idi. Bir öğretmen, bir avukat, bir anne her şeyden çok hayata boynunu bükmemiş bir kadın. 1980 sonrası yaşananlara şiirleri ile tanıklık etmiş bir kadın. Erkek egemenliğine başkaldırısı ile bizlere umut aşılayan bir kadın. “Kadını insan kılan, insanı insan kılan” hayatın en derininden şiirlerini ilmik ilmik ören bir kadın Gülten Akın.
Yaşamak öyle güzel öyle derin /Bir dostun sıcacık merhabasında /Yürekten gülüşünde /Yaşamak güzel şey /Ellerin sevdiğinin ellerinde /Gözlerinde sevgi dolu bakışlar dedi ve biz kadınların inlerinde derin izler bırakarak gitti. Yaşadığı acılara rağmen sevgi dolu yüreği onun şiirlerinde hayata tutundu. En çokta kadınlar bir çınar misali onun gölgesine sığınarak, onda kendisini aradı ve buldu. Şiirlerinde doğanın her anını yaşatarak, dört mevsimi de ayrı ayrı hissettiren dizeleri ile bu evrenden bir yıldız gibi geçti. Hele ki mevsimler onun şiirleriyle bir başka güzeldi. Dağlar, kuşlar ve gökyüzü hep sırdaşı, derinden en derinden yazdığı cümleler bizlerin yoldaşı oldu.
Her şey birikir /Gösteren parmaklar, gören gözler /Susan konuşan birikir /Yargılarlar davasız dosyasız/Silahsız sözcüksüz kansız kavgasız /Dağ mı değil, ova mı /Kent mi alan mı, değil /Bir ülke insan birikir. Mısraları ile tanıklık ettiği tarihi şiirleriyle bizlere emanet etti. 1980 sonrası yaşananları mısralara akıtarak acıyı öfkeye dönüştürdü. Toplumsal şiirin gücü, ikinci yeninin imgeselliği ve kadın olmanın direnci ile bizlere Türk edebiyatında farklı bir pencere açtı.
Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce/Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde/Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce/Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz/Senet senet satılmadan önce/Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp/Tanrı parsellenip kapatılmadan önce. Mısralarında dile döktüğü kapitalizm çağını aslında bugünümüzü dünden bizlere anlattı. ‘İtip beni/balıma dadanan bu çağı sevmedim’ diyerek yoksulluğa karşı bizleri mücadeleye çağırdı. İnsanın insana yabancılaşmasını ‘Hiç kimse ağlamıyor artık özlerken’ diyerek bu kadar öz ve güzel başka kim anlatabilirdi. Şiirleri ile kadın olmanın, daha da ötesinde insan olmanın her şeyden daha güçlü olduğu gerçeğini ince ince zihnimize işleyerek. ‘Bağışladığın özgürlüğe/yeğdir biçtiğin zından/sonsuz güzelleşecek dünya/biz kurduğumuz zaman.’ Güzel günler hasreti ile ayrıldı aramızdan ancak hiçbir zaman onurundan, vicdanının sesini dinlemekten vazgeçmedi. Onun bu dik duruşu tüm kızkardeşlerimize umut oldu ve gelecek güzel günlere olan inancımızı güçlendirdi.
Çoğu zaman insanın içinde biriken, anlatmak isteyip anlatamadıklarını bulduk onun şiirlerinde.‘Söz konuşur, sus kaçar’ diyerek dizelerini konuşturan, sessizliğini kelimelerle bozan deli kız; yüreğini yüreğimize katarak kız kardeşimiz, dostumuz, yoldaşımız olurdu. Umudunu hiç yitirmeyen, şiirleri ve kendisi acılara yenik düşmeyen, acının duvarını aşan Akın öfkesini de yüreğinde biriktirirdi. Sesi sesine katışanların umudu, sevgisi, arkadaşı, özlemleri, yalnızlığı, gözyaşları oldu ve bu dünyadan bir Gülten geçti.
Ve şimdi bizlere; Yan garipliğine yürek yan /Gitti giden dizeleri kaldı.
Kuşlar yoldaşın olsun deli kız.
*İtalik yazılar Gülten Akın şiirlerinden alınmıştır.