Patlamanın yaşandığı andan itibaren acısını öfkeye dönüştürüp bir insan daha yaşatmak için çabalayan doktorlar, sağlık emekçileri hastanelerde yürütülen tedavi sürecini takip etmeyi sürdürüyor
Ankara Katliamı’nın üzerinden günler geçti ve yaralar sarılmaya devam ediyor. Doktorlar da Türkiye tarihinin en kanlı katliamlarından birinin tanıklığını yaşayanlardan. Patlamanın yaşandığı andan itibaren acısını öfkeye dönüştürüp bir insan daha yaşatmak için çabalayan doktorlar, sağlık emekçileri hastanelerde yürütülen tedavi sürecini takip etmeyi sürdürüyor. O doktorlardan biri de Başar Beyoğlu. Beyoğlu, Numune Hastanesi’nde yaralılara ilk müdahaleyi yapan doktorlardan
Başar Beyoğlu, travmatoloji bölümünde uzman doktor. Daha önce Haziran İsyanı’nda revirlerde görev alan, Van depreminde göçük altında kalan ardından da depremzedelere müdahale eden doktorlardan. Mitinge katılmak üzere Kızılay yönünden toplanma alanına yaklaşırken patlama seslerini duyuyor. Sonrasında izdiham yaşanmaması, kitlenin sakinleşmesi için ses bombası ya da balon denildiğini öğreniyor.
Patlama yerinde yaralılara yeterli sayıda hekim ve hemşirenin müdahale ettiğini görünce hastane ortamında yaralılara daha faydalı olabileceğini düşünüyor ve Numune Hastanesi’ne gidiyor. Orada çalışmamasına rağmen 10.20‘den itibaren acil serviste yaralılara ilk müdahaleyi yapmaya çalışıyor. Hastaneye gelen sağlıkçıların büyük faydasının olduğunu ve herkesin canla başla çalıştığını düşünüyor. Dikkatini çeken bir şey de şu: Hastanelerde nöbetçi/temsilci resmi bir doktor olurmuş ama genelde bu doktorlar haftasonları asla yerinde bulunmazmış ancak patlama sonrasında Numune dahil teyit ettirdiği tüm hastanelerde bu doktorlar görevlerinin başındaymış.
Acil servise vardığında çevik kuvvetin acil girişinde konuşlandığını görüyor. Polisler tarafından hastanenin doktoru olmadığı için acile girmesi engelleniyor sonrasında da acilden çıkartılmaya çalışıyor. Örgütlü arkadaşların, hasta yakınlarının ve diğer doktorların karışmasıyla bu durum bertaraf ediliyor. Yaralıları getirenlerden bazılarına doktor önlüğü vererek acile girmesini, hastaları/yaralıları kontrol etmesini sağlıyor çünkü herkes yaralı-ölü tespiti yapmaya çalışıyor.
Yaklaşık 100 kadar hastaya müdahale ediyor. 7 kişi Başar’ın müdahalesi esnasında hayatını kaybetmiş. Acilde hayatını kaybedenlerden biri küs olduğu üniversite arkadaşının babası. Arkadaşına babasının kollarında öldüğünü söyleyememiş.
Müdahele yaptığı kritik hastalardan kaçının yaşadığını bilmiyor ancak kendi izlenimi müdahale ettiği kritik hastalardan kurtulan sayısının az olduğuna dair.
Diğer sağlıkçılarla değerlendirmeleri sonrasında Dışkapı dışındaki tüm hastanelerin acil servislerinin yetersiz olduğunu söyledi. Ambulans sistemindeki sorumludan resmi GPS kayıtlarına dayanarak toplanma alanında sadece 3 resmi ambulans olduğunu, patlama sonrası ambulansların yaklaşık 40 dakika sonra hastaları acil servislere ulaştırmaya başladığını söyledi. TTB’nin alandaki ve hastanedeki doktorlarla hızlı bir iletişim ağı kurduğunu, bu anlamıyla iyi çalıştığını düşünüyor.
Beyoğlu, yaralılara ilk müdahaleyi yaparken bir yandan da yüzlerine bakmaya korkuyor tanıdık biriyle karşılaşmaktan. “Aynı düşünceyi paylaştığın dostlarının elinde ölmesi başka bir şey” sözleriyle anlatıyor hislerini.
Beyoğlu, yaşadıklarını, o an hissettiklerini de şu sözlerle ifade ediyor:
Sağlıkçılar olarak arkadaşlarımızın kanından utandık. Ben doktorum, travma doktoruyum ama çok fazla kan vardı, arkadaşlarımın kanından utandım. Van’ı gördüm, parçalanmış insanlar gördüm ama bu başka bir şeydi, başka bir ruh haliydi. Dostlarımızın yanık et kokusu, kan kokusu hiçbirimizin aklından çıkmayacak…
Sendika.Org/ Ankara