Bırakın Kürt’ü ben bir Türk olarak devlet baskısı altında hissediyorum kendimi, bu kadar mı kapalı zihinleriniz konuşan Kürt olduğu zaman?
Herkes sizleri anlamaya, yanına çekmeye, oyunuzu kazanmaya, desteğinizi almaya çalışıyor; bu çabanın yarısını siz karşı taraf için gösterseniz inanın Kürt sorunu da çözülür AKP sorunu da
Bu satırları kendisini Atatürkçü ve Kemalist olarak tanımlayan, vatanına bayrağına ölümüne bağlı dostlara bir çağrı olarak kaleme alıyorum.
Ben de sizlerden biriyim.
Kendimi Atatürk cumhuriyetçisi olarak tanımlıyorum. Sizlerin arasından çıktım, aynı DNA’ya sahibiz. PKK benim için bir terör örgütü ve oyumu her zaman CHP’ye verdim. Bütün bunları kafalarda bazı soruların oluşmasını engellemek için yazıyorum.
Şimdi sizlere getireceğim eleştirileri umarım sağduyuyla okur ve üzerinde biraz düşünürsünüz, çünkü aksi takdirde şu anda aldığınız tavır ile çözümün değil sorunun bir parçası konumuna geldiniz, hep birlikte geldik. Neden mi?
Çünkü istiyorsunuz ki herkes sizin istediğiniz gibi yaşasın, düşünsün ve davransın. Karşınızdakini anlamak için bir saniyenizi dahi harcamıyorsunuz. Birisi sizin siyasi düşünce sisteminizin dışına çıkar çıkmaz vatan haini ve bölücü oluveriyor.
Farkında değilsiniz, varmak da istemiyorsunuz bir insana bölücü dediğiniz zaman esas bölücülüğü siz yapmış oluyorsunuz.
Türkiye’de gelinen noktadan aklı başında kimsenin memnun olduğunu sanmıyorum. Siz de değilsiniz bunu çok iyi biliyorum.
Ama gencecik çocukların paramparça olduğunu okuduğunuz haberde aklınıza ölenlerin HDP’li olup olmaması takılıyor… Acınız azalıyor eğer HDP’li ise bu gençler… Vicdanınız bu kadar mı terk etti sizleri?
Yıllardır “Bırak kardeşim silahını, meydana gel, ovaya gel siyaset yap” dedik. Şimdi HDP bunu yapmaya çalışıyor. Bir günde olacak bir geçiş süreci mi bu, zamana yayılması gerektiğini göremiyor musunuz?
Bu insanlar indi meydana girdi siyasete, şimdi taşlanıyor, bombalanıyorlar ve bölünme korkusu yaşayan insanlar olarak en başta sizin buna karşı durmanız lazım ama diyorsunuz ki, “Eh onun da elinde bayrak yokmuş.”
Bir sordunuz mu bayrak ne anlama geliyor bu insanların zihninde diye?
Sokaklarda sürüklenen cesetler, faili meçhul cinayetler, boşaltılan yakılan köyler, hep bir elinde bayrak olan birileri tarafından yapıldı. Bayrağın neyle ilişkilendirilebileceğini göremiyor musunuz?
Meydana gelme çünkü elinde bayrağın yok, dağa çıkma terörist olursun, peki nereye gitsin bu insanlar, buhar olup uçsunlar mı? Bu talep bölücülüğün ta kendisi değil mi?
Sevgili dostlar, Türkiye’nin en eğitimli, en tecrübeli, en yetkin sosyal kesimisiniz. O kadar iyi biliyorum ki Türkiye’ye gelecek bir tehlikede göğsünü siper ilk sizler edeceksiniz, ama an itibariyle sizlere inat gidip HDP’ye oy veresim var.
Kendi davanıza bile zarar veriyorsunuz, bir adım ileri gitmiyor takip ettiğiniz doktrin. 1930’da kalmış zihinleriniz, aradan geçmiş 100 sene, hala aynı yerdesiniz. Birçoğunuzun haberi bile yok, devletçilik ilkesi sonradan eklenmiş baştaki beş ilkeye.
Atatürk’ün pragmatizminin binde birisi sizde olsa, bu okların ne anlama geldiğini tam olarak anlayabilseniz, birisi çıkıp da “Yahu yenileyelim, zamana ayarlayalım ilkelerimizi” dediğinde kalp krizi geçirmezdiniz.
Artık kabul etmeniz lazım ki Türkiye’de sadece sizler yaşamıyorsunuz ve bu tavrınız ile her geçen gün azınlığa itiyorsunuz kendinizi. Gençlerin diyalog talebini karşılayamıyorsunuz, bir sorun bakalım, neymiş adamın derdi diye, niye çıkmış dağa, niye sokaklarda?
Bu insanlar size “baskı gördüm” diyor, siz diyorsunuz ki “hayır görmedin”. Yahu bırakın Kürt’ü ben bir Türk olarak devlet baskısı altında hissediyorum kendimi, bu kadar mı kapalı zihinleriniz konuşan Kürt olduğu zaman?
Böyle yaparak AKP gibi “Tamam kardeşim, itildiysen dışlandıysan gel, ben sessizlerin sesi olacağım” diyecek pragmatik partilere alan açıyorsunuz.
Mevlana’yı, ne olursan ol gel diyen bir felsefeyi bağrından çıkarmış bir toprağın çocuklarıyız. Sizlerden biraz daha hoşgörü, biraz daha anlayış beklemek çok mu Allah aşkına, neyi paylaşamıyoruz?
Çoğunuz evlerinizden CHP’ye kızgınlığınızdan oy dahi vermeyerek eleştiriyorsunuz her şeyi. İşte buna gram saygım yok. Madem beğendiğiniz gibi gitmiyor işler, çıkın istediğiniz yola girmesi için bir adım atın. Elinizi taşın altına koyun. Gerçi Vatan Partisi ve Anadolu Partisi bunu denediler ve aldıkları oy ortada. Bu bile sizlerde bir şeylerin ters gittği, farklı bakmak ve davranmak gerektirdiği fikrini oluşturmuyor, aynı tas aynı hamam.
Fakat bilesiniz, bu hamamda artık PKK’nın dahi kontrol edemediği, onları dahi pasif gören bir Kürt gençliği var. Artık yaraları sarma, fabrika ayarlarına dönme ve yeni bir sayfa açma vakti geldi de geçiyor. Aksi takdirde şu an yaşanan duygusal kopuş kısa bire süre sonra geri çevrilemez olur ve bölünme kaçınılmaz olur.
Herkes sizleri anlamaya, yanına çekmeye, oyunuzu kazanmaya, desteğinizi almaya çalışıyor; bu çabanın yarısını siz karşı taraf için gösterseniz inanın Kürt sorunu da çözülür AKP sorunu da.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.