Artvin Arhavi’de, Kavak HES için ikinci kez verilen ÇED olumlu raporu da Rize İdare Mahkemesi’nce iptal edildi. Projenin ikinci raporu, can suyu miktarı sadece yüzde 2 artırılarak hazırlanmıştı

Artvin-Arhavi Kamilet Vadisi’nde yapımına başlanan Kavak HES projesine ikinci kez verilen ÇED olumlu raporu, 7 ayrı noktada hukuka aykırılık tespit eden Rize İdare Mahkemesi tarafından yine iptal edildi. Bu kararla Kavak HES projesi inşaatı bir kez daha durduruldu.

İki yıl önce HES yapımı için ÇED olumlu raporu alan MNG Holding’e bağlı Arhavi Elektrik Üretim Şirketi, imar mevzuatı uygun olmadığı için belediyeye başvurdu, Arhavi Belediyesi de AKP’li üyelerin oyu  ile 4 Eylül 2013 tarihinde imar değişikliği kararı aldı. Kararla daha önce tarım alanı olan Cumhuriyet Mahallesi’nin bir bölümü, ‘Konut dışı kentsel çalışma alanı’ ilan edilerek HES projesine onay verildi.

HES inşaatına karşı çıkan bölge halkının, Arhavi Doğa Koruma Platformu öncülüğünde ÇED olumlu raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açtığı davada mahkeme, raporun ‘ÇED yönetmenliğine uygun hazırlanmadığı’ gerekçesiyle iptaline karar verdi.

7 ayrı noktada hukuka aykırılık var

Şirket can suyu miktarını sadece yüzde 2 artırarak yeniden hazırladığı ÇED raporu için ikinci kez ‘olumlu’ kararı alarak çalışmalarını sürdürdü. Bunun üzerine bölge halkı, ikinci kez verilen ÇED olumlu raporunun iptali için yeniden dava açtı. Rize İdare Mahkemesi, 7 ayrı noktada hukuka aykırılık tespit ettiği ÇED olumlu raporunu iptal etti. Verilen iptal kararlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından dikkate alınmadığına ve yasal sorumluluklarını yerine getirilmediğine işaret eden mahkeme, ikinci ÇED sürecinin en baştan başlatılması gerekirken, bunun aksinin gerçekleştirildiğine vurgu yaptı.

‘Bakanlığın görevi yatırımcının önünü açmak değildir’

Davanın avukatı Yakup Okumuşoğlu, mahkeme kararı ile bakanlığın verdiği ÇED olumlu kararının kaçak olduğunun ortaya çıktığını belirterek, “Bakanlığın esas görevi, doğal çevreye zarar verilmemesini sağlamaktır. Yapılmasında kesin zorunluluk olması halinde ise her türlü tedbir ve bilimsel çalışmaları yaparak ya da yaptırarak çevreye verilebilecek zararları minimuma indirildiğini teminat altına almak, bu şekilde kamu yararındaki dengeyi gözetmektir. Görev ,‘Her ne olursa olsun yatırımcının önünü açmak’ değildir. Bu anlayış mutlaka değişmelidir. Bakanlık hukuku gözetmelidir. ‘Ben yaptım oldu, iptal edilene kadar geçerlidir’ kararlarına dayalı yapılan uygulamalar sonucu maalesef her gün çevre suçu işlenmesiyle insanlar ve tüm canlılar mağdur edilmiştir. Konu hakkında tazminat davalarını da gündeme getireceğiz” dedi.

DHA, Sendika.Org