El Culani’nin öncelikli amacı Amerikalıları Nusra’nın Suriye’deki ilerleyişine müsamaha göstermeleri konusunda cesaretlendirmek
Gerek ABD gerek AKP, El Kaide’nin Suriye kolu olarak bilinen Nusra Cephesi’ne diğer cihatçı örgütlere göre daha olumlu bir rol atfediyor, açıktan ya da örtülü destek sunuyor. Hatta son dönemde Al Jazeera’nin başını çektiği bir medya kampanyası ile bu cihatçı örgüt Avrupa ve ABD toplumlarına olumlu ve ılımlı bir siyasi aktör olarak sunuluyor. İdeolojik olarak Müslüman Kardeşler ile yakın duran AKP’nin ve El Kaide’yi düşman ilan eden ABD’nin Nusra’ya yönelik olumlu yaklaşımının nasıl bir fikri temeli var. Akbari ve Sliwa’nın, aşağıda Türkçe çevirisini sunduğumuz makalesi bu fikri temele ışık tutuyor (Sendika.Org’un notu)
Ilımlı diye sunulan Nusra Cephesi, kafa kesme vb dehşet verici eylemleriyle diğer cihatçı gruplar içinde öne çıkmıştı.
Terörist gruplar genelde şiddet yoluyla amaçlarına ulaşmaya çalışsalar da bazıları zaman içinde bir dönüşüm yaşayıp daha az şiddet içeren siyasi stratejilere yönelebilir. Bazı ülkeler istisna olmak üzere uluslarası toplumun bu grupların eylemlerini kınaması bunun nedenlerinden biri. Bu durum teröristlerin kolayca eylemlerine devam etmesini ve süper güçlere gereksiz meydan okumasını engelliyor.
Bunun örneklerinden biri terörist bir grupken siyasi bir organizasyona evrilen Hizbullah. Hizbullah, onlarca yıl, uçak kaçırmadan elçilik bombalamaya kadar çeşitli terör olaylarına karıştı. Fakat grup artık kendileri açısında bir yararı olmayan terör eylemlerine son verdi. El Kaide’nin Suriye kolu Nusra da tıpkı Hizbullah gibi Batıyla özellikle de ABD’yle karşı karşıya gelmekten kaçınıyor. Bu durum, Hizbullah ve Nusra’yı artık terörist gruplar olarak görmediğimiz anlamına gelmese de bu iki grubun Batı’ya karşı artık çok daha yumuşak bir tutum geliştirdiği söylenebilir.
Yakın geçmişte El Kaide’nin üst düzey yetkilisi Eymen El Zevahiri’ye bağlılığını ilan eden Nusra Cephesi lideri Ebu Muhammed El Culani Al Jazeera Amerika’ya yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Burada tek bir görevimiz var, o da Beşar Esad rejimine ve Hizbullah ve diğer müttefiklerine karşı savaşmak. Nusra Cephesi’nin Batı’yı hedef almak gibi bir planı yok. ABD veya Avrupa’ya karşı herhangi bir saldırı durumunda Suriye’yi füze rampası olarak kullanmama konusunda kesin emirler aldık. Bunun amacı da rejime karşı olan savaşımıza halel gelmemesidir.” El Culani, El Kaide’nin Suriye dışındaki kollarının Avrupa’yı hedef alıp almadığıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmasa da El Kaide’nin gittikçe daha da yumuşadığı bir gerçek.
Ne oldu da böylesi ani bir değişime gidildi? Yeni stratejilerinin mantığını kavramak için El Kaide’nin kuruluş dönemine gitmemiz gerekiyor. Tüm dünyadan onlarca cihatçı Afganistan’ı özgürleştirmek için o ülkeye akın etmişti. Fakat aralarında, El Kaide’nin şu anki lideri Eymen El Zevahiri’nin de bulunduğu, Müslüman Kardeşler’e bağlı Mısırlılar da vardı. El Zevahiri’nin Usame bin Ladin’den farklı olarak ABD’yle kişisel bir anlaşmazlığı yok. Bunun yerine El Zevahiri’nin öncelikli hedefi İslam’ı yayarak şeriatla yönetilen toprakları arttırmak ve İslami ülkelerin yozlaşmış liderlerinden kurtulmak. Bin Ladin, Körfez Savaşı’nda ABD’nin askerlerini Suudi Arabistan’da konuşlandırmasına kızgındı çünkü bu konuşlandırma ona göre İki Kutsal Cami’nin kâfirler tarafından istilası demekti.
El Zevahiri’nin 14 yaşında katıldığı Müslüman Kardeşler’in İslam Devleti uğruna her yolun kullanılmasına onay vermesi Nusra’nın geliştirdiği yeni stratejisini meşru kılıyor. Bunun aksine, Selefiler İslam için fayda sağlamadığı sürece İslami ilkelerinden ödün vermiyorlar. Bu küçük sebep yüzünden IŞİD olumsuz sonuçlarını düşünmeden herkese ama herkese savaş ilan etti. ABD’nin Ortadoğu’daki Sünni müttefikleri diğer Sünni kardeşlerinin Beşar Esad ve Şiiler tarafından bozguna uğratıldığını veya IŞİD’in gittikçe güçlendiğini göremiyorlar. Nusra, IŞİD gibi barbarlıklara başvurmuyor bu yüzden de Arap müttefiklerin Nusra’yı destelemekten başka seçeneği kalmıyor gibi gözüküyor. Çünkü Nusra hem Beşar Esad’a karşı savaşıyor hem de IŞİD’in daha da güçlenmesini engellemeye çalışıyor.
ABD’nin Sünni müttefiklerinin, hedef kitlesini çoğunlukla Batılıların oluşturduğu Al Jazeera Amerika gibi medya organları aracılığıyla hem Nusra’nın yeni stratejisinden hem de liderinden bahsetmelerinin nedeni Nusra’ya yönelik olumsuz algıyı biraz olsun azaltmak ve Nusra’yı desteklerken daha az tepkiyle karşılaşmak. Nusra liderinin “ABD veya Avrupa’ya karşı herhangi bir saldırı durumunda Suriye’yi füze rampası olarak kullanmayacağız” veya “öncelikli hedefimiz Suriye rejimini devirmek” demesinin öncelikli amacı Amerikalıları Nusra’nın Suriye’deki ilerleyişine ve gücüne müsamaha göstermeleri konusunda cesaretlendirmek.
Nusra’nın bu yeni stratejisi, İslami öğretiler ve Müslüman Kardeşler anlayışına göre şüphesiz ki kabul edilebilir. Müslüman Kardeşler İslam’ın hedefine ve bunları meşrulaştıran El Makasid’e odaklanıyorlar. Nusra tıpkı Müslüman Kardeşler gibi günden güne ılımlı hale geliyor ve özellikle biri savunmasız durumdaysa doğrudan meydan okumaktan kaçınıyorlar.
[Counterpunch’taki İngilizce orijinalinden Cemre Zekiroğlu tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.