Kütahya Gezi Davası’nda mahkeme 47 kişinin tümüne beraat verdi, kararında toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kamu güvenliği gerekçesiyle sınırlandırılamayacağının altını çizdi
Kütahya Gezi Davası’nda mahkeme 47 kişinin tümüne beraat verdi. Kararda toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kamu güvenliği gerekçesiyle sınırlandırılamayacağının altı çizildi
Haziran İsyanı’nın Kütahya ayağında Sevgi Yolu’nda gerçekleştirilen eylemin ardından 47 kişinin yargılandığı davadan ders niteliğinde bir beraat kararı çıktı. Kütahya 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” iddiası ile ilgili tüm sanıklara beraat verirken, toplantı ve gösteri kavramlarına ilişkin Anayasa’nın 34. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesine atıf yaptı ve kamu güvenliğini şöyle yorumladı:
Görüldüğü gibi gerek Anayasa, gerekse AİHS, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının, ‘demokratik bir toplumda gerekli olma’ kriteri gözetilmek şartıyla kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla sınırlanabileceğini düzenlemektedir. Bununla birlikte soyut bir kamu düzeni ve kamu güvenliği tehlikesine dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşü yasaklanmamalı, göstericilerin saldırgan ve tehdit edici herhangi bir davranış sergileyip sergilemedikleri de tespit edilmelidir.
Beraat kararında AİHM’in Ollinger/Avusturya ve DİSK-KESK/Türkiye davalarını da örnek gösteren mahkeme, sadece bildirim yapılmamış olması nedeniyle toplantı ve gösterilerin yasaklanması ve kanunsuz hale gelmesinin toplanma özgürlüğüne yönelik orantısız bir kısıtlama olduğunu söyledi, bildirim yapılmasının sadece gerekli tedbirlerin alınması için olduğunun altını çizdi.
Mahkeme heyeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Avusturya ve Türkiye ile ilgili şu kararlarına da yer verdi:
“Konu ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından; kendine özgü rolü ve özel uygulama alanı olmakla birlikte, 11.maddede düzenlenen haklar, 10.maddenin ışığında incelenmelidir. Sözleşmenin 11.maddesinde yer alan toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin hedeflerinden biri, 10. maddede güvence altına alınan kişisel görüşlerin korunmasıdır.” (Ollinger/Avusturya, 29.06.2006, No: 76900/01)
“Kamuya açık alanda düzenlenen gösteriler, trafiği aksatmak gibi etkilerle günlük yaşam düzenini bir derecede bozabilir. Sözleşmenin 11. maddesi kapsamında güvence altına alınan toplantı hakkının özüne halel gelmemesi için, barışçıl nitelikteki toplantılara belirli derecede hoşgörü göstermeleri gerekmektedir.” (DİSK ve KESK/Türkiye, 27.11.2012, No: 38676/081; Nurettin Aldemir ve Diğerleri/Türkiye, 18.12.2007, No: 32124/02, 32126/02, 32129/02, 32132/02, 32133/02, 32137/02 ve 32138/02)
“Toplantı özgürlüğü ile bu özgürlük kapsamında düşüncelerini ifade etme hakkı, demokratik bir toplumun temel değerlerini oluşturmaktadır. Demokrasinin özünde açık bir tartışma ortamıyla sorunları çözebilme gücü yer almaktadır. Şiddete teşvik ve demokrasinin ilkelerini reddetme durumları dışında toplantı ve ifade özgürlüğünün ortadan kaldırılmasına yönelik önleyici nitelikli radikal tedbirler –yetkililere göre kullanılan ifadeler ve bakış açıları şaşırtıcı ve kabul edilemez görünebilir; ayrıca söz konusu gereklilikler yasadışı da olabilir- demokrasiye zarar vermekte ve hatta sık sık demokrasinin varlığını tehlikeye atmaktadır. Hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir toplumda, kurulu düzene itiraz eden ve barışçıl yöntemlerle gerçekleştirilmesi savunulan siyasi fikirler; toplantı özgürlüğü uygulanırken diğer yasal araçlarla da kendini ifade edebilme imkânı sunmalıdır. (Gün ve Diğerleri/Türkiye, 18.06.2003, No: 8029/07)
“Önceden izin alınmamış bile olsa barışçıl bir şekilde yapılan gösterilerde kolluğun bir miktar tolerans göstermesi gerekmektedir.” (Oya Ataman/Türkiye, 05.12.2006, No: 74552/01)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına dayanarak, “sadece bildirim yapılmamış olması nedeniyle toplantı ve gösterinin yasaklanması ve kanunsuz hale gelmesinin toplanma özgürlüğüne yönelik orantısız bir kısıtlama olduğu”nu vurgulayan mahkeme heyeti, bildirim yapılmasının da “sadece yetkililerin gerekli tedbirleri alması, muhtemel karışıklıkların önlenmesi amacına yönelik” olduğunu, bu yüzden de “bildirim koşullarına uyulmamasının tek başına toplantıyı yasadışı hale getiremeyeceği”ni belirtti.
Sendika.Org/ Kütahya