AKP’nin bu seçimdeki tek çalışması, HDP’yi çok anti-demokratik olan yüzde on barajının altında tutmaktır. Bu bile AKP’nin demokrat olmadığının en somut kanıtıdır. Bu gerçeklik, AKP’nin sadece para hırsızı değil, oy hırsızı da olduğunu ortaya koymaktadır. Öyle hırsız ki, Kürt halkının iradesini bile çalmak istiyor. HDP’nin Kürtlerin iradesi olduğunu herkes biliyor. Bu iradeyi ortadan kaldırmak isteyen […]
AKP’nin bu seçimdeki tek çalışması, HDP’yi çok anti-demokratik olan yüzde on barajının altında tutmaktır. Bu bile AKP’nin demokrat olmadığının en somut kanıtıdır. Bu gerçeklik, AKP’nin sadece para hırsızı değil, oy hırsızı da olduğunu ortaya koymaktadır. Öyle hırsız ki, Kürt halkının iradesini bile çalmak istiyor. HDP’nin Kürtlerin iradesi olduğunu herkes biliyor. Bu iradeyi ortadan kaldırmak isteyen ve çalan bir parti demokrat olabilir mi? Kürtlerin iradesinin Meclise yansımasını engellemek isteyen bir parti demokrat olabilir mi, Kürt sorununu çözebilir mi?
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar sabah akşam HDP’nin ‘terör örgütü’ ile, yani PKK ile ilişkili olduğunun propagandasını yapıyorlar. Oslo’da PKK ile masaya oturanlar, her sıkıştıklarında Kürt Halk Önderi’nin yanına gidenler, CHP ve MHP ile yan yana gelemeyen AKP Hükümeti’nin Başbakanı, bakanları HDP’lilerle neredeyse günlük görüşme yaparken, Bakanları PKK’ye mesaj gönderiyorken, şimdi terörist kavramına sarılmış durumdadırlar.
Türk devleti yüz yıldır Kürtleri şaki, eşkıya ve terörist olarak tanımlamaktadır. Kürt’ü inkar eden ve Kürt sorununu çözmek istemeyenler Kürtlerin itirazını bastırmak, dirençlerini ezmek için hep terörden, teröristten söz etmişlerdir. Son zamanlarda Tayyip Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” demeleri ardından AKP sözcüleri terör, terörizm, terörist kavramlarına daha fazla başvurmuşlardır. Terör ve terörist kavramlarını kullanması, Özgürlük Hareketi’ne karşı savaşacağı anlamına gelmektedir. Zaten Erdoğan ve Davutoğlu terörizmle sonuna kadar savaşmaktan söz ediyorlar. Bu yaklaşım, açıkça Kürt sorunu yoktur, Kürt sorunu vardır diyenler bölücüdür, bölücü olanlarla da savaşılır anlamına gelmektedir.
AKP’nin 1990’lı yıllardaki kirli savaşçıları gibi Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt demokratik hareketine saldırıyorlar. Bu kışkırtıcı dil sonucu her yerde HDP’lilere saldırı yapılmaktadır. Şu anda Türkiye’de şovenizm ve kirli savaş anlayışını canlı tutan AKP Hükümeti’dir. HDP, Türkiye halkıyla Kürt halkının birliğini sağlamaya çalışırken, AKP, Türkiye halkını Kürtlere karşı kışkırtmaktadır. Türkiye’de Kürt sorununun çözümünü isteyenler Türkiye halkının Kürt sorununa bakışını olumlu hale getirmesi gerekirken, AKP’nin Türkiye halkını Kürtlere karşı kışkırtması, Kürt sorununda bir çözüm politikası olmadığını göstermektedir.
AKP’nin kışkırtmaları o düzeye varmıştır ki, camiden çıkan HDP’lilere bile saldırılmıştır. Camide neden bildiri dağıtıyorsunuz dedikleri için iki HDP’li silahla ağır yaralanmıştır. HDP büroları taşlı-sopalı saldırıya uğrarken, yakılırken, şimdi de Adana’da ve Mersin’de il binaları bombalanmıştır. Sanki HDP’ye karşı bir seçim yarışı değil de savaş verilmektedir.
Sadece saldırı yapılmıyor, en çirkin biçimde iftiracılık yapılıyor. AKP tam bir iftiracılar partisi haline gelmiş. AKP devlet imkanlarını ve medyayı ele geçirmiş, HDP’ye vur, ha vur! Bu yönüyle de ahlaksız, vicdansız, dinsiz, imansız bir parti! AKP’nin 13 yılda dini, imanı para olmuş, ele geçirdikleri bu olanakları kaybetmek istemiyor. Bunun için HDP’ye karşı kirli bir savaş yürütüyor. Herhalde bu kadar haksızlığı, vicdansızlığı ve kirli savaşı tüm Kürtler görüyor. Adalet ve vicdan sahibi Kürtler bu iftiralara ve saldırılara karşı AKP’ye öyle bir tokat atacaklardır ki, Kürt’ün, Kürdistan’ın ne olduğunu anlayacaklardır. Kürtlerin çocuk kandırılır gibi kandırılamayacağını, manipüle edilemeyeceğini göreceklerdir.
AKP, MHP’nin oyunu almak için her türlü şovenist dili kullanıyor ve Kürt düşmanlığını yapıyor. Kürt düşmanı kesimlerle işbirliği yapıyor. Şimdi ordu savunucusu haline gelmiş, Doğu Perinçek ile kol kola girmiş. Seçim başarısını daha fazla milliyetçilik yapmaya bağlamış. Ama HDP’ye, Alevilerden, CHP’den ve eskiden CHP’ye oy veren aydınlardan, yazarlardan oy gelince hemen yaygara koparıyor. Dün, Kürtlere şunu yapmış CHP’den, CHP’ye oy verenlerden oy alıyorsun, Kürt düşmanlarıyla işbirliği yapıyorsun diyerek HDP’yi suçlamaya çalışıyor. Dün Fethullahçılarla Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı en büyük savaşı veren, binlerce Kürt siyasetçiyi tutuklayan, Kürtlere karşı Sri Lanka modeli savaş yürüten AKP Hükümeti, şimdi Fethullahçılarla kavga edince, Fetullahçıları HDP ile birlikte gösterme utanmazlığına başvuruyor. Kendi kirli zihniyeti ve ilişkilerini HDP’ye mal ediyor. Yani işi gücü iftira ve karalama!
Kürtler bu iftiraları görerek AKP’nin Kürdistan’a gelip Kürtlerden oy isterken sorundan, çözümden söz etmesini, Türkiye tarafında milliyetçiliğe ve şovenizme başvurmasını görecek, bu vicdansız, adaletsiz partiye bu defa şamarı vuracaktır. Dini devletin aracı haline getiren AKP, dini en sade ve devletten uzak yaşayan Kürtlere din dersi vermek istemesinin karşılığını alacaktır. AKP’nin devlet dinine, Kürtlerin medreselerde, toplumda öğrendiği çıkara ve iktidara bulaşmamış din anlayışı gereken cevabı verecektir. Devletin, dini Kürdistan’da sömürgeciliği sürdürme aracı olarak kullanılmasını şimdi AKP’nin yapmasına gereken cevabı verecektir. AKP’nin tüm kirli politikaları Kürtlerin ve demokratların vicdanına çarpacak, bir bumerang gibi kendisini vuracaktır.
Her gün Kobanê’nin düşmesini isteyen, “dünya neden Kobanê’ye sahip çıkıyor” diyen, bağıran, çağıran Tayyip Erdoğan’ın söylemini şimdi “Kobanê’nin düşmesini istemedi, bu nedenle ‘düştü düşecek’ dedi” biçiminde tersyüz edenlere, bu kadar büyük yalan söyleyenlere Kürt halkı mutlaka cevabını verecektir. AKP, yalan ve iftiralarında boğulacaktır.