8 Mart yaklaşıyor. Bu 8 Mart farklı kutlanacak. Kürt kadınlarının on yıllardır yürüttüğü özgürlük mücadelesi bir sıçrama yapmış, dünya kadınlarının öncülüğü haline getirmiştir. Kuşkusuz 2014 ve 2015 yıllarında Kürt kadınlarının gerilla mücadelesi dünyayı etkilemiştir. Ancak bugün dünya kadın özgürlük mücadelesinin öncüsü haline getiren, esas olarak kadın özgürlük çizgisinin paradigmasal, felsefi ve ideolojik boyutlarıdır. Kadın özgürlük […]
8 Mart yaklaşıyor. Bu 8 Mart farklı kutlanacak. Kürt kadınlarının on yıllardır yürüttüğü özgürlük mücadelesi bir sıçrama yapmış, dünya kadınlarının öncülüğü haline getirmiştir.
Kuşkusuz 2014 ve 2015 yıllarında Kürt kadınlarının gerilla mücadelesi dünyayı etkilemiştir. Ancak bugün dünya kadın özgürlük mücadelesinin öncüsü haline getiren, esas olarak kadın özgürlük çizgisinin paradigmasal, felsefi ve ideolojik boyutlarıdır. Kadın özgürlük mücadelesi bugün tarihin en güçlü ideolojik ve teorik derinliğine sahiptir. Bunu da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan yaratmıştır. Tarih, bu Önderliği kadın özgürlüğünün ideolojik ve teorik öncüsü olarak kabul edecektir.
Kürt Halk Önderi, sadece ideolojik ve teorik öncülük yapmakla yetinmemiş, Kürt kadınının kadın özgürlük çizgisinde örgütlenmesi ve pratikleşmesini de geliştirmiştir. Kürt kadınının önündeki bütün engelleri kaldırarak kadını özgür ve demokratik yaşamın deryasına açmıştır. Toplumdaki erkek zihniyeti ve bunun yarattığı olumsuz etkileri hem düşünsel ve ideolojik olarak eleştirerek hem de pratikte ortadan kaldırarak kadının özgürlük çizgisi temelinde örgütlülüğünün gelişmesini sağlamış, bu temelde de siyasal, askeri ve toplumsal alanda kadının etkin hale gelmesi gerçekleşmiştir.
Kürt Halk Önderi, özgürlük ve demokrasinin ideolojik, teorik ve felsefik derinliğinin kadın özgürlük gerçeğinde olduğunu ortaya koymuştur. Özgürlüğü de demokrasiyi de sosyalizmi de derinleştiren ve kapsamlılaştıran kadın özgürlük çizgisinin ideolojik ve teorik boyutudur. Bu açıdan kadın bilimi, yani jineoloji esas olarak özgürlük, demokrasi ve sosyalizmin bilimidir. Eğer demokrasi, özgürlük ve sosyalizm öğrenilmek ve anlaşılmak isteniyorsa, kadın bilimi olan jineolojiye ve kadın özgürlük çizgisine bakılmalıdır. Bu gerçeklik temelinde bugün en derin ve kapsamlı yaklaşıma sahip sosyalizm önderliği Kürt Halk Önderliğidir. Kürt Halk Önderi’nin bu karakteri yeterince tartışılmamaktadır. Bu büyük bir eksikliktir. Kadın özgürlük mücadelesi yürütenler ve tüm sosyalistler bu Önderliğin ideolojik-teorik tezlerini ve tutumunu daha güçlü biçimde gündeme koymalıdırlar. Bu, kadın özgürlük güçlerinin ve tüm sosyalistlerin ahlaki ve politik sorumluluğudur.
Şu açıktır ki, hak, adalet, eşitlik, sosyalizm, demokrasi, özgürlük esas olarak kadın özgürlüğünde aranmalıdır. Tüm bu olguların gerçek boyutları kadın özgürlük çizgisinde aranmalıdır. Böyle yaklaşmadan ne gerçek demokrat, ne sosyalist, ne de özgürlükçü olunur.
Kadın özgürlük çizgisinde kadın sorunu bir eşitlik, hak, hukuk sorunu değildir. Bunları da içeren daha kapsamlı karakteri olan bir sorundur. Farklı bir cinstir, farklılıktır; ancak kadın sorununu bu farklılığın eşitliğinin, demokratik ve özgür yaşamının sağlanmasıyla sınırlı görmek yetersiz bir yaklaşım olur. Zaten şimdiye kadar en iyi biçimiyle böyle bakılıyordu. Kürt Halk Önderi bunu aşmış, kadını bütün özgür ve demokratik yaşamın ruhu ve esası olarak ele almıştır. Sınıfsal ve ulusal özgürlükten katbekat özgür ve demokratik yaşamı kapsamlılaştıran ve özgürleştiren bir karaktere sahiptir. Bu nedenle Önder Apo’nun “Bizim için kadın özgürlüğü ulusal ve sınıfsal özgürlükten daha değerlidir” demesi çok önemlidir.
Kadın özgürlüğünün ve demokratik yaşamının yedirilmediği her özgürlük ve demokrasi alanı yarımdır. Bu olgularda yarımlık ise tümden bir eksikliği, yetersizliği ve zayıflığı ifade eder. Tarihsel gerçekliği temelinde ele alındığında kadın özgürlüğü yaşamın tümünü ilgilendirmektedir. Kadın sorunu sadece kadınla ilgili değildir. Özgür, demokratik, sosyalist yaşamın tümüyle ilgilidir. Bu açıdan sadece farklı cins olmanın, ezilen cins olmanın ortaya çıkardığı eşitsizliği ortadan kaldırarak kadını özgürleştirme yaklaşımı yetersiz yaklaşımdır. Kaldı ki, sorunu kadınla sınırlı tutmak toplumu demokratik ve özgür kılmaz. Kadın özgürlük çizgisinin toplumun tümünü etkileyecek bir özgürleştirme ve demokratikleştirme etkisi olmazsa zaten kadını da gerçek anlamda özgürleştiremez. Dolayısıyla kadın açısından da toplumu özgürleştirmeyi hedeflemek, kendisini de gerçek anlamda özgür ve demokratik yaşama kavuşturmaktır. Bunu da en iyi yapacak olanın kadın olacağı bilinmeli, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin temel aktörü olmayı bilmelidir.
Kürt kadınının pratiği bu konuda örnektir. Sadece kadın özgür olacak, biz kadın özgürlüğüyle ilgileniriz dememiştir. Askeri, siyasi, toplumsal, kültürel her alanda etkili çalışmak, kadın özgürlük çizgisini, kadın yaklaşımını amiyane deyimle kadın elini tüm çalışmalar ve yaşam içinde etkili kılmak amaçlanmıştır. Nitekim kadın başta yönetimler olmak üzere her yerde etkili olarak yerini almıştır. PKK ve KCK’de yönetimlerin çoğunu kadınlar oluşturmaktadır. Çünkü tüm toplum yaşamında kadın özgürlük çizgisi hakim kılınmadan özgürlük de demokrasi de sosyalizm de gerçekleşemez.
Tabii ki bu gerçeklik kadın dışındaki toplumsal kesimlerin kadın özgürlük mücadelesinin geliştirilmesinde sorumluluk almayacağı anlamına gelmiyor. Her şeyi kadın üzerine yıkmak bir haksızlık ve adaletsizliktir. Özellikle erkek cinsi yaşanan tüm sorunlardan kendini sorumlu görerek demokrasi ve özgürlük mücadelesinde daha fazla yer almalı, kadın özgürlük çizgisinin tüm toplum yaşamında etkin olması için sorumluluklarını yerine getirmelidir. Çünkü kadın özgürlük çizgisi tüm toplumsal yaşamda hakim kılınmadan erkek cinsi de tüm toplumsal kesimler de özgür ve demokratik yaşama kavuşamaz.