Cumartesi Anneleri 521. buluşmalarında zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıya olan Hasan Ocak davasında 20 yıldır süren cezasızlığın son bulmasını istedi
Cumartesi Anneleri 521. buluşmalarında zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıya olan Hasan Ocak davasında 20 yıldır süren cezasızlığın son bulmasını istedi
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’ndaki 521. buluşmalarında 21 Mart 1995 yılında gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hasan Ocak için adalet istedi.
Bu haftaki eyleme Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan da katıldı. Eylem, Hasan Ocak’ın sevdiği Ruhi Su türküsü çalınarak başladı. Eylemde Hasan Ocak davasının 20 yıllık süreci anlatıldı.
Eylemde söz alan Ocak’ın kardeşi Hüseyin Ocak, “20 yıldır burada anlatmaya çalışıyoruz” diyerek, geçmişle yüzleşilmesi gerektiğini söyledi.
O dönemin tanıklarının konuşması gerektiğini vurgulayan Ocak, yargının ve devletin “Bunların katli vaciptir” diyerek hareket ettiği için sonuç üretmediğini söyledi. Ocak, Beykoz Savcısı’nın dosyayı zamanaşımına götüreceğine dair mesaj verdiğini dile getirerek konuşmasını bitirdi.
‘Bu meydanda konuşmak zor’
Maside Ocak da ağabeyi için yaptıkları eylemlerden tanıklıklarını aktardı. “Bu meydanda konuşmak her zaman zor gelmiştir” diyen Ocak, kapı kapı dolaşıp ağabeyini aradıklarını 4 Nisan 1995’te yaptığı bir eylem sonucunda gözaltına alındığını ve o gözaltı sürecinde bir polisin, “Ağabeyinin de tutanağını ben tutmuştum” dediğini söyledi.
‘Hasan Ocak’ın tanığıyım’
Eylemde Hasan Ocak’ın gözaltında olduğuna tanık olan Suna Göl’ün gönderdiği mektup da okundu.
“Gazi katliamından sonra “provokatör” olduğum gerekçesiyle 25 alındım. Aksaray Emniyet Müdürlüğüne götürüldüm. Yapılan işkencelerden dolayı tam olarak tarihi hatırlamıyor olsam da, tahminen 26-27 Martta sorgudan indirildiğimde yanımda birinin olduğunu fark ettim. Gözbağımın altından kim olduğuna baktığımda, işkenceden çıktığı her halinden belli birini gördüm. Hasan’ı daha önce tanımadığım için odadaki kişinin kim olduğunu anlayamadım.
“Gözaltından çıktıktan sonra İHD’ye gittim. İHD’de Hasan Ocak için kampanya yürütenler vardı ve orada Hasan’ın resimlerini gördüm. Resimlerden hemen tanıdım ve O’nu gördüğümü, sağ olduğunu söyledim. Arama süreci boyunca da bunu her fırsatta ifade ettim.
“Gözaltındayken Hasan Ocak’ı gördüğümü 06.04.1995 tarihinde yazdığım ve işleme konmasını istediğim tanıklığım, hiç bir merci tarafından dikkate alınmadı. Savcılığa verdiğimiz dilekçeler soruşturulmadı. Hasan Ocak gözaltına alındığında benim görgü tanıklığım gibi birçok delil Onun gözaltında olduğunu kanıtladı.”
Haftanın basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklamayı Ümit Tekaydişli okudu.
‘Gözaltında kaybetmeler İstanbul’un gerçeği oldu’
Tekaydişli 90’lı yılarda sadece Kürt coğrafyasında değil İstanbul’da da ağır insanlık suçları işlendiğini ifade ederek, “Yargısız infazlar, işkencede ölümler, katliamlar, gözaltında kaybetmeler İstanbul’un gerçeği oldu” dedi.
Adalet talepleri
20 yıldır süren adalet arayışında dile getirilen talepler 521. haftada tekrarlandı:
Hasan Ocak’a ne oldu?
“Hasan Ocak 21 Mart 1995 tarihinde polisler tarafından gözaltına alındı. Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. Burada başında Bayram Kartal’ın olduğu TİM 3 tarafından işkenceyle sorgulandı.
“Onu gözaltında gören, gözaltı listesinde adını gören tanıkları vardı ama gözaltına alındığı inkar edildi. Her yerde Hasan’ı arayan ailesi, arkadaşları ve İHD tüm resmi kurumlardan !bizde yok’ cevabı aldı.Türkiye’yi ayağa kaldıran 58 günlük arayışın sonunda devletin tüm engellemelerine karşı, Hasan Ocak’ın ağır işkence izlerini taşıyan ve ‘meçhul kişi’ olarak işlem gören bedenine, Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. 90’lı yıllarda ilk kez bir kaybın bedenine ulaşıldı ve devlet suçüstü yakalandı.
“Ocak ailesi DGM Başsavcılığına, Beykoz Savcılığına, Fatih Savcılığına başvurdu. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve ‘Tim-3′ polisleri hakkında suç duyurusunda bulundu ama hukuk işletilmedi.
“Ocak ailesi Adalet Bakanlığına başvuruda bulunarak hukuku işletmeyen, etkin soruşturma yapmayan savcılar hakkında şikâyetçi oldu ama Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Müdürlüğü bu şikayeti işleme koymadı.
“Fatih Cumhuriyet Savcılığı, terörle mücadele polisleri ve olayın soruşturulması ile ilgili görevlerini ihmal eden devlet görevlileri hakkında yapılan çok sayıda suç duyurusunu birleştirdi ve bu dosyada ‘şikayetler somut bir veriye dayanmıyor’ gerekçesi ile takipsizlik kararı verdi.
“Beykoz Cumhuriyet Savcılığının 1995/1075 Hazırlık Numarası ile takip ettiği dosyada ise 20 yıldır rutin yazışmalar dışında bir işlem yapılmadı. Dosya savcısı sık sık değiştirildi. Şimdi de zaman aşımı süresine günler kala dosya savcısı izne ayrıldı. Yaşanan gelişmeler, bu dosyanın da hukuka aykırı bir biçimde kapatılacağına dair ciddi kuşku yaratıyor.
“AİHM, bu davada üç savcıya başvurulduğu halde hiç birinin soruşturmanın tümünün sorumluluğunu almadığının altını çizdi. Yetkililerin Hasan Ocak’ın ölümüne ilişkin koşullar hakkında yeterli ve etkili soruşturma yapmadığı sonucuna vardı.”
İMC, Sendika.Org