Emperyalizm, Ukrayna’da faşist devlet tipi modelini yeniden deniyor ve Rusya’ya topyekun saldırmaya hazırlanıyor 5 Eylül’de yeni Donetzk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri ve Rusya ile Ukrayna arasında yapılan Minsk Anlaşması, güya barış getirecek, Donetzk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerin özerklik istemleri tanınacaktı. Hakikatte ama hiç de öyle bir şey olmadı. I. Minsk Anlaşması ne barış getirdi, ne […]
Emperyalizm, Ukrayna’da faşist devlet tipi modelini yeniden deniyor ve Rusya’ya topyekun saldırmaya hazırlanıyor
5 Eylül’de yeni Donetzk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri ve Rusya ile Ukrayna arasında yapılan Minsk Anlaşması, güya barış getirecek, Donetzk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerin özerklik istemleri tanınacaktı. Hakikatte ama hiç de öyle bir şey olmadı.
I. Minsk Anlaşması ne barış getirdi, ne de özerklik
Minsk Anlaşmasının[1] 3. maddesinde tanınan ‘özerklik’, bugünkü Ukrayna içinde Donetzk ve Luhansk’ın “bazı bölgelerinde yerel yönetime dair geçici ayarlamalar yapılmasına dair” bir amaç belirtiyor. Ancak, aynı anlaşmanın 10. Maddesinde, bütün “illegal silahlı grupların” Ukrayna’yı terk etmesi kararlaştırılmış. Yani, Novurusya’nın (=Luhansk+Donetzk) bütün askerlerinin Ukrayna’dan çekilmesi gerekiyor.
Ne güzel bir “özerklikmiş” bu! Taraflardan birinin askeri gücü “illegal silahlı grup” görülüyor. O güya tanınan özerklik, hangi güce dayanarak kendi iç ve dış güvenliğini sağlayacak? Ve “yerel yönetimine dair geçici ayarlamalar” ne oluyor?
Gerçekte ise, barış diye bir şeyden bahsedilemez. BM’nin bir raporuna göre, 5 Eylül’den beri Luhansk ve Donetzk topraklarında ağır silahlarla sürdürülen çatışmalarda 1000 civarında insan öldü.[2]
II. Halk Cumhuriyetlerini boğmak
Ukrayna açısından asıl hedef, belli ki ‘özerklik’, ‘barış’ filan değil, yeni oluşan Halk Cumhuriyetlerini resmen boğmak.
Rus hükümetinin yayımladığı bir rapora göre, savaş yüzünden Ukrayna’da sanayinin en geliştiği bölge olan Donbas/Novorusya’da, sanayi üretimi Luhansk’ta 85%, Donetzk’te ise 59% civarında geriledi. 40 bin küçük üretim birimi iflas etti, yemek üretimi 25-30% civarında geriledi. Binlerce kilometre yol, 30 köprü ve 4585 bina yok edildi ve 58 elektrik santrali ciddi hasar gördü.[3]
Bunlar yetmiyormuş gibi, Minsk Anlaşması’nın 11’inci maddesine (“Donbas’ın ekonomisini yeniden kurmak”) zıt olarak, Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroşenko, Kasım’ın başında 1 Aralık’ta uygulanmaya başlanacak bir yasa imzaladı. Bu yasaya göre, 1 Aralık’tan itibaren, Novorusya’da kalan 252 Ukrayna Devlet işletmesi, kamu bankaları ve sosyal hizmetler kapatılıyor veya donduruluyor. Böylece, devletten gelen toplam 2 milyar $ tutarında destek sıfırlanmış oluyor.[4]
Ukrayna hükümeti, Minsk Anlaşması’ndan beri, yeni Halk Cumhuriyetlerini boğmakla, devleti faşist bir yapıya dönüştürmekle ve işçi sınıfına topyekûn bir saldırıyla uğraşıyor. Hepsini de, git gide daha fazla ABD ve AB’nin uşağına dönüşerek yapıyor ve zaten, ancak böyle yapabilir.
III. Ukrayna’da vesayet rejimi mevcut
Ukrayna, ABD ve AB’nin uşağına dönüşmeye niye mi mecbur?
Çünkü bu savaş, sadece Novorusya’yı değil, Ukrayna’yı da darmadağın etti.
2014’de GSYIH -7% ve -10% arası gerileyecek, kömür, otomobil ve kimya gibi Ukrayna’nın kilit sanayilerinde üretim -20% ile -28% arası, tarımda ise -10% ile -15% arası geriledi. Bu gerileme ve özellikle enerji, üretim malları ve ara mallardaki dışa bağımlılık yüzünden, 2014’ün ilk 3 ayında devlet borcu 50%, yurtdışına borç ise 65% büyüdü. Aynı anda, Ukrayna’nın para birimi 62% değer kaybetti ve enflasyon 12%’ye ulaştı (ki bu sadece ortalama enflasyon; enflasyon, tüketim malları, ulaşım ve sağlıkta 50% ile 100% arasında sıçradı).[5]
Eh, çok açık, ekonomi darmadağın.
Dış borçların sürekli refinanse edilmesi gerekirken ve mesela, Rus gaz şirketi Gasprom’a 5 milyar $ civarında borç varken ve Gasprom, Ukrayna için çok önemli olan gaz ihtiyacını bu borçların en azından bir kısmı ödenmezse karşılayamayacağını açıklarken – evet, böyle bir durumda, Ukrayna hükümeti ne yapabilir? Kendisini mecburen topyekûn dış kaynağa bağlar. Bu dış kaynaklar ise, şu anda Rusya ile düşmanlık ilişkisi olduğuna göre, mecburen ABD, AB ve IMF oluyor.
Böylesine, Ukrayna tam bir vesayet rejimine dönüşüyor.
Mevcut vesayet rejimi, oldukça hızla işbaşına geçti. Ukrayna’daki yaşanan karşı devrimin geçmişte Doğu Bloğunda yaşanan karşı devrimlerden farkı; Rusya’ya karşı artık bütün Doğu Avrupa’yı da mobilize etme hamlesi ve faşizan devlet tipinin normalleştirilmesi yönelimleri oldu.
Krize giren emperyalist düzen, daha da vahşileştirerek ayakta kalmaya, kendisini yeniden üretmeye çalışıyor. Bunun yollarından biri olarak, ABD ile AB arasındaki oluşan emperyalist ittifaka karşı duranlara, mesela Rusya-Çin bloğuna karşı, adeta çılgınca ve daha saldırgan hamleler yapılıyor.
IV. Faşistleşen Ukrayna Devleti
Vesayet rejimi nasıl işbaşına geçti?
Öncelikle, direkt faşist (Hitler’in adamı Goebbels’e ve Nazi işgali zamanındaki faşist işbirlikçi Bandera’ya tapan Svoboda gibi partiler) ve diğer aşırı sağ unsurlar devletleştirildi.
2014 Haziran’ına kadar Başsavcılık yapan faşist Oleg Maknitsky, Cumhurbaşkanı yardımcısı oldu. Hitler ve Goebbels hayranı Juri Mikalçiçin, Ekim 2014 de Ukrayna Gizli servisi SBU’nun ‘propaganda’ şefi oldu.[6] Ama asıl olay, Kasım’daki seçimlerle beraber onlarca aşırı sağcı ve faşist bir yana, en az 3 faşist milis komutanın Ukrayna parlamentosuna seçilmesi oldu[7]. Yetmedi, Azov faşist milis birlikleri komutanı Wadim Trojan, başkent Kiev’in polis şefi oldu.[8]
Burjuvazi, burjuva demokrasisinin emperyalist merkezlerde yarattığı konsensüsü, kapitalizmin krizi yüzünden delik deşik ederken; periferide, mutlak sömürge rejimleri kurmaya zorlanıyor ve Ukrayna da, böylece, İspanya, Şili, Arjantin vs’deki askeri diktatörlüklerden sonra özgün ve yeni bir faşizan tipte örgütlenme deneyimi oluyor.
Bu süreç, Ukrayna’daki tekelcileri, mesela faşist Dnepr ve Donbas birliklerini finanse eden ve 3 ile 6 milyar $ arasındaki mal varlığıyla Ukrayna’nın 3. büyük sermayedarı ve artık aynı zamanda Dnepopetrovsk ilinin de valisi olan Igor Kolomoisky’yi[9], çok sevindiriyor.
Çünkü, yeni otoriter-faşizan rejimin IMF’nin kredilerini almak için Ocak 2015 itibaren halka dayatıp zorlayacağı ‘tasarruflar’, devletin harcamalarını -10% civarı kesecek. Tabii ki, çoğunlukla işçi sınıfının kazanımları olan sosyal hizmetler ve eğitimde kesintiler yapılacak ve bu dolayımla iş gücünün fiyatı düşürülecek. Eğitimde -20% gibi, sağlık’da ise -40%.kesinti yapılacak.[10]
Ukrayna’nın darmadağın olan ekonomisinde ayakta kalabilen tekelciler için gerçek bir şölen!
V. Emperyalizmin asıl hedefi: Rusya’yı vurmak
Ama, emperyalist blok için Ukrayna başka ve daha büyük bir önem taşıyor.
Ukrayna üzerinden, Rusya’yı çevrelemek ve vurmak istiyorlar. Libya karşıdevrimi ve Suriye iç savaşıyla tırmanan gerilim, Ukrayna’daki karşı devrimle beraber başka bir cephede ciddi bir seviyeye yükseltildi ve artık her an patlayabilir.
O zamanki NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in “Rusya’nın saldırganlığına karşı yeni savunma planları”[11]ndan bahsetmesi ve Eylül 2014 NATO Wales toplantısının “Rusya’nın Ukrayna’daki illegal askeri hamlelerinin Avrupa’nın güvenliğini ciddi bir şekilde değiştirdiği”[12] koşullarda yapılacağını vurgulaması, tümüyle bu eksenden gelişti.
Elbette, “karşı tarafta” boş durmuyordu:
Ukrayna’da yaşananlara kadar ve hatta Ukrayna’da da aslında çok savunmacı bir pozisyonda olan Rusya, NATO tarafından gerilim sürekli yükseltilince yüksek riskli bir hamle yaptı ve Kırım’ı Rusya Federasyonu’na kattı. Putin, bu hamlenin uluslararası alanda son senelerde yaşanan gerilimlerin tırmandığı bir yeni zirve olduğunu ve Rusya’nın NATO tarafından daha fazla çevrelenmesini önlemek için yapıldığını vurguladı.[13]
Rusya’yı çevreleyip baskılamakta en saldırgan güç, tabii ki ABD ve onun askeri hegemonya aleti NATO oldu.
En başta, Obama, 2014’ün ortasında 735 Milyon €’luk “European Reassurance Initiative”i kurdu. Bu proje, Rusya’nın komşusu ve ABD’nin müttefiki olan devletlerin askeri kapasitelerini muhtemel bir saldırıya karşı güçlendirmeyi amaçlıyor.
NATO’nun Rusya sınırı civarındaki Doğu Avrupalı müttefikleriyle gerçekleştirdiği bir dizi askeri hazırlık ve yeni “hızlı müdahale birliklerinin” kurulması[14] süreci akarken, ABD, çok daha direkt hamleler yapmaktan da çekinmedi.
En başta, 2014 Ağustos’unda, Obama, Ukrayna Ulusal Muhafızlarını 18 milyon $’lık bir bütçeyle 2015’e kadar destekleyeceklerini duyurdu.[15] 18 Aralık’ta, yine Obama, bu sefer 350 milyon $’lık ve Ukrayna için askeri malzeme yardımını içeren “Ukraine Freedom Support Act” i imzaladı.[16] Ayrıca, Semjon Semjonşenko gibi faşist milis komutanları ABD’ye çağrıldı ve bunlara özel eğitim verildi.[17]
Bu kadar saldırgan hamlelere karşı, tabii ki Putin de yine boş durmadı ve Aralık sonunda yeni bir askeri doktrin imzaladı. Rusya devletinin yeni askeri doktrinine göre, Rusya’yı dışardan tehdit eden en büyük iki tehdit, NATO’nun daha fazla silahlanması ve yakın bölgelerin istikrarsızlaşması.[18]
Hamleler karşılıklı “el yükseltmelerle” sürüyor ve her şey çok açık değil mi?
VI. Rusya’da kriz ve Rusya’nın stratejik eğilimleri
Petrol fiyatlarının düşmesi ve Batı’nın ekonomik yaptırımları yüzünden derin bir krize sürüklenen Rusya’nın, şu an bambaşka bir tehdit ve istikrarsızlıkla da uğraşması gerekiyor.
Batı’nın yaptırımları özellikle Rusya devletinin silah üretimini ve enerji şirketlerini hedef aldı; ama, AB, petrol ve gaz ihtiyacının 30% civarını Rusya’dan ithal ettiği için, Rus gaz ve petrol şirketlerini direkt hedef alamadı.[19] Bu yaptırımlar, Rusya’ya tahminen 40 milyar $ civarında zarar verdi ve 2014’te, tahminen 140 milyar $ civarında sermaye birikiminin Rusya’dan yurtdışına kaçmasını yol açtı.[20] Buna bir de Rus devletinin en önemli gelir kaynaklarından biri olan petrolün fiyatının düşüşü (110 $/varilden 50$/varil civarına) eklendi.
Bu gelişmeler yüzünden Ruble[21], Dolar’a karşı düştü ve 2014 ortasında kur 1 Dolara 33 Rubleyken, Aralık ortasında 1 Dolara 75 Rubleye ulaştı, ithalat ve dış borçların maliyeti ciddi biçimde artmış oldu. Enflasyon yükselip tüketicileri zorlarken[22], Rosneft gibi dev şirketler, dış borçlarını ödeyemedikleri için, devletten destek almaya zorlandı (Rosneft’e mesela 11 milyar $ civarı destek gerekti).[23]
Bu gelişmeler, Rusya’yı kuşkusuz zorlarken, Rus devleti cevabını Rus Merkez Bankasının kur spekülasyonlarına karşı 17.5% oranına yükselttiği belirleyici faiz oranıyla ve, Ruble’yi stabilize etmek için 80 Milyar $ civarında yabancı kuru Ruble’ye dönüştürerek verdi.[24]
Bunlar daha çok kısa vadeli müdahaleler olsa da, 20 Aralık 2014’de, oldukça hızlı davranan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Rusya’ya destekte bulunacaklarını açıkladı. İki ülkenin Başbakanları Li Keqiang ile Dimitri Medvedef, Çin-Rusya arasındaki ticari hacmi yılda 100 milyar dolara yaklaşıp iki ülke arasında Kasım 2014’de 30 senelik ve 400 milyar $’lık gaz ticareti antlaşması imzalanırken, ek olarak, Rusya’nın uzak doğusundaki bölgelerini kapsayan altyapı yatırımları için bir antlaşma imzaladılar.[25]
Resmi tamamlamak için, iki önemli gelişme daha ekleyelim:
Birincisi, Putin, 8 Aralık 2014 konuşmasında, ekonomide hammadde ihracına bağlı kalmanın artık bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu ve Rusya’nın bu bağlamda sanayiye daha çok yüklenmesi gerektiğini vurguladı.[26]
İkincisi ise, Putin, ABD-AB’le yürütmeye zorlandığı mücadelede, Erdoğan’ın da başka bir bağlamda yaşadığı ABD-AB ile çelişkisinden kendi çıkarları için yararlandı ve aslında Rusya’ya karşı AB tarafından baskı aracı olarak kullanılan South Stream/Güney Akım projesi konusunda inisiyatif kullanarak, projeyi AB’nin elinde patlattı. Bulgaristan ve dolayısıyla AB’nin üzerinden geçmesi planlanan “Güney Akım” projesini feshedip, onun yerine Türkiye ile “Turkish Stream” olarak adlandırılan projeye imza attı.[27]
Bu ekonomik hamleleri, IV. Bölümde sunduğum ve genel olarak son senelerin siyasal gelişmeleriyle birleştirip toparlayarak Rusya’nın stratejik yönelimlerini özetleyim:
Siyasal seviyede, ABD-AB ile tırmanan gerilim ve çelişki yüzünden Rusya, uluslararası arenada kendisini daha özgür hamlelere, yeni veya derinleşen ittifaklara (Suriye, İran, Venezüella, Çin) ve daha keskin bir askeri doktrine doğru yerleştiriyor.
Ekonomik açıdan, “Batı”dan bağımsız kalmak için, hammadde ihracından sanayi temelli kalkınmaya ve bölgesel (Çin) yatırım antlaşmalarına doğru evriliyor. Hammadde ihracını da, kendisi gibi mutlak (Çin) veya nispeten (Türkiye) “Batı” ile çelişkiler yaşayan ülkelere yapmak istiyor.
VII. Emperyalizmin krizi dünyayı felakete sürüklüyor
Gördüğümüz gibi, genel tablo, “Batılı” emperyalist güçlerin siyasal ve ekonomik alandaki dayatmaları ve Rusya’nın cevap vermeye zorlanışından oluşan bir “güçler dengesi” düzeni. Ama burada şunu da vurgulamamız gerekiyor: Batı’nın Rusya ile oynadığı oyun eğer elinde patlarsa –ki oyun çok tehlikeli bir zeminde ilerliyor–, sadece ilgili devletlerin kendi ellerinde patlamakla kalmaz; aynı zamanda, bütün dünya halklarına en ağır eziyetler çektirecek yeni bir savaşa veya dünya krizinin derinleşmesine yol açar.
Şimdiden, burjuvazinin bazı fraksiyonları, farklı nedenlerden ve farklı boyutları görebilerek, gitgide sertleşen ve çatışmaya doğru evrilen bu sürecin tehlikeli-yıkıcı potansiyellerini görüp, uyarılarda bulunuyorlar.
Emperyalist “Batı” merkezli sermayenin Rusya ile daha organik bağı olan kesimleri ve onun temsilcileri –mesela Alman Sanayi ve Ticaret Barosu (DİHK) Başkanı Volker Treier, ABD’deki enerji sektörü tekelleri, genel olarak Rusya’yla ticari açıdan ciddi bağı olan Almanya ve Almanya’nın Merkez Bankası Deutsche Bundesbank– Rusya ile girilen ekonomik savaşımda kendi burunlarının da kanayacak olmasından çok korkuyor.[28]
Eh, haksız da sayılmazlar Mesela Fransa[29], Rusya’ya verdiği 49 milyar $, işlerinin çoğunu Rusya’da yapan petrol şirketi Total ve otomobil tekeli Renault ve, en büyük bankası Société Générale’in Rusya’nın en büyük özel bankası Rosbank’ın hisselerinin 99,4%’nın sahibi olması ile sıkıca bağlı.
Bu gerçekliklerin zorlamasıyla, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Fransa Dışişleri Bakanı Fabius, İtalya Başbakanı Renzi ve hatta Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, ABD’nin talep ettiği daha fazla ekonomik yaptırımlara karşı çıktı veya daha temkinli tavırları önerdi.[30]
Öte yandan, burjuvazinin kısmen daha dikkatli ve kapsamlı bakışa sahip kesimleri, Rusya ile mücadelenin bürünebileceği muhtemel tehlikeli siyasal ve jeopolitik gelişimleri vurgulayıp, uyarıyorlar. Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, ki kendisi Rusya’yı kışkırtan Ukrayna karşı- devriminde çok önemli ve lider diplomatik görevleri üstlenmişti, “Rusya’yı ekonomik olarak diz çöktürürüz” diye düşünenlerin çok tehlikeli bir yanılsama içinde olduklarını vurguladı ve daha fazla yaptırımlara bu nedenle karşı çıktı.[31]
Yine Almanya’da, 60 önemli şahsiyet tarafından yayınlanan – ki aralarında eski Alman Başbakanı Schröder de var – “Avrupa’da yine mi savaş? Biz yokuz bu işte!” başlıklı açıklama, ABD, AB ve Rusya’nın, aralarındaki çelişkileri barışçıl ve diplomatik bir şekilde çözemezlerse yeni bir savaşa sürüklenme tehlikesine karşı uyarıyor ve şunu vurguluyor: “Rusya, 1814 Viyana konferansından beri Avrupa’nın gerçekliğini belirleyen güçlerden birisi olarak tanınmıştır. Bunu güç dayatarak çözmek isteyen herkes acı yenilgiye uğramıştır – bunu en son, Rusya’yı kölesi yapmak isteyen Hitler’in megaloman Almanya’sı 1941’de başlattığı vahşi savaşıyla öğrenmişti.”
Ama burjuvazinin bazı kesimlerinin bu dikkatli ve temkinli tutumları ikiyüzlü ve ciddiyetsizdir (bkz. Steinmeier). Çünkü emperyalistler, bazen her ne kadar oynadıkları oyunlardan biraz kafaları dönse de, kapitalizmin kar ve rekabet mantığı ve mevcut dünya krizi yüzünden ya saldırganlaşmaya ya da batmaya zorlanıyor ve bu gidiş hatlarında bütün insanlığı da tehlikeye atıyorlar.
Emperyalist sistem, yapısal krizi yüzünden dünyayı git gide daha fazla felakete sürüklerken ve çılgınca provokatif hamlelerle Rusya’yla büyük bir savaşı göze alıp, ekonomik yaptırımlar yüzünden Dünya krizini tetikleyebilirken, felaketten kurtuluşun tek yolu, halkların ve işçi sınıfının antiemperyalist ve devrimci mücadelesi olabilir.
10.01.14
somatic_responses@gmx.de
[1]http://www.osce.org/ru/home/123258?download=true ; http://slavyangrad.org/2014/09/07/protocol-of-the-tripartite-contact-group-minsk-september-5-2014/
[2]http://www.marxist.com/perspectives-for-the-peoples-republics-the-external-and-domestic-struggle-of-the-left-and-progressive-forces.htm#_ftn1
[3]http://www.wsws.org/en/articles/2014/11/26/ukeb-n26.html
[4]http://www.wsws.org/en/articles/2014/11/26/ukeb-n26.html ; https://www.jungewelt.de/2014/12-10/042.php
[5]http://slavyangrad.org/2014/09/08/statistics-tell-the-tale-irreplaceable-losses-for-the-ukrainian-economy/ ; https://www.jungewelt.de/2014/12-06/004.php?sstr=Ukraine|in|Not
[6]http://ukraineantifascistsolidarity.wordpress.com/2014/10/25/svoboda-nazi-apologist-quits-party-to-become-head-of-security-service-propaganda/
[7]http://www.wsws.org/en/articles/2014/11/27/ukra-n27.html
[8]https://www.jungewelt.de/2014/11-15/006.php?sstr=
[9]http://www.globalresearch.ca/kiev-deploys-neo-nazi-paramilitary-against-political-opponents-in-eastern-ukraine/5388968 ; https://www.jungewelt.de/2014/09-12/047.php
[10]http://www.wsws.org/en/articles/2014/12/23/ukra-d23.html ; https://www.jungewelt.de/2015/01-02/008.php
[11]http://www.faz.net/aktuell/politik/ausland/europa/kaempfe-in-der-ostukraine-merkel-fordert-putin-auf-einfluss-auf-separatisten-geltend-zu-machen-13085672.html
[12]http://www.wsws.org/en/articles/2014/06/23/ukra-j23.html
[13]http://www.wsws.org/en/articles/2014/07/02/ukra-j02.html
[14]http://www.wsws.org/en/articles/2014/09/10/ukra-s10.html ; http://www.wsws.org/en/articles/2014/12/03/nato-d03.html
[15]http://www.wsws.org/en/articles/2014/08/04/ukra-a04.html
[16]http://www.globalresearch.ca/is-us-nato-preparing-to-wage-war-on-russia/5420177 ; http://www.wsws.org/en/articles/2014/12/15/ukra-d15.html
[17]https://www.jungewelt.de/2014/11-27/001.php?sstr=S%F6ldners%7CWunschzettel
[18]https://www.jungewelt.de/2014/12-27/064.php ; http://www.wsws.org/en/articles/2014/12/31/russ-d31.html
[19]http://www.wsws.org/en/articles/2014/09/10/ukra-s10.html
[20]http://alternatifsiyaset.net/2015/01/06/kriz-yilina-damgasini-vuran-ulke-rusya/
[21]http://www.sendika.org/2014/12/kuresel-kriz-derinlesirken-rusya-ekonomisi-coktu-umit-akcay-kriznotlari-blogspot-com-tr/
[22]https://www.jungewelt.de/2014/12-18/023.php
[23]http://www.globalresearch.ca/a-full-blown-economic-crisis-has-erupted-in-russia/5420339
[24]https://www.jungewelt.de/2014/12-18/023.php
[25]http://www.wsws.org/en/articles/2014/12/23/chin-d23.html
[26]https://www.jungewelt.de/2014/12-10/012.php
[27]http://www.german-foreign-policy.com/de/fulltext/59026
[28]http://www.wsws.org/en/articles/2014/12/20/euro-d20.html ; http://www.wsws.org/en/articles/2014/06/27/nato-j27.html ; http://www.wsws.org/en/articles/2014/08/20/ukra-a20.html
[29]http://www.wsws.org/en/articles/2014/12/20/euro-d20.html
[30]http://www.wsws.org/en/articles/2014/12/20/euro-d20.html ; www.wsws.org/en/articles/2014/06/27/nato-j27.html
[31]http://www.wsws.org/en/articles/2014/12/20/euro-d20.html