“Her yer direniş her yer Kobanê” sloganı gerçek oldu. 1 Kasım’dan önce bir slogan olarak dillendirilen bu belirleme, 1 Kasım günü saat 14.00’ten itibaren hayatın ta kendisi oldu. Slogandan, düşünce bazından, soyut düzeyde ifade edilişten gerçek hayatla buluşan Kobanê direnişi ile ete-kemiğe bürünerek tüm dünya tarafından sahiplenmiş oldu… Kobanê artık Kürdistan’ın Güneybatı’sında bulunan küçük bir […]
“Her yer direniş her yer Kobanê” sloganı gerçek oldu. 1 Kasım’dan önce bir slogan olarak dillendirilen bu belirleme, 1 Kasım günü saat 14.00’ten itibaren hayatın ta kendisi oldu. Slogandan, düşünce bazından, soyut düzeyde ifade edilişten gerçek hayatla buluşan Kobanê direnişi ile ete-kemiğe bürünerek tüm dünya tarafından sahiplenmiş oldu… Kobanê artık Kürdistan’ın Güneybatı’sında bulunan küçük bir kent değil halkların, kadınların, ötekileştirenlerin, kimlik ve sınıf kavgasını verenlerin, kısacası demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesin kenti, yani bir dünya şehri, faşizme ‘hayır’ diyenlerin, eşitlik ve doğru yaşamdan yana olanların, baskıya, zulüme ve barbarlığa boyun eğmeyenlerin kutsal kenti…
Namuslu ve samimi dindarlıların, farklı inançlara saygılı olanların, dini politikaya alet etmeyenlerin, onu rant unsuru olarak görmeyenlerin kutsal kenti… Özgürlük için, demokrasi için, insanlık için, kardeşlik için, halkların, değişik kimlik ve ulusta olanların kanlarının birbirine karıştığı genç devrimcilerin şahadete ulaştıkları şehit kenti…
Dilbilimci profesör Noam Chomsky, Arjantinli Nobel Barış Ödüllü Adolfo Perez Esquivel, Güney Afrikalı Nobel Barış Ödüllü Başpiskopos Desmond Tutu, Dünya Doktorlar Örgütü Başkanı Michel Rolan’ın ve yüzlerce aydının, filozofun, bilim insanının, feministin, kısacası binlerce direniş ve fikir direnişçisinin hayal ettiği kardeşleşmenin anlam bulduğu onurlu ve aydın bir kent…
Evet, Kobanê efsanevi direnişiyle herkesin mutlak anlamda düşlerinde hayal edip görmek istediğ ve kahraman kadın ve erkeklerin, yaşlı ve gençlerin kan, can ve bedenleriyle korudukları bir kent artık.
İşte 1 Kasım’da tüm dünya bu kent için yürüdü, bu kent için birleşti, bu kent için haykırdı, bu kent için sokaklara döküldü. Başları açık-kapalı kadınlar, feministler, anarşistler, emekçiler, işçiler, yoksullar-zenginler, Avrupalılar, Kuzey ve Latin Amerikalılar, Asyalılar, Afrikalılar, Avustralyalılar, değişik inanç ve farklı kimlikten halklar, kısacası her türden faşizme karşı olan herkes kol kola girip, aynı dille “Save Kobanê” diye haykırdı.
1 Kasım’da “Save Kobanê” haykırışı ile dünya adeta sarsıldı, yer gök inledi. Ve bu haykırış Kobanê’yi Kobanê yapan kahraman Kürt kadın ve erkeklerinin haykırışı, onların evsanevi yürüyüşü, “toprak yesek de ülkemizi bırakmayacağız” diyen Rojava halkının hawari ile birleşerek muhteşem bir direniş senfonisinin eşliğinde ezilenlerin, halkların ve özgürlükten yana olanların birliğini oluşturdu..
Hiç kuşkusuz ki bu muhteşem birliği Kürt-Türk-Arap-Asuri-Keldani-Arap ve diğer ulustan olan kahramanların kanları yarattı. Arin Mirkan ve Suphi Nejat Ağırnaslı gibi kahramanların iradesi ile bu büyük dünya buluşması gereçekleşmiştir. 1 Kasım Dünya Kobanê Günü onların kanı, canı ve bedenleri üzerinde inşaa edilmiştir. Çok farklı kıtada ve çok farklı cins ve inançtan insanların tek ses halinde “ Biji berxwdana Kobanê” haykırışının mayası, bu büyük kahramanların sonsuz direnişleri ve son nefeslerini verirken “Kobanê düşmeyecek” diyerek, toprağa düşen kutsal bedenleri olmuştur.
Kürtler artık yalnız değildirler. Kobanê direnişi varolan yalnızlığı kırmış, Kürtlerin haklı mücadelesini tüm dünyaya duyurmakla yetinmemiş, aynı zamanda büyük bir destek ve örgütsel duruşu da açığa çıkartmıştır…
Kürtlere düşen görev açığa çıkan bu duruşu daha da örgütlemek, dostlarıyla birlikte daha sağlam bir irade gücünü açığa çıkartmak, diplomasi, kültürel ve diğer tüm alanlarda kalıcı kurumlaşmalara gitmektir. Kobanê direnişine, kobanÈ’de savaşan kadın ve erkek savaşçılarına, Kobanê’yi terk etmeyen Kürt halkına sadık kalmayı bunu gerektiriyor…
Tüm dünyanın dilinde olan “Save Kobanê” sloganı ancak böyle yaşam bulur.