Benim gibi, her gün tüm gazeteleri okumak, en azından gözden geçirmek durumundaysanız.. Yine, her gün çeşitli internet sitelerini ve twitter üzerinden verilen mesajları takip ediyorsanız.. Siyaset sahnesindeki işaretleri “biraz daha önceden” görme şansınız olur. Hele Abdullah Gül meselesinde olduğu gibi, o işaretler artık açıktan açığa veriliyorsa. Dün Cumhuriyet Gazetesi bir manşet attı, Ankara karıştı. Manşette, […]
Benim gibi, her gün tüm gazeteleri okumak, en azından gözden geçirmek durumundaysanız.. Yine, her gün çeşitli internet sitelerini ve twitter üzerinden verilen mesajları takip ediyorsanız.. Siyaset sahnesindeki işaretleri “biraz daha önceden” görme şansınız olur. Hele Abdullah Gül meselesinde olduğu gibi, o işaretler artık açıktan açığa veriliyorsa.
Dün Cumhuriyet Gazetesi bir manşet attı, Ankara karıştı. Manşette, Gül’e atfen “DIŞLANDIK” deniyordu. Habere göre, Gül, Çankaya seçimi öncesinde Erdoğan’la aralarındaki gerilimi artık saklamıyordu. Erdoğan’ın tek adam yönetimine açıktan karşı çıkıyordu. Ve “gerekirse partiden ayrılıp başka bir partiyle siyasete devam etmeyi” bile düşünüyordu.
Manşete, tahmin edileceği üzere Köşk’ten “yalanlama” geldi. Ancak, bir tepki, o haberin AKP cephesinde “doğru farz edildiğini” gösteriyordu.
AKP’nin “konuşkan” milletvekili Şamil Tayyar, Gül’ün basın danışmanı Ahmet Sever’i hedef almış ve “Köşk’teki o danışman durdukça bu tür haberler çıkar” diye tweet atmıştı.
Oysa, Ahmet Sever’in, Gül’ün haberi / izni / onayı olmadan böyle bir iddiayı fısıldayamayacağı ortada. Şamil Tayyar da bunu bilecek konumda.
Peki öyleyse neden, “bak haber yalanlandı” demiyor da Ahmet Sever’e yükleniyor?
OPERASYON-MUŞ!
Bu sorunun yanıtını da, yine AKP cenahından.. AKP’nin son dönemde hızla yükselen köşecisi Cem Küçük, tesadüfe bakın, dünkü yazısında veriyor. Yine Ahmet Sever’e ve ayrıca Fehmi Koru’ya yükleniyor. “Erdoğan’ı etkisiz Cumhurbaşkanı görmek isteyenler” üzerinden, Gül’ün başbakanlığı ihtimalini taca atıyor:
“Fehmi Koru şimdilerde Turgay Ciner grubu üzerinden yeni bir operasyonun parçası oluyor. Yapılmak istenenin en çok Abdullah Gül’e zarar vereceğini söylemek isterim. Sayın Gül, Koru’nun ve etrafındaki Ahmet Sever gibilerin kendisine büyük zararlar vereceğini görmelidir. Koru Habertürk’teki röportajında Erdoğan’ı Çankaya’da pasif halde kilitleme rüyalarına kapılıyor. Milletin iradesiyle Başkan olmuş adam Anayasa’nın 104. maddesinin verdiği yetkileri kullanmayıp sembolik biri gibi orada oturacak öyle mi? Koru Yeni Türkiye düşmanlarının diliyle konuşuyor. Koru’nun derdi Abdullah Gül’ün ve Yeni Türkiye’nin iyiliği değil kendisinin kaybettiği itibarını Gül üzerinden yeniden devşirme çabası. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Bey’i bu konuda uyarmak istiyorum.”
GÜLCÜLER – GENÇLER
Ankara’nın nabzını tutanlar biliyor. Erdoğan’ın Çankaya adaylığı netleşti. Buna itiraz yok. Ancak sonrası için AKP resmen ikiye bölünmüş durumda. GÜLCÜLER, sembolik bir başbakanla partinin eriyeceğini savunuyor. Bülent Arınç ve Ali Babacan ile onların etrafındaki isimler bu safta..
Başta Davutoğlu olmak üzere Erdoğan’ın etrafında toplanan ve çoğunluğu yeni isimlerden oluşan “genç ekip” ise “Erdoğan yeter” diyor.
Bugün yaşananlar, yakın geçmişte Erdoğan ve Gül’ün Fazilet Partisi’nden kopuşunu hatırlatmıyor mu!
Bu iki isim, Abdüllatif Şener ve Bülent Arınç’ın da desteğiyle YENİLİKÇİLER hareketini başlatmış. İktidara yürümek için “yaşlıları bir kenara itip öne geçmişlerdi”.
O dönemden bugüne, Erdoğan ve Gül isimleri hep “birlikte” anıldı. Oysa şimdi karşı karşıya gibi görünüyorlar.
Bu kez öykü yine bir ayrılıkla mı biter? Yoksa Erdoğan, sadece parti içindeki Gülcüler’den değil, iş dünyasından ve Batı’dan gelen sese de kulak verip başbakanlık koltuğunu Gül’e bırakır mı?
Her iki seçenekte de GÜL’ÜN ADI siyaset sahnesini etkileyecek.
Bizler mi?
Zannediyorum, Çankaya seçimi sonrasında bizlerin de konuşacağı çok şey olacak!
SOMA AYIBI
Facia sonrasındaki o unutulmaz anlarda, maden işçisi, boşuna ambulansta sedyeye yatarken çizmelerini çıkartmak istememiş!
Baksanıza, Somalı işçiler, seslerini duyurabilmek için Meclis’e gittiklerinde tulum ve çizme yüzünden engele takıldılar. Meğer giysileri mevzuata uygun değilmiş.
CHP’li vekiller sağdan soldan kıyafet denkleştirmiş de birkaç sözcü içeri girebilmiş.
İşte demokrasimiz budur. Buraya kadardır.
Millet, vekili “kıyafeti uygun bulmadığı için” dışarda kalıyorsa.. Zaten o vekiller, madenler hakkında araştırma yapmak için ABD ve Avustralya’ya SOMA SEYAHATİNE çıkma kararı vermişse.. İlaveten, torba yasada, AKP’lilerin oylarıyla “yaşam odası” zorunluluğu çıkartıldıysa..
Örtün ki ölelim!
NOT: Neyse ki CHP’nin aslan yürekli milletvekili Özgür Özel itiraz etti de, Soma seyahatinden haberimiz oldu. Medya yer verince de seyahat, AKP’li başkanın ifadesiyle “kısır politik tartışmaya yol açmamak için” iptal edildi.
SANDIK ALARMI
AKP cephesi, Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması halinde başbakanlığı tartışıyor. Muhalefette, özellikle CHP cephesinde ise sandığa gidip gitmeme tartışması var. Bu yüzden aydınlar Twitter’da alarma geçti. “Sandığa git” kampanyası başlattı. İşte onlardan biri ve ilginç gerekçesi:
“10 Ağustos’ta mutlaka sandığa git. Oy verdiğin aday kazanmasa bile sen kendine olan saygını kaybetmemiş olursun..” Ahmet ÜMİT