Erdoğan’ın sabrının tam Feyzioğlu ‘Aranızda cumhurbaşkanlığı adayları var’ derken tükenmesi belki de rastlantı değildir. Danıştay hadisesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın elini tutarak “Bir dakika, bitiyor zaten” gibilerinden nasıl sakinleştirmeye çalıştığını TRT haberdeki görüntülerden izlediniz mi? İzlemediyseniz, izlemenizi öneririm. Erdoğan o sırada Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na saydırıyordu. Gül, eski dostunu sakinleştirmeyi başaramadı. Sonra […]
Erdoğan’ın sabrının tam Feyzioğlu ‘Aranızda cumhurbaşkanlığı adayları var’ derken tükenmesi belki de rastlantı değildir.
Danıştay hadisesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın elini tutarak “Bir dakika, bitiyor zaten” gibilerinden nasıl sakinleştirmeye çalıştığını TRT haberdeki görüntülerden izlediniz mi? İzlemediyseniz, izlemenizi öneririm.
Erdoğan o sırada Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na saydırıyordu. Gül, eski dostunu sakinleştirmeyi başaramadı.
Sonra bir daha denedi. Bu defa Erdoğan ayağa kalkmış, kürsünün bulunduğu sahneye doğru iki adım atmış Feyzioğlu’nu konuşmasını uzattığı için ‘Edepsizlikle’ ve siyasi mesaj vermekle suçluyordu. Gül kolundan tutmak, belki yerine oturmasını sağlamak istedi. Erdoğan’ın kalkıp gitmesi iki bakımdan onu da yaralardı. Birincisi, protokol icabı aslında Cumhurbaşkanı makamını geride bırakıp gitmiş olacaktı. İkincisi, o çıkarsa bu kadar yıllık dava arkadaşını yalnız bırakmak olmayacak ama bu defa onun peşinden gitmek pozisyonunda kalacaktı.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in yüzünde otuz saniye önceki, gözlerine inanamayan, müstehzi gülümseme donmuş, yerini endişeye bırakmıştı. Neticede Erdoğan’ın oturmayacağı belli olunca Gül de kalktı. Erdoğan ona bakarak “Haydi beraber gidelim” gibi bir işaret yapmadan önce de Gül gitmek üzere hareketlenmişti. Bu durumu biraz daha tahlil edeceğiz.
* * *
Ama önce bütün bu olanlarla ilgili bir haberi verelim: Gül, 15-21 Mayıs tarihlerinde Çin’e yapacağı ziyarette uçağına köşe yazarı davet etmeme kararı aldı.
Oysa Cumhurbaşkanı, görev süresinin bu son dış seyahatine çok önem veriyordu, hâlâ da veriyor ya. Daha haftalar öncesinden ekibi bu son geziye davet edilecek işadamları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle birlikte kıdemli gazetecilerin listesini de hazırlamaya başlamıştı; bazılarına o tarihleri bu ihtimalle boş bırakmaları tavsiye edilmişti.
Gül’ün, cumhurbaşkanlığı adaylarının kesinleşeceği tahminlerinin yapıldığı bir sırada çıkılacak Çin seyahatinde iç siyasete dair önemli sözler söylemesi bekleniyordu.
Danıştay hadisesinin hemen ardından Gül’ün uçağa köşe yazarı davet etmeme kararı duyurulmaya başlandı.
Gül, belki de bu konudaki sorulara, ertesi gün Erdoğan tarafından başka cevaplar verileceği bir durumda kalmak istememişti.
Dün Gül’ün halka açık iki programı vardı.
Kayseri’de Türk Hava Kuvvetleri’ne, Türkiye’nin de ortak üreticisi olduğu NATO’nun yeni nesil A-400 ‘Atlas’ nakliye uçağı teslim töreni vardı. Ne bu konuya değindi ne soru aldı. Öğleden sonra Ankara’da Bosna-Herkes Cumhurbaşkanı Bekir İzzetbegoviç ile ortak basın toplantısında da soru almadı. Belli ki Gül, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı kararını açıklayana kadar siyasi konularda susma hakkını kullanmaya karar vermişti.
* * *
Aslında Erdoğan’ın kararı artık açık görünüyor.
Özellikle Feyzioğlu’na çıkıştıktan sonra gittiği Afyonkarahisar’daki AK Parti toplantısında verdiği mesajlar gayet açık:
Erdoğan, AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor.
Peki, kararını neden açıklamıyor? Çünkü henüz Erdoğan-sonrası AK Parti’nin tasarımını tamamlamış değil.
Aklındaki, bakanlar kurulu koordinatörü olacak, iddiasız bir başbakan ve kendisinden onay almadan hiçbir şey yapmayacak bir parti başkanı; yani fiilen partili başkan modeli.
Ama Gül, “Ben o zaman mani olmayayım” diyerek, pasif başbakan olmayacağını ilan etti.
Tabii bir yandan da üç dönem kuralı işliyor. Bu durumda da mevcut kabinenin ağırlıklı isimlerinden Meclis’te yer alabilecek mesela Ahmet Davutoğlu gibi isimler hâlâ başbakanlık aday adayı sayılabilir.
Öte yandan, Afyon’daki ‘ANAP’ın sonuna benzeme’ ve ‘Akbulutvari’ tartışmaları var. Erdoğan kendisinden sonra partinin gerileme devrine girmesini istemiyor.
Belki de başa dönüyoruz, Erdoğan’ın sabrının tam Feyzioğlu’nun “Aranızda Cumhurbaşkanlığı adayları var” sözünü es verip tekrarladığı sırada tükenmesi bir rastlantı değildir.
Gül, artık söyleyeceğini söylediğini var sayıyor ve bundan sonra olacakların sorumluluğuyla birlikte meydanı tamamen Erdoğan’ın kararına bırakmak k üzere susma hakkını kullanıyor.
Gül de tutamadığına göre artık kim tutar Erdoğan’ı?
Ve biz de buna çoğulcu demokrasi diyoruz.