Yıllardır aralarına düşmanlık tohumları ekilmiş Arap ve Kürtlerin kaderinin ortaklaştığı bu dönemde, dönülmez noktaya varmadan birleşik mücadele tek seçenek 2014 yerel seçimleri oy çalma iddiaları, elektrik kesintileri, itirazlar ve çatışmalar ile sona erdi. Seçim esnasında yaşananlar ve sonuçlarına dair söylenecek çok şey var. Ben ise bu yazıda Mersin Büyükşehir Belediye Seçimlerine dair birkaç değerlendirmeyi paylaşacağım. […]
Yıllardır aralarına düşmanlık tohumları ekilmiş Arap ve Kürtlerin kaderinin ortaklaştığı bu dönemde, dönülmez noktaya varmadan birleşik mücadele tek seçenek
2014 yerel seçimleri oy çalma iddiaları, elektrik kesintileri, itirazlar ve çatışmalar ile sona erdi. Seçim esnasında yaşananlar ve sonuçlarına dair söylenecek çok şey var. Ben ise bu yazıda Mersin Büyükşehir Belediye Seçimlerine dair birkaç değerlendirmeyi paylaşacağım. Beni bu yazıyı yazmaya iten sebep ise Mersin’de MHP adayı Burhanettin Kocamaz’ın nasıl kazandığına ve bundan sonra olacaklara dair birbirinden çok farklı şeylerin tartışılıyor olması.
Kocamaz nasıl kazandı?
Burhanettin Kocamaz’ın nasıl kazandığına dair değerlendirmeler ile başlayalım. Buna sadece Bütünşehir Yasası ile çevre ilçelerin katılmasını sebep gösterirsek yeterli bir sonuca varamayız. İlçelerde, özellikle Mersin’in kuzey ve batısında MHP’nin güçlü olduğu gerçek. Ama MHP’nin Mersin’deki son büyük başarısına yani 2009 yerel seçimleri il genel meclisi sonuçlarına baktığımızda 1.085.276 seçmenden 285.493’ünün oyunu alarak birinci parti olduğunu görüyoruz. Ardından AKP 232.259 oyla ikinci, CHP 206.740 oyla üçüncü ve DTP 93.344 oyla dördüncü olarak sıralanıyor.
2011 genel seçimlerinde ise daha farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz. 1.136.510 seçmenden AKP 311.947, CHP 305.697, MHP 222.534 bağımsız aday Ertuğrul kürkçü ise 92.000 oy alıyor. Ve geliyoruz 2014 seçimlerine. Seçmen sayısı 1.185.388 olurken MHP’nin oyu 324.127’ye yükseliyor. CHP 287.388 AKP 284.136 BDP 97.640. Yani 2009’dan 2014’e 100.000 artan seçmen sayısından AKP ve CHP’ye oylarını dağıttığımızda kalan, MHP’nin kendine kattığı 40.000 oya yetmiyor. Bu da AKP’nin Türkiye genelinde yaptığı sağı tamamen kendine katma başarısını burada MHP’nin Burhanettin Kocamaz ile başardığını gösteriyor.
MHP hem AKP’den hem CHP’den oy aldı
Bu seçimin bir yerel seçimden çok genel seçim havasında geçtiğini herkes kabul ediyor. O zaman daha sağlıklı sonuçlar için 2011 seçim sonuçları ile değerlendirelim. AKP’nin oyu yaklaşık 25.000, CHP’nin oyu yaklaşık 20.000 düşerken, MHP oyunu 102.000 arttırıyor. Seçmen sayısındaki artış ise 49.478. Yani bütün yeni seçmenleri MHP’ye oy vermiş düşünsek ve AKP’den, CHP’den kopanları katsak dahi yeterli olmuyor. Bu toplama çıkarmalarla varmak istediğimiz esas sonuca gelirsek; AKP seçmeninin Burhanettin Kocamaz’a oy verdiği gerçeğinin yanında CHP seçmeninin de önemli bir bölümünün MHP’ye oy vermiş olduğunu görüyoruz. Daha özelleştirirsek Haziran’daki barikat arkadaşlarımızın bir kısmının da oyu Burhanettin Kocamaz’a gitmiş oluyor. Mersin’de direnişin en başından “bozkurtlar”ın çokluğunu bilenler buna şaşırmayacaktır ama bence bu ilk günlerden sonra kendi kitlesini bırakmak pahasına sokağa sırtını dönen CHP’lilerin (gençlik kollarından belediye başkanına) düşünmesi gereken bir durum. CHP’nin aday seçimine dair tartışmalara da bu değerlendirmeler ışığında bakabiliriz. Direnişe de direnenlere de pek bir mesafeli Macit Özcan’ın Haziran’da sokağa dökülenlerden oy almasını kimse beklemiyordu zaten. CHP Türkiye’nin birçok yerinde faşist adaylarla seçime girerken “Mersinliler de burada gerçek faşist var, bari ona oy verelim dediler” türünden hicivleri de önemseyebiliriz.
MHP nasıl kazandı sorusunun cevabı biraz da CHP’nin nasıl kaybettiği ile ilgili.
Değişen bir şey yok mu?
Peki şimdi ne olacak, sorusuna gelecek olursak; bir şeyin değişmeyeceğini düşünmek bana çok iyimser geliyor. Mevcut başkanın en az yenisi kadar piyasacı rantçı olduğu bir gerçek ve belediyede dönen dolaplarda ortada; o konu aynı kalabilir. Ama Burhanettin Kocamaz’ın seçim sloganlarına baktığımızda bir şeylerin değişeceğini anlamak kolay. Mersin’i Mersinliler yönetecek diyen MHP’li başkanın Macit Özcan’ın ve belediyede çalışanların etnik kimliğini kastettiği açık. Belediye çalışanları arasında bir kıyım ve kadrolaşma çalışmalarının olacağını tahmin etmek için çok düşünmeye gerek yok, Kocamaz’ın yıllardır yönettiği Tarsus’a bakmak yeterli. Mersin’i yönetmeye gelecek olan Mersinlilerin ise şehrin sosyal dokusunu nasıl değiştireceği tahmin edilebilir.
Bir diğer sloganında “Mersin’i birlikte büyütelim” diyen Burhanettin Kocamaz, akıncıları ile Adana üzerine sefere çıkmayı düşünmüyorsa Mersin’i nasıl büyütecek? Yoksa Mersin’i Mersinli olmayanların işgalinden kurtarmak mı kastettiği? Çarşıda sebze halinde ve sokaklardaki tezgahlarda yani şehrin atar damarlarında çalışan Araplar Kürtler Mersinli değil ise onlar ne olacak? Mersin için çatışmalı günler ne yazık ki uzak değil.
Biz ne yapacağız?
Şimdi esas soruya gelecek olursak biz ne yapacağız? Neoliberal piyasacı belediyecilik anlayışına karşı birçok direniş tecrübesine sahibiz artık. Rant için kentsel dönüşüm yapacak, doğayı talan edecek olanlar bizim direnişimizle karşılaşacaklarını akıllarından çıkarmasınlar sakın.Faşizme karşı mücadele konusunda ise geleneğimizin dosta düşmana ilan ettiklerini kimse unutmasın.
Karanlık bir tablo var evet ama Mersinin demokrat potansiyeli de unutulmasın. Yeter ki Burhanettin Kocamaz’ın sıradan bir başkan olduğu yanılgısına düşmeden; bu kentin tüm demokrat anti-faşist güçleri ortak mücadele olanaklarını yaratalım. Yıllardır aralarına düşmanlık tohumları ekilmiş Arap ve Kürtlerin kaderinin ortaklaştığı bu dönemde daha ağır ve dönülmez noktaya varmadan birleşik mücadele tek seçenek. Elimizi çabuk tutmazsak ne olacağını yine Tarsus’a bakıp görebiliriz.
* Samet Uslu
Mersin Halkevi üyesi