Dışişleri Bakanı, Müsteşarı, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay İkinci Başkanı konuşuyorlar ve bir ülke için en hassas konuda “dinlemeye” takılabiliyorlar. Söylenecek bir şey yok ya da belki sadece şunlar var: Devletin en üst düzey yetkililerinin katıldığı ve Süleyman Şah Türbesi ile ilgili olarak Suriye topraklarına yönelik savaş ve harekat planlarının tartışıldığı toplantının kaydı kadar, internete düşmüş […]
Dışişleri Bakanı, Müsteşarı, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay İkinci Başkanı konuşuyorlar ve bir ülke için en hassas konuda “dinlemeye” takılabiliyorlar. Söylenecek bir şey yok ya da belki sadece şunlar var:
Devletin en üst düzey yetkililerinin katıldığı ve Süleyman Şah Türbesi ile ilgili olarak Suriye topraklarına yönelik savaş ve harekat planlarının tartışıldığı toplantının kaydı kadar, internete düşmüş olan hiçbir kayıt, böylesine “devlet bitmiş” ve “sözün bittiği yer” duygusunu insanlarda uyandıramazdı. Dışişleri Bakanı, Müsteşarı, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay İkinci Başkanı konuşuyorlar ve bir ülke için en hassas konuda “dinlemeye” takılabiliyorlar. Söylenecek bir şey yok ya da belki sadece şunlar var:
1. Devlet, en mahrem konularının konuşulmasında bile kendini koruyamamaktadır. Bu, çok ama çok vahimdir.
2. Böyle bir devletin dış politikasının inandırıcılığının, herhangi bir caydırıcılığının kalmaması da çok vahimdir.
3. Konuşmaların içeriği dinledildiği vakit ise, Türkiye’nin ne kadar amatör kafaların yönetiminde, nasıl bir badireden geçtiğini işitmek ayrıca vahimdir.
“Sözün bittiği yerdeyiz” demiştik. Bunu deme noktasına gelmek de vahimdir.