Terör mahkemelerinin görevlerinin genel mahkemelere devredilerek kaldırılmasını yıllardır savunmamıza rağmen, siyasi iktidar hep bu konuda adım atmaktan uzak durdu. Hatta her seferinde bu mahkemeler farklı isimlerle sistemde tutulmaya devam edildi. Son süreçte bir anda siyasi iktidar bölge mahkemesi niteliğindeki bu mahkemelerin kaldırılacağını açıkladı. Açıklamalara bakacak olursak, evet bu mahkemelerin kaldırılacağı söylendi ama, bu mahkemeler her […]
Terör mahkemelerinin görevlerinin genel mahkemelere devredilerek kaldırılmasını yıllardır savunmamıza rağmen, siyasi iktidar hep bu konuda adım atmaktan uzak durdu. Hatta her seferinde bu mahkemeler farklı isimlerle sistemde tutulmaya devam edildi. Son süreçte bir anda siyasi iktidar bölge mahkemesi niteliğindeki bu mahkemelerin kaldırılacağını açıkladı.
Açıklamalara bakacak olursak, evet bu mahkemelerin kaldırılacağı söylendi ama, bu mahkemeler her yönüyle tarihin tozlu sayfalarında kalmayacak. Yine başka ad altında yaşatılacak! Bu mahkemelerin baktığı suçlara ağır ceza mahkemeleri bakacak doğru. Ancak ağır ceza mahkemeleri bu davalara kendi usul kurallarına göre değil, terör mahkemelerinden kalan kurallara göre bakacakmış! Bu durumda daha önce yurdun 11 yerinde bölge mahkemesi olarak bulunan terör mahkemeleri, ağır ceza mahkemelerinin yurdun 133 yerine olduğunu düşünürsek, artık yurdun 133 yerine yayılacak!
11 bölgedeki terör mahkemelerinin yarattığı hukuk terörüne katlanılamazken, şimdi 133 bölgeden hukuk terörü!
Terör mahkemeleri kaldırılmalıdır. Ancak bu mahkemeler, kendilerine özgü tüm usul kuralları ile kaldırılmalıdır. Bu usul kuralları başka adlarla veya başka yasalar içinde de yaşatılmamalıdır. Aksi halde yine yeni bir kandırmaca söz konusu olacak! Üstelik bu sefer ki tam bir felaket! 133 yerden! Yani tam bir sıkıyönetim hali!
Geriye dönüp bakarsak, bunu hep böyle yaşadık.
12 Mart döneminde DGM’ler kuruldu, sonra Anayasa Mahkemesi bu mahkemelerinin kuruluşunu iptal etti ama ne oldu, bu iptal bir işe yaradı mı!
12 Eylül döneminde bu sefer bu mahkemeler içine askeri yargıç ta konularak Anayasa’da düzenlendi ve 1984 yılında faaliyete sokuldu.
İHAM kararı sonrasında DGM’lerden askeri yargıç çıkarıldı, ancak 2004 yılına kadar bu mahkemeler faaliyette tutuldu.
2004 yılında DGM’ler kaldırılıp, yerlerine aynı suçlara bakan aynı konuda aynı nitelikteki mahkemeler yine kuruldu.
2004’te kurulan bu mahkemelere baktığımızda, binası, dosyası, görevi, savcısı, yargıcı, aklınıza ne gelirse DGM’lerle aynı idi. Hatta DGM’lerden daha geri hükümler içermekte idi.
Bu sefer bu mahkemeler 2005 yılında kaldırılıp yerlerine yine bölge mahkemesi niteliğinde ÖGM’ler kuruldu. 2005’te de sadece isim değişti. Üstelik ÖGM’ler bir önceki mahkemelerden de daha geri hükümler taşımakta idi.
2012’ye geldiğimizde ise, ÖGM’ler kaldırılıp, onlardan daha geri hükümler içeren, yine bölge mahkemesi niteliğinde, ancak her ilde de görev yapabilecek düzeyde terör mahkemeleri kuruldu.
Şimdi terör mahkemeleri kapatılıyor. Elbette kapatılmalıdır. Ancak terör mahkemelerinin usul hükümleri çöp sepetine atılmadığı için bu sefer bu mahkemeler ağır ceza mahkemelerinin 133 yerde bulunduğunu gözettiğimizde 133 yere yayılıyor!
Düşünsenize, adli kolluk kuruluyor, adliyeyle ilgisi yok, vali yardımcısına bağlı. Aynen sıkıyönetim komutanının emrimde hareket eden kolluk gibi…
İktidarın ağzından çıkan baklalara bakarsak, niyetin hukuk olmadığı anlaşılıyor.
Dinleme kararları gibi konularda hukuksal düzenlemeler yapılması yerine, dinleme kararlarınn oybirliği ile alınması kuralı getiriliyor. Böylece her heyette iktidar yanlısı bir kişi bulunursa, iktidar kendisini sağlamda hissedeceğini düşünüyor, hukuku değil. Bu kanıt toplamaya müdahale! Biir soruşturmada kanıt toplanamadıktan sonra gerisi neye yarar! Düşünün karar yani mahkümiyet için oy çokluğunun arandığı yerde, dinleme için oybirliği! Ve bugüne kadar her şey yargı üzerinden yapan iktidar artık yurdu 133 noktadan hizaya sokacak, kendisine yönelik olayları da 133 yerden yargı üzerinden kontrol edecek!
Kesin olan bir şey var. İlan edilmemiş bir sıkıyönetim hali gelmekte ve yeni mahkemeler de adı konulmamış sıkıyönetim mahkemesi gibi yurdun her köşesinden devreye sokulmakta! İktidar kimseye söz hakkı tanımadan karşı devrimlerine devam ediyor!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.