Başlıktaki ifade, gazeteci Mustafa Hoş’un kitabından alınma. Yıllardır ‘gazetecilik yapmakta direndiği için’ işsiz kalan bir gazeteci. Geçen gün yazmıştım. Herkesin bilmesi, öğrenmesi gereken ‘medyanın kirli çamaşırlarını’ ABLUKA adını verdiği kitabı ile ortaya serdi. ‘Pembe’ medyanın aslında nasıl is karası, yüz karası işler yaptığını anlattı. Bir örnek: Gezi’de gözlerini, kulaklarını, ağızlarını kapatanlar Mısır’daki olaylarla coşmuştu hani. […]
Başlıktaki ifade, gazeteci Mustafa Hoş’un kitabından alınma. Yıllardır ‘gazetecilik yapmakta direndiği için’ işsiz kalan bir gazeteci. Geçen gün yazmıştım. Herkesin bilmesi, öğrenmesi gereken ‘medyanın kirli çamaşırlarını’ ABLUKA adını verdiği kitabı ile ortaya serdi. ‘Pembe’ medyanın aslında nasıl is karası, yüz karası işler yaptığını anlattı.
Bir örnek: Gezi’de gözlerini, kulaklarını, ağızlarını kapatanlar Mısır’daki olaylarla coşmuştu hani. Televizyonlar, saatlerce yayına doyamamıştı.
İşte o günlerin birinde, HaberTürk Televizyonu’nda yaşananları tarihin hafıza kartına kaydediyor Mustafa Hoş:
“Bu yayınlar sırasında her şey o kadar titizlikle yürütüldü ki, Ciner Medya Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Ciner Holding’in ortağı Fatih Saraç, editör masasına bizzat oturarak yayınları yönetti. Başlıkları da kendisi yazdı. Her yazılan ‘kj’den önce Başbakanlık danışmanları aranıyor ve harfi harfine yazılacak ‘kj’ler ‘patron’ tarafından not alınıyor ve bizzat yazılıyordu. Üstelik tüm bunlar gizli saklı da yapılmıyordu. Erdoğan’ın yayın izlemesi bir liyakat nişanı gibi görülüyordu. Yayın editörü (!) Fatih Saraç mesuttu ve talimatlar yağdırıyordu: ‘Beyefendi şu anda bizi izliyor. Aman ha! Yayını kesmeden devam ediyoruz. Bakın Beyefendi (Erdoğan) bizi izliyor”.
KİM BU FATİH SARAÇ?
Eğer baş döndüren gelişmeleri bizim gibi yakından takip etmek zorunda değilseniz, Fatih Saraç’ı tanımayabilirsiniz. Ancak öylesine kritik bir isimdir ki, tanımakta / tanıtmakta fayda var!
Anlatmaya, Erdoğan’ın ‘darbe ve suikast girişimi’ diye nitelendirdiği ‘BÜYÜK GÖZALTI LİSTESİ’ ile başlamak lazım. Biliyorsunuz; o listedekiler, polis savcılık kararını uygulamayı reddettiği için gözaltına alınmadı. Yine de, medyaya sızan / sızdırılan liste vesilesiyle, aslında herkesin bildiği bir sır ortaya çıktı.
Yani; El Kaide finansörü diye bilinen Yasin El Kadı’dan, BİM ortaklarından Latif Topbaş’a… Oradan ‘becerikli’ bay Abdullah Tivnikli’ye ve Fatih Saraç’a uzanan bir İLİŞKİLER ZİNCİRİ.
Fatih Saraç, bu zincirde önemli bir halka; Mekke Üniversitesi mezunu. BİM ve Yeni Şafak’ın eski ortaklarından. Babası Emin Saraç’ın geçmişteki bağlantıları sayesinde Suud sermayesinin güvenini kazanmış bir isim.
Ve ‘2013 Türkiyesi’nde bir yayın grubuna ortak oluyor ve yayını kimseye bırakmadan kendisi götürüyor.
Medya, artık böyle bir noktada.
Ne yazık ki, böyle bir noktada.
Mustafa Hoş, dün SOKAK TV’deki Medya Mahallesi’nde “Bunları hiç unutmamak, hatırlatmak zorundayız” dedi.
Haklı. Bugün Türkiye’de artık gazetecilik falan yapılmadığını… Kimilerinin AKP iktidarına, kimilerinin Gülen Cemaati’ne sırtını yaslayarak gazetecilik yerine operasyon yaptığını anlatmak gerekiyor.
ZAMANLAMA MANİDAR!
İzmir’de, Cemaat atağı izlenimi bırakan bir operasyon yapıldı, malum. Gazeteciler, operasyonu eski Ulaştırma Bakanı, bugünün AKP ‘İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı’ Binali Yıldırım’a sordular. Öyle ya, operasyon hem Yıldırım’ın bakanlığı sırasındaki iddiaları içeriyordu… Hem de o iddialar çerçevesinde gözaltına alınması istenen isimlerden biri, Binali Yıldırım’ın ‘bacanağı’ idi.
Yani; sorulacak ilk kişi Binali Bey’di. Ama, beyefendi yanıt vermek yerine, şöyle bir yorumla yetindi. “Zamanlama manidar”.
Hatırlıyor musunuz! 17 Aralık’ta başlayan Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonları sonrasında da AKP’Lİ Burhan Kuzu, Twitter’dan şöyle bir mesaj geçmişti: “11 yıldır AK Parti iktidarda, bu yolsuzluklar son aylarda mı oldu? Kullanmak şimdi mi işinize geldi!”
Anlaşıldı. Beyler, “Yolsuzluk yok, alnımız ak” demiyor. Diyemiyor. Onun yerine, her seferinde zamanlamaya dikkat çekiyor. Neredeyse şu söyleniyor:
“Bunca yıl neler neler yaptık, operasyon yapılmadı da şimdi neden yapılıyor!”
Vallahi haklısınız. Bunca yıl ne kadar rahattınız. Bütün bunların sırası mı yani!
NOT: Ben bu yazıyı yazarken, Binali Yıldırım’ın bacanağı hakkında “Firar etti, kayıplara karıştı” kabilinden haberler gelmişti. Merak etmeyin, kaçmamıştır. Bilal Erdoğan’la birlikte istirahate çekilmiştir.
BU KARELERİ UNUTMAYIN
Askeri savcılık da Uludere için ‘takipsizlik’ kararı verdi. Uludere’de kendi ülkesinin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülenlerin dosyası kapatıldı. Dosyalar kapanır da, yaralar kapanır mı!
İdeolojiniz / görüşünüz / inancınız / mezhebiniz / etnisiteniz / yaşınız ne olursa olsun… Uludere’yi ve pek çoğu çocuk 34 kişinin ölümünü unutursanız… İNSANLIKTAN İSTİFA EDEBİLİRSİNİZ!..
BENZERİ OLMAYAN SAVAŞ
Coşkun Aral, savaş muhabiri olarak dünyayı dolaştı. Son 25-30 yıl boyunca her savaşın tanığı oldu. Ama bir ay kadar önce Suriye sınırına gitti. Geri döndü ve şöyle dedi: “Bu savaş hiçbir savaşa benzemiyor. Kim kimle çatışıyor?.. Kim kimin düşmanı belli değil. Ayrıca El Kaide vahşice katliam yapıyor”.
Coşkun Aral bugün SOKAK’ta Medya Mahallesi’nin konuğu olacak. Tanık olduklarını anlatacak. Milliyet Foto Muhabiri Bünyamin Aygün’ü şans eseri elinden kurtardığımız El Kaide vahşetine dair örnekler verecek. Haberiniz olsun dedim.