“İşkence alanı sokaklar: Toplumsal olaylarda kolluğun zor kullanımı, etkileri ve sonuçları” sempozyum-forumu 25 Ocak saat 11.00’da Şişli Kent Kültür Merkezi’nde yapılacak.
“İşkence alanı sokaklar: Toplumsal olaylarda kolluğun zor kullanımı, etkileri ve sonuçları” sempozyum-forumu 25 Ocak saat 11.00’da Şişli Kent Kültür Merkezi’nde yapılacak.
Sempozyum-forumun tartışma başlıkları şunlar:
Toplumsal olaylarda zor kullanım araçlarının tarihçesi, kimyasal etkileri, toksikolojik etkileri,
Kimyasal gösteri kontrol ajanlarına maruz kalanlarda meydana gelen sağlık sorunları,
Toplumsal olaylarda zor kullanım araçları: Psikososyal boyut,
Toplumsal olaylarda zor kullanım araçlarının neden olduğu travmatik yaralanmalar ve işkence algısı,
Toplumsal olaylarda zor kullanım araçları ve insan hakları ihlalleri,
Toplumsal olaylarda zor kullanım araçlarının kullanımının hukuki açıdan incelenmesi,
Toplumsal olaylarda zor kullanım araçlarının yasaklanmasına dönük mücadele deneyimi,
Sempozyumun çağrıcıları arasında, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Eczacı Odası, Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği bulunuyor.
Sempozyum-forumun çağrı metni şöyle:
Biber gazı yasaklanmalıdır, çünkü…
Aslında sebebi sosyolojik, psikolojik, bilimsel verilerde aramanın ötesinde, Berkin Elvan’ın gözlerinde bulabiliriz. Gösteri kontrol ajanlarının gerek biyolojik etkileri gerekse de ateşli silah gibi kullanımı sonucunda yitirdiklerimizin gözlerinde. Belki de gezi sürecinde şiddete maruz kalmış bütün dostlarımızda…
Devlet ve onun ideolojik aygıtları, gücünü sarsabilecek herhangi bir hareketle karşılaştığında ‘doğası gereği’ onu bastırmak için elinden geleni yapmaktadır. Bu anlamda kolluk güçlerinin bu coğrafyada sicili pek kabarıktır. Gerek ateşli silahların kullanımı, gerek fiziksel güç, gerekse de kimyasal silah kullanımı.
Yaygın olarak ‘biber gazı’ denip geçiştiriliyor olsa da bu kimyasal, aslında kolluğun toplumsal olaylarda müdahale iddiasıyla kullandığı çeşitli kimyasallardan, ajanlardan yalnızca birisi. Demokratik hak taleplerimizle her sokağa çıktığımızda maruz kaldığımız kimyasal, fiziksel, psikolojik şiddetin bize yaşattığı ruhsal ve bedensel tahribatın tam olarak farkında mıyız? Peki, bu müdahale ajanlarını, bu kimyasal silahları yeterince tanıyor muyuz? Yalnızca insana değil doğadaki tüm canlılara olan etkisi nedir? Bizlere gelişigüzel uygulanan bu şiddet başlı başına bir işkence yöntemi değilse nedir? “İnsan hakkı” ibaresi kullanıldığında önümüze barikatlar kurulan bir ülkede sahi hiç mi hakkımız yok bu maruziyetler, bu şiddet karşısında? Peki, tüm bu soruların bir de hukuki açıdan değerlendirilmesi nasıldır?”
Sendika.Org