Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Van depreminin ikinci yıl dönümünde yaptığı TOKi reklamı niteliğindeki açıklamasında Van’dan milyon liralar ve hektarlar olarak bahsedilirken, açlık grevindeki depremzedelerden bahsedilmedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın TOKİ reklamı niteliğindeki açıklamasında Van’dan milyon liralar, yatırımlar ve hektar alanlarla bahsedilirken, açlık grevindeki depremzedelerden bahsedilmedi. Ölen ve yaralananlardan da bahsedilmeyen açıklamada Bayram Otel de unutuldu
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar 25 Ekim günü Van depremi ile ilgili bir açıklama yayımladı. “Van’ı baştan başa yeniledik”, “Sağlam evler yapmak boynumuzun borcu”, “Van’a 5 milyon 890 bin 021,87 lira çevre yatırımı yapıldı” şeklinde ajitatif söylemlerde bulundu.
Bayraktar’ın açıklamasında Van’a kaç milyon lira çevre yatırımı yapıldığı, bu yatırımların ne kadar hektar olduğu kalem kalem anlattı, TOKİ reklamı şeklindeki açıklamalarda “Van’da, TOKİ’nin 3 milyar lira tutarında 24 bin 134 konut yaptığını, bu konutların 17 bin 722’nin afet konutları olduğunu, deprem sonrası 12 lise, 29 ilköğretim okulu, 750, 1430, 3580, 350 kişilik yurt binaları, 80 ahır, 34 cami, 17 ticaret merkezi, 3 pansiyon, 3 sosyal tesis, belediye hizmet binası,10 aile sağlık merkezi, 3 eczane, 4 hastane, 2 sağlık ocağı ve engelsiz yaşam merkezlerinin yapıldığı, proje ve ihale çalışmaları devam eden 4 bin konutla birlikte Van’da, TOKİ’nin 29 bin 17 konut sayısına ulaşılacağı” yer aldı.
Bu açıklamalarda Van’da 23 Ekim 2011 günü meydana gelen depremde 644 kişinin hayatını kaybettiği, 1966 kişinin yaralandığı yer almadı.
Bayraktar, “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü Kanunu kapsamında buradaki hak sahipleri ve kiracılar kanunun getirdiklerinden faydalanabilecek. Kira yardımı, kredi ve faiz desteği, proje yardımı gibi kanun kapsamında ne gerekiyorsa biz Van’a bunu yapacağız” derken TOKİ konutlarına geçirilmeyen ve yaşadıkları konteyner kentlerden çıkarılmak istenen yüzlerce ailenin açlık grevinde olduğundan bahsetmedi. Açlık grevindeki depremzedeler, deprem öncesinde kirada yaşayan ailelerdi.
Bayraktar’ın bir diğer söylemi “Sağlam binalar inşa etmek boynumuzun borcu” şeklinde. Bayraktar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerinin “oturulabilir” dediği ve Van Valisi tarafından “Van’da hayat normale dönüyor” açıklaması için basının davet edildiği; sonrasında 9 Kasım 2011 günü meydana gelen 5,9 şiddetindeki artçı depremle yerle bir olan Bayram Otel’i ne çabuk unutuyor. Cem ve Sabahattin kardeşlerimizin de içinde bulunduğu 24 kişi Bayram Otel’de hayatını kaybetmişti.
Van Depremi’nin üzerinden iki yıl geçti. Depremin ardından binlerce insan Van’ı terketmek zorunda kaldı. Binlerce depremzede çadır kentlerde kötü yaşam koşullarına mahkûm edildi. Deprem sonrası yaraların sarılması, barınma gibi yaşamsal ihtiyaçların karşılanması için gereken zorunlu deprem sigortası birikiminin, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in itiraf ettiği gibi, duble yolların yapımına harcandığı ortaya çıktı.
TOKİ için mi, Van için mi?
Depremin ardından ‘Van İçin Tek Yürek’ sloganıyla kampanyalar başlatıldı. Bu kampanyalarla 3.5 milyar lira para toplandı. Bu paranın 1.5 milyarının Van’da konut yapması için TOKİ’ye verildiği açıklandı. Geri kalan 2 milyar liranın akıbeti hakkında kamuoyuna bilgi verilmedi. TOKİ’nin deprem sonrası yaptığı konutlar da halka 75 bin lira karşılığında satıldı, satılıyor.Hasarlı binalarda hala yaşam var
Ekim depremi sonrası Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) verilerine göre ilk belirlemelere göre 19 bin yapı yıkılması gerekiyordu. Şimdiye kadar 12 bin yapı yıkıldı. Van’da hâlâ güçlendirilmeyi bekleyen 10 bin yapı bulunuyor. Yani halen binlerce insan hasarlı yapılarda dış cepheleri sıvanmış bir halde barınıyor.Depremzedeler açlık grevinde
Çadır ve konteynırlarda yaşayanların yaklaşık 2 ay önce zorla tahliyeleri istendi. Barınacak başka bir yeri olmayan depremzedeler konteynırlarda yaşam savaşı verirken, depremzedelerin geçici yaşam konutların boşaltmaları için elektrik ve suları kesildi. Depremzedeler, yaşananları protesto etmek amacıyla 28 Ağustos tarihinde başlattıkları açlık grevine halen devam ediyor.Sorumlulardan hesap sorulamadı
99 depremi sonrasında olduğu gibi, deprem sonrası yıkılan onlarca binanın yapı ve denetim sürecinin sorumlularından hesap sorulmadı. Depremde hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralananlar tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Van Valiliği, Van Belediyesi, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ile kamu görevlileri ve bina sahipleri hakkında Van ve Erciş cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurularında bulunuldu. Henüz birçok davadan ses seda çıkmazken, Van Barosu avukatlarından Mustafa Aladağ “2 yıl geçmesine rağmen hukuki açıdan önemli bir ilerleme sağlanamadı” diyerek süreci özetledi.Yapı üretim süreçleri denetimi halen sahipsiz
99 Depremi sonrası yapı üretim süreçlerinin denetlenmesi için çıkarılan “Yapı Denetim” yönetmeliği halen ağır aksak ilerliyor. Yönetmelik yapı denetimini özel sektörün sermaye birikim sürecine havale ediyor. Yönetmelikle güvenli yapı üretimi müteahhitler ile yapı denetim şirketleri arasındaki organik ilişkilerin insafına bırakılıyor. Üstelik deprem sonrası yapı üretiminde tekelleşen ve birçok taşeronla çalışan, binlerce konut üreten TOKİ, KİPTAŞ gibi kurumlar denetim dışına çıkartılarak yıkımlardan ne derece ders alındığı ortaya kondu.Güvenli olmayan yapılar, güvencesiz istihdamlar
AKP iktidarı deprem karşısında değişen tek şeyin zaman olduğunu gösterdi. Yapı Denetim Yönetmeliği ile yapı denetim alanı piyasalaştırılırken, yapı denetim şirketlerininin mühendisleri ucuz iş gücü olarak kullanmalarına göz yumuluyor. Daha çok emekli mühendislerin ve işsizlik yaşayan genç mühendislerin çaresizce çalışmak zorunda kaldığı yapı denetim firmaları, yönetmelikte belirtilenin aksine çok sayıda mühendisi tam zamanlı çalıştırmayarak, diploma kiralama yöntemi uyguluyor. Yapı denetim firmalarının denetlenmemesi güvenli olmayan yapı inşasıyla birlikte güvencesiz çalışma koşullarının da önünü açıyor.Deprem değil AKP’nin rant dolu kent politikaları öldürüyor
AKP 11 yıllık iktidarı boyunca kentlerde güvenli barınmaya ilişkin önlemler geliştirmedi. Kentler sermayenin rant alanı haline getirildi. AKP’nin üçüncü iktidar döneminin başında peş peşe yasalaşan 2B Yasası, Afet Yasası, Büyükşehir Yasası ile kentlerin talanını kurumsallaştıran mekanizmalar kuruldu. AKP iktidarı deprem karşısında değişen tek şeyin zaman olduğunu gösterdi.
Sendika.Org