Haziran Ayaklanması ve onun kalbi olan Gezi Komünü, Seyh Bedreddin yiğitlerinden Börlükçe Mustafa’nın kardeş sofrasını kurduğu yerde tartışıldı. 4-7 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilen Karaburun Bilim Kongresi, Adorno’nun “Bilim itaatsiz olana ihtiyaç duyar” şiarı ile Türkiye’nin dört bir yanından gelen yüzlerce akademisyenin ve öğrencinin katılımı ile 8. kez toplandı. Toplantının gerçekleştirildiği Karaburun ve Mordoğan Türkiye’nin en güzel […]
Haziran Ayaklanması ve onun kalbi olan Gezi Komünü, Seyh Bedreddin yiğitlerinden Börlükçe Mustafa’nın kardeş sofrasını kurduğu yerde tartışıldı. 4-7 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilen Karaburun Bilim Kongresi, Adorno’nun “Bilim itaatsiz olana ihtiyaç duyar” şiarı ile Türkiye’nin dört bir yanından gelen yüzlerce akademisyenin ve öğrencinin katılımı ile 8. kez toplandı.
Toplantının gerçekleştirildiği Karaburun ve Mordoğan Türkiye’nin en güzel dinlence yerlerinden. Dağların arasından kıvrılarak gelen zorlu bir yolu var Karaburun’un. Bu dağların aman vermez yolları, bundan 600 yıl önce, yârin yanağından gayri her şeyde, hep beraber diyebilmek için ayaklanan halkın kurduğu kardeş sofrasının, Karaburun Komünü’nün, bir süre ayakta kalmasını sağlamış. İktidarın zorbalığı, Karaburun’un dar geçitlerinde boğulmuş[1].
Onlar, yani Börlükçe Mustafa ve yoldaşları, Karaburun’u Nazım’ın dizlerine ifadesini bulduğu şekliyle, üzümü, inciri, narı, tüyleri baldan sarı, sütleri baldan koyu davarları, ince belli, aslan yeleli atlarıyla, duvarsız ve sınırsız, bir kardeş sofrası gibi açmışlar. Bu nedenle Gezi Komünü’nün köklerini buralarda aramak mümkün.
Kongrenin ilk gününde bir yanda yerel sorunlar konuşulurken, diğer yanda Haziran Ayaklanması ve ezilenlerin iktidarının olanakları tartışıldı. Halkevleri, EMEP, SYKP, HDK, ÖDP, BDP, SDP, DİP ve ESP temsilcilerinin söz aldığı ve son derece kalabalık olan Mordoğan’daki oturumda, bir yandan Haziran Ayaklanması’nı hazırlayan dinamikler, AKP’nin “bozulan façası”, solun bu süreçteki rolü, sınıfın ve sendikaların direnişteki konumu tartışılırken diğer yandan birlik ve dayanışma zemininin bir iktidar perspektifi içinde nasıl örgütleneceği sorusuna cevap arandı. Dayanışma vurgusu yapıldı
Aynı anda ortalama 3 oturumun yapıldığı, günlük oturum sayısının 10’u toplam oturum sayısının 30’u aştığı, sunuşun yapan sayısının 100’ü bulduğu kongrede, üniversitelerden, emeğe, iktidarın şiddetinden, yerel yönetimlere, iletişimden, örgütlenmeye, sağlıktan, aileye, iktidardan, medyaya, feminizmden, dünyadaki toplumsal hareketlere, mahpushanelerden, barışa kadar pek çok konu konuşuldu.
Düzenlenen sergiler, forumlar, film gösterimleri ile etkinlikler kongreyi zenginleştiren unsurlardı.
Diren ODTÜ ormanı
Gezi Parkı direnişi ile başlayan süreç yeni bir umudu içinde taşıyor. Ve umut sokakları rengarenk boyarken, iktidarın yüzündeki makyaj akmaya devam ediyor. Savaş ve ekonomik krizin girdabında, Haziran Ayaklanması’nın yarattığı direnişin izleri, hükümetin üzerine bir karabasan gibi çökmüş durumda. Ve iktidar karabasana dönen uykusundan daha fazla saldırarak uyanacağını sanıyor. Direniş ODTÜ’yü sarınca Karaburun’un gündemi ODTÜ oluyor.
Ve biliyoruz ki ODTÜ ormanları Deliorman değil, ama sinsilikte Beyazıd Paşa’yı aratmayacak bir başkanı var Ankara’nın. Ve Karaburun’da kalpler ODTÜ ormanları için atıyor, bir vakitler Deliorman’da bir gece uykusunda kaldığı çadır basılıp esir alınan Bedrettin için attığı gibi.
Cuma akşamı Karaburun Bilim Kongresi sokağa çıktı diren ODTÜ diye. Haykırdık hep birlikte diren bilim, diren umut!
Basamaklar gökyüzüne uzanıyor
8. Karaburun Bilim Kongresi, “toplumsal mücadele geçmişimizi unutmayanlara, geleceği kurmayı talep etmeye devam edenlere, bugün bize dayatılan kısır döngüden çıkmak için bilgi üretenlere, kapitalizmin iktidarını kurma ve yeniden üretme biçimlerini sorgulayanlara, ezilenlerin iktidarı için dayanışma” çağrısıydı.
Çağrının yerini bulduğu açık. Bilginin iktidarla ilişkisini bir uşaklık meselesi olmaktan çıkartmak için toplanan yüzlerce insan, eksikleri ile gedikleri ile yetersizlikleri ile de olsa sadece merdivenleri değil gökyüzünü boyamayı hedefliyordu. Ve biliyoruz ki, iktidarın merdivenlerin boyanmasından korkusunun nedeni, basamakların gökyüzüne uzanmasındandır!
@Serkan_Ongel