Hayat TV, şu anda Taksim’de yüzbinlerce insanı görüntülüyor. Sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin birçok ilinde işçiler, kadınlar, Kürtler, eşcinseller, aleviler, müslümanlar, gayrı müslümanlar, ateistler ve tüm ezilenler direniyor. Taksim meydanında tek bir slogan hakim: “Hükümet istifa, Tayyip istifa!” Çok farklı kesimlerden gelen insanların tek bir talep etrafında birleştiğini görüyoruz. Hal böyleyken, soldan gelen önerilerin meydanda yükselen […]
Hayat TV, şu anda Taksim’de yüzbinlerce insanı görüntülüyor. Sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin birçok ilinde işçiler, kadınlar, Kürtler, eşcinseller, aleviler, müslümanlar, gayrı müslümanlar, ateistler ve tüm ezilenler direniyor. Taksim meydanında tek bir slogan hakim: “Hükümet istifa, Tayyip istifa!”
Çok farklı kesimlerden gelen insanların tek bir talep etrafında birleştiğini görüyoruz.
Hal böyleyken, soldan gelen önerilerin meydanda yükselen talebin ardına düşmesi büyük bir hata olacaktır. “Valilik ve emniyet müdürü istifa etsin” ya da “Başbakan özür dilesin” taleplerinin tamamı meydanların gerisine düşmek demektir. Böyle bir durumda, AKP iktidarının sonrasına yönelik talepler geliştirmek ve hazırlıklara girişmek solun görevi. Ne AKP, ne de CHP’ye mahkum değiliz. Ne liberalizm, ne de ulusalcılar arasında bir tercih yapmak zorunda değiliz.
Üstelik eğer ki böylesi bir eylemin ardından, AKP ve Başbakan istifa etmez ise, iktidarını pekiştirerek yola devam edecektir. AKP iktidarda kaldığı durumda Taksim eylemini örgütleyen, alevlendiren, katılan, katılmayan herkesi büyük bir soykırım bekleyecek. Mimarlar Odası’ndan, Sırrı Süreyya’ya, Sabahat Tuncel’den Tabibler Odasına, futbol takımları ve hatta kapılarını halka açan Hilton oteli bile az ya da çok payını alır bu süreçten.
Bu yüzden Taksim’in taleplerinin gerisine düşemeyiz. BDP’li milletvekilleri başta olmak üzere, sendikalar, kadın örgütleri, feministler ve tüm ezilenleri kapsayacak bir platform oluşturmak mümkün!