Geçen Salı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 3. Genel Kurulu vardı. Yetmiş dört milyon insana emeklilik ve sağlık hizmeti veren bir Kurum’un üç yılda bir yapılan Genel Kurulu’nun basında ve kamuoyunda genişçe yer bulmasını filan bekliyor insan ama nerde?.. O kadar renksiz, şekilsiz, hareketsiz bir Genel Kurul’du ki Çalışma Bakanı Faruk Çelik bile ciddiye almadı. Konuşmasını […]
Geçen Salı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 3. Genel Kurulu vardı.
Yetmiş dört milyon insana emeklilik ve sağlık hizmeti veren bir Kurum’un üç yılda bir yapılan Genel Kurulu’nun basında ve kamuoyunda genişçe yer bulmasını filan bekliyor insan ama nerde?..
O kadar renksiz, şekilsiz, hareketsiz bir Genel Kurul’du ki Çalışma Bakanı Faruk Çelik bile ciddiye almadı.
Konuşmasını yaptıktan sonra “Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısına katılmam lâzım.” deyip çıktı gitti.
Oysa…
Kendileri siyasi risklerini göze alarak reform yapmışlar…
Norm ve standart birliği sağlamışlar…
Hastane kapıları cefa kapısı olmaktan çıkıp sefa kapısı haline gelmiş!..
Vesaire vesaire.
Yalnız üç yılda bir toplanan SGK Genel Kurulu ile yılda bir toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun çakışma olasılığını hesap etmek için herhalde matematik profesörlerine başvurmak gerektiğini söyleyip geçtim.
O saatte hâlâ salondan çıkmamış dinleyicilerin tansiyon ve kan şekerlerinin düşmeye başladığını hesap ederek kısa bir konuşma yaptım.
“Soru 19-Sağlık hizmetlerinin paralı olacağı doğru mu?
GSS (Genel Sağlık Sigortası) ile birlikte sağlık hizmetlerinin paralı olacağı doğru değil. Tüm vatandaşlar GSS kapsamında sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanacaktır. Ancak, bugün olduğu gibi ayaktan tedavide kullanılan ilaç ve ortez-protezlerde %10 ila %20 arasında katkı payı alınacaktır. GSS ile katılım payı alınacak yeni bir unsur getirilmemektedir.”
Peşinden, hepsi de AKP’den sonra gelen…
İlave ücretten reçete bedeline… Yatak parasından istisnai sağlık hizmeti ücretine… Acilde paralı muayeneden eşdeğer ilaç farkına…
Benim sayabildiğim on bir kalem yeni katılım payını sıraladım.
Sonra da…
Arkamdaki perdede yazılı olan “Değişimi Hisset/Dönüşüme Ortak Ol” sloganını gösterip…
“Değişimi” tenimizde, bedenimizde hissettiğimizi ama sağlığı paralı hale getiren “Dönüşüm”e suç ortağı olmadığımızı söyleyip bitirdim.
Hacettepe Tıp 5. Sınıf öğrencisi Recep Kar’ı Ergoterapi 4. Sınıf öğrencisi yapıvermişim.
Neyse ki Hakim Bey’ler hatamı fark etmedi de…
Yazımın başlığındaki gibi…
Hepsini alıp döndük, mahkemeden!..