Henüz geçen haftaydı. La Vega’da, Caracas’ın bir gecekondu mahallesinde bir evdi. Edgar’ın eviydi. Küçük bir halk toplantısıydı. Daha çok kadınlar ve gençler vardı. Emperyalizmden, sömürüden, yaşadıkları yoksulluktan ve bunu nasıl yok edeceklerinden bahsediyorlardı. Başkan Chavez’in adı sık geçiyordu tabii ki. Chavez henüz Küba’ya, belki de dönemeyeceği ameliyat için gitmemişti. Seçimi yeniden kazanmış muzaffer bir başkandı. […]
Henüz geçen haftaydı. La Vega’da, Caracas’ın bir gecekondu mahallesinde bir evdi. Edgar’ın eviydi. Küçük bir halk toplantısıydı. Daha çok kadınlar ve gençler vardı. Emperyalizmden, sömürüden, yaşadıkları yoksulluktan ve bunu nasıl yok edeceklerinden bahsediyorlardı. Başkan Chavez’in adı sık geçiyordu tabii ki. Chavez henüz Küba’ya, belki de dönemeyeceği ameliyat için gitmemişti. Seçimi yeniden kazanmış muzaffer bir başkandı. Ölüm ortalarda dolaşıyordu ama onlara zaten pek yabancı değildi.
Başka mahalleden katılan iki genç vardı. Bolivarcı örgütlenmenin bir parçası olarak diğer gecekondularda çalışmaya gidiyorlardı. Devrimci bir Erasmus programıydı. ‘Birbirimizi tanıyoruz ve Venezüella’nın sadece bizim mahalleden ibaret olmadığını anlıyoruz.’ diyorlardı. Birlikte hareket etmek için, doğrudan ilişkilerinin olması çok önemliydi. Türkiye’den ‘Halk Cephesi’nden arkadaşlar vardı. Bu toprakları anlatıyorlardı. Orayı anlamaya çalışıyorlardı.
Evin sahibi Edgar, siyah bir öğretim üyesiydi. Yaşı elli ile altmış arasındaydı. Gençti. Devrimciler yaşlanmazdı. On yıldan fazladır tanıyordum. 2002’de faşist cunta sırasında bu koca gecekonduyu, aşağıya taşımıştı. Chavez’i askeri faşist cuntanın elinden geri alan halkın, 1 milyon kişinin öncülerindendi. Her şey sakin ve her şey kontrolümüzde diyen büyük televizyonların dediklerinin aksine, sokakları yakarak kente indiler. Birlikte ve çok olduklarını gösterdiler. Başkanlarını geri alarak evlerine döndüler. Edgar neredeyse son 5 yıldır, koluna sabitlenmiş bir demir boruyla yaşıyordu. Sürekli zehirlenen kanının temizlenmesi gereken bir hastalığı vardı. Bedeninde ve sokaklarda direniyordu.
Biraz önce mahalledeki halk marketinin doğum gününü kutluyorlardı. Bir başka genel seçimden önce Chavez’i zor duruma sokmak için gıda ulaşımını engelleyerek ambargo uygulayan, büyük gıda tekellerine karşı kurulmuştu. Şimdi halka çok ucuz, temel gıda maddesi ulaştırıyordu. Çalışanları ve biraz mahalleli, bir pastanın etrafında toplanmış ‘Feliz Cumpleaos Mercal -iyi ki doğdun halk marketi- şarkısını söylüyorlardı.
Evin bir odası, La Vega’nın radyosuydu. Cunta sırasında büyük televizyonlar, radyolar ve tabi ki gazeteler -gazete de yalan, radyo da yalan, oligarşi dediğin zehirli yılan- uslu ve terbiyeli olmalarını nasihat ederken, bu küçük radyolar sokağı anlattı. Caracas’ın yüksek yüksek tepelerinde isyanın sesiydi. Gecekondulardan geldi halk…
Son 2-3 yıldır La Vega da ve bütün Venezüella’nın gecekondu mahallelerinde, kırsalda köyler de halk milisleri vardı. Cumartesi, pazar günleri, akşamları, askeri akademilerde teorik ve pratik eğitim alıyorlardı. Emperyalizm nasıl saldırır? Nasıl tüfek kullanılır ya da el yapımı bomba imal etmenin incelikleri üzerine dersler vardı. Erkekler, kadınlar ve gençler, inşaatta çalışmaktan, seyyar satıcılıktan, toprağı ekmekten ya da boş gezmekten hemen sonra bu eğitime katılıyorlardı. Eh tabii ki zorunlu değildi.
Uzaktan bakıldığında, herkes evde pijamayla otururken televizyonu açtığınızda, birden Chavez gibi kırmızı gömlekli bir adamın, devrimden ve sosyalizmden bahsettiği sanılıyordu. Aslında Chavez, ortada yokken, 1989 yılında neoliberalizme karşı isyan eden Caracas’lılardan binden fazla insan öldürüldü. Yoksulluğa ve sefalete karşı bir isyandı. Bu büyük ‘Caracazo’ isyanından sonra, 1992 de Chavez ve arkadaşları halkçı bir darbe için harekete geçtiler. Tutuklandılar. Bu halk isyanından, Chavez doğdu. 1998’de ilk iktidara geldiğinde, pek sosyalizmden söz etmiyordu. Ona karşı saldırıldığında halktan öğrendi. Bu yüzden Chavez’den sonra ne yapacaksınız diye sorduğumuzda siyasal hareketler, ‘Chavez çok önemli ama henüz o yokken biz vardık.’ diyorlardı. Bir ara Edgar evine geldi. Biraz toplantıyı dinledi. Söz aldı. ‘Chavez devrimin babası değil, evladıdır’ dedi…